Çarşamba, Mart 31, 2010

ZOR İŞLER BUNLAR!...

"İki işe bakan, şaşı olur!" demişler. Ya ikiden fazla işe bakan?... Bir yandan, hükümet kalarak demokrat sultanlığı devam ettirmek; diğer yandan, Osmanlı tam bitirilecekken ortaya çıkıp Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran, gelenleri geldikleri gibi gönderen Muhteşem Türk Atatürk'ten intikam için onlarca yıldır uğraşan Haçlı ile işbirliğini devam ettirmek ve işbirliğini milletten saklamak gerek! Zor iş!
Bir yandan, İslâmî mazlûm nutuklarla amaç için araç olduğu açıklanan "demokrasi tramvayı"nda vatmanlık etmek, gerekeni gereken durakta indirmek ve indirilenleri de küstürmemek gerek! Zor iş!
Faizin haramlığından bahsedip islâmi kâr ortaklığı maskesiyle paradan para kazanarak; "Garip gurabânın, fakir fukarânın hakkını kimseye yedirmem!" diye gerçekten kimseye dirhem yedirmeden, "Rabbenâ, hep bana!" tekerleme duasıyla hep kendine yontarak; ülkede milyonlarca aşsız-işsiz varken, askerden çürük raporlu oğluna yeri yerinden oynatan görkemli düğünler yaptığını, gemicikler hediye ettiğini, dört-beş lüks aile villasını bir bahçede toplayıp özel helikopter pisti yaptırdığını, milletten saklamak gerek! Zor iş!
Dîni mezheplere, mezhepleri tarikatlara, tarikatları cemaatlere bölerek; milleti halklara, halkları aşiretlere, aşiretleri sülâlere bölerek; "Bütüne sahip olamıyorsan parçala" ve parçalara sahip ol mantığıyla alt kimlik atfettiği ve hem "Roman Açılımı" yapıp hem de sık sık; "Merd-i Kıptî şecaatin arz ederken sirkâtin söyler." diye hırsızlıkla ithâm ettiği Roman'dan alkış almayı sürdürmek gerek! Zor iş!
Millet olarak sanal gündem sağanağındayız! Gündem oluşturan da, oluşturulan gündemler içinden birilerine önem atfeden de aynı yer! Zor iş!
Gerçekten göz bebeğimiz gibi korunması gereken kurumlarımıza dokunulup, Ordunun sır odasına dahi el uzatıp; dolandırıcılığı AB mahkemelerince tescilli bir bürokrata; "Temiz kardeşimiz." diye sahip çıkmaları; beş yüzden fazla dosyayı Meclis raflarında tutmayı millete anlatmak, anlatamıyorsan saklamak gerek! Zor iş!
"Çeteleri çökertiyoruz!" diye yıllarca dağlarda, canları pahasına bölücü PeKaKa kuduzlarının peşinde koşan, yakaladıkları kuduz terörist itleri itlâf eden millet evlâdı kahramanları ceza evine tıkarken; belediyesinde fısıltıyla söylenen rüşvet şaibesini açıklayarak üzerine giden Aytaç Durak'ı anında görevden alırken; televizyonlardan "Has...tirin! Has...tirin!" iltifatını siyâsî literatüre kazandıran belediye başkanını, açılım uğruna görmezden gelmeyi millete anlatmak, anlatamıyorsan saklamak gerek! Zor iş!
Milleti "36 alt kimlik" diye ayrıştırıp, ayrıştırmayı çabuklaştırmak için açılım üstüne açılım yapıp, Türk'ün geleneksel bayramı Nevrûz'u zorla birilerine verdikten sonra, resmî Nevrûz töreninde Türk bayrağı'nın olmayışından rahatsız olan bakanı, gece yarısı görevden almayı milletten saklamak, saklayamıyorsan makûl bir izah bulmak gerek! Zor iş!
Bütün bu zorlukların üstüne, Urfa'da on binlerce bölge insanını meydanlara indiren, MHP ve ekibiyle mücâdeleyi göze almak gerek! Zordan da zor iş!
Devleti, bütün kurumlarıyla "kendininleştirmek" için yapılan işlere hukûken karşı çıkmaları bitirmek için, "gövdeyi taşın altına koyarak" bir intihâr referandumuna gitmek gerek, tehlikeli olduğunu fark edince de çaktırmadan çark etmek gerek! Zor iş!
Oysa tarih; dönekliğin, dönmenin, değişmenin, gömlek değiştirmenin, ihânetin, puştluğun -adına iyi denilmese de- kolaylığını gösteren örneklerle dolu! Çaktırılmadan yapılırsa ihânet kolay da "Haîn" sıfatıyla ortalarda dolaşmak gerek! Zordan da zor iş!
Zor işleri kolayca, kolay işleri imkânsızlaştırarak zorca yaptıklarını göstermeğe çalışan bu kolay adamlara hadlerini bildirmek için milletin nasıl, sabırsızlıkla sandık beklediğini görerek sandığa ortam hazırlamak gerek! Zor iş!
Bu kadar zor işe gönüllü "BOP Eş Başkanı"mıza ve avânesine kolaylık dilemeyeceğim! Aslında dilemek gerek ama vallahi bu da vicdânı olan için çok zor iş!
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: