Cumartesi, Mart 20, 2010

DOĞRUYA BİR DAHA DÂVET...

"Zenginin malı, züğürdün çenesini yorar."mış! Diye tenkîd ettik zannediyorlar çıkarcı, ucuz taraftarlar! Bahçeli'nin, kuruluşundaki ve fısıltı açılımıyla Alparslan Türkeş Partisi ATP'yi MHP'ye katma kararını açıklarken söylediği sözleriyle heyecanlanan ama şüphelerine dizgin vuramayanlara, hevesle seslenmiştim!
Türk milletinin, Türk milliyetçiliğinin, dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin refâhını, felâhını bu güç birliğinde görenlerdenim. Bu düşüncemde de ısrarcıyım. O seslenişimden dolayı tebrîkler aldığım gibi, tenkîdlere de muhatabım!
Her hangi bir nedenle MHP'den dışlanan, MHP'yi terk eden; dışlandıktan veya terk ettikten sonra -MHP'yi değil- Devlet Bahçeli'yi tenkîd edenlerin, tenkîdlerimi bilenlerin yapacağı sitemlere hazırlıklıydım! Beni, Bahçeli'den fazla Bahçelici olanların veya öyle görünmek için özel gayrette olanların yaptığı akılsız tenkîdler şaşırttı! Bu, tenkîd edeyim derken bütünü tahrîp eden, mevcût yerlerinden endişelenenler öyle çıkarcılaşmış, başarıyı öyle maddîleştirmişler ki seslenişimi tenkîd ederken Devlet Bahçeli'ye zengin, bana züğürt derken Bahçeli'ye hakâret, bana iltifât ettiklerinin bile farkında olamamışlar!
Her hangi bir "Ülkü Devi"nin veya partilinin aklına, MHP'yi sorgularken hazîneden alınan trilyon liralar gelmez! Dolayısıyla da Bahçelî'ye zengin, ülkücülere züğürt demez, partiyi "dükkân"laştırmaz, ifâde fukaralığına düşmezler! Milletten aldığı oydur MHP'nin başarı veya başarısızlığı!
Türk milletine, Türk devletine, siyâseten Türk Milliyetçiliğine sahiplenişi veya dışlayışıdır MHP'nin ülkücülüğü veya sıradanlığı! MHP'nin merkezleşmesi, liberalleşmesi, renksizleşmesi, bu tür Bahçeli'den fazla Bahçelicileri memnûn ederken; yakın hedefleri "Yüz Milyonluk Milliyetçi Türkiye", nihâi hedefleri "Tûran" olan Ülkü Devleri'ni, Dâvânın Sahiplerini, Türk Milliyetçilerini rahatsız eder ki ediyor! Meselem, beni tenkîd edenler değil! Milletin zorda, devletin darda kaldığı çok tehlikeli, çok zor bir dönem yaşıyorken; "Son yüz yılın en zor geçecek on yılına giriyoruz." diye gününden önce uyaran Ümit Özdağ'ın müthîş öngörüsünün tecellîsini ve bu zor on yılın son üç-dört senesinin içinde olduğumuzu vurgulayarak hatırlatmak ve Devlet Bahçeli'yi, doğru bir zamanda yaptığı doğru hareketinde ısrâra ısrâr kastımız. Siyâseti asla düşünmeyen, Kuva-y-ı Seyyâreliğimden asla vaz geçmeyecek biri olarak; "Bana ne bal alandan, pekmez satandan!" da diyebilirdim!
On gün önceki seslenişimde; "Türk Milletinin refleksi Ülkücüler, Millet mevcûdiyetinin yegâne temeli Türk Milliyetçileri, Alpler, Alperenler, Devrimciler, Mücâhidler; samîmiyetlerinden şüphesi olmayan, komplekslerini aşabilmiş Cihad-ı Ekber'in galipleri, doğruyu zamanıyken destekleyin! Size yapılanları, bir kere daha unutun; sizin yaptıklarınızı da unutturun n'olur?" diye yalvarmıştım! Yalvardıklarımın içinde devrimcilerin olmasına itiraz edilmiş! Bunu anlayabilir ve hemen Mehmet Akif'in günümüzden yaklaşık yüz sene evvel; "Ey dipdiri meyyit, İki el bir baş içindir./Davransana! Eller de senin, baş da senindir" sitem ve seslenişini hatırlatırım. Diğer, beni ve MHP'ye gelmek için bir işâret, bir telefon beklediklerini bildiğim Ülkü Devleri'ni tenkîd edenlere gelince, derim ki: Ey kendilerinden başka kimseyi, ceplerinden başka yerlerini göremeyen, görmesini bilemeyen bakar körler! Siyâset kazanma sanatıdır. MHP için ülkücüler her zaman "Elde bir"dir. Milliyetçi olamasalar da vatanseverlikte müşterek olunan mütedeyyîn müslümanları, devrimcileri, sosyal demokratları, fakir fukarayı kendine râm edemeyen bir siyâsi hareketin başarısı mümkün müdür?
Akıllı olun bari! Hz. Hamza'yı şehîd eden Vahşî'den, ciğerlerini söken Hind'den daha mı suçludur Bahçeli'ye muhalefet eden ülkücüler? Onları affederek sahâbeleştiren zihniyet değil midir o, zordan da zor dönemin adını, "Asr- Saadet" eden?
Bahçeli'ye bir daha sesleneceğim; "Ey Oğul! Beysin." diyen Edebali öğüdü ile başlayıp devam edeceğim. Teşkilatlarına bir telefon kadar, bir mektup kadar yakın olan Ülkü Devleri'ni biliyorsunuz. Arayın, arattırın lütfen. Nezâket ve dâvetinize ilgisiz kalmayacaklarını siz de biliyorsunuz!
Son ve tek şahsî ricam; Allah rızası için beni aratmayın! Kuva-y-ı Seyyâreliğimi çok özümsedim ve çok seviyorum. Allah(c.c.) şahidimdir ki her zaman doğruyu ve doğru yapanı alkışlayacak, yanlışla uğraşacağım...
"BÜTÜN TÜRKLER BİR ORDU, KATILMAYAN KAÇAKTIR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: