Pazartesi, Mayıs 15, 2006

BENİM ANNEM....

Magazin basınında ve yaygın basının pazar ilavelerinde, mutlaka birşeyler yazılmıştır!...
Yaygın basına ve magazinsel basın(!)a para vermediğim için bilemeyeceğim...
Siyasal ve ranrt anlamında hiç bir getirisi olmadığı için, Annelerimiz'e gönüllerini hoş edecek bir şeyler yapıldığını sanmıyorum.
Yapılmışsa da şaşr ve peşinen özür dilerim..
Herkes annesi için mutlaka birşeyler yapmıştır veya en azından bir şeyler yapmayı düşünmüştür.
Ben se "Ustamın adı Hıdır, elimden gelen budur." misali düşüncelerimi, duygularımı paylaşmak istedim Gönüldaşlarımla...
Benim Annem;
Günün annesi, dünün annesi, yarının annesi velhasıl geçmişin ve geleceğin annesi Benim Annem!...
Çünkü O, Benim Annem!...
Birinin, sonra da birilerinin özel uğraşlarıyla bir gün ayrılmış annelere!... İyi de yapmışlar belki ama eksikten de eksik yapmışlar!...
Her çocuk "Anneeee!.." diye bağırdığında, zamanın ve dünyanın bütün anları, o sese sığmaz mı?..
Her canı acıyanın, her canı sıkılanın, her çaresiz kalanın; "Vay anam!..." dediğinde, dünyanın bütün anneleri zaman hükmetmez mi?...
Zamana hükmeden, kendilerine her seslenildiğinde yeni zamanlara doğan ve yeni zamanlar doğuran annelere ayrılan, 364 günden arta kalan bir pazar, reva mı?!...
Her "Vay anam!..." nidasında yok mudur anne?...
En edebi tarifte, en argo iltifatta "Anaaamm!" diye salya-sümük saldırganlıkta dahi güzellik tarifinde anne apaçık belli değil midir?...
Herkese göre, her "Vay anam!" diye sızlanana göre, her salya-sümük "Anaaamm!.." diye saldırana göre güzelliğin zirve tarifi, anne değil mi?...
Bir daha, bir daha, bir daha söyleyeceğim; 364 günden arta kalan bir pazar gününü, birileri istemiş diye, birileri annelerine adamış diye, -sadece taklit yaptırımıyla- annemize ayırmamız cimrilikten de öte değil midir?...
"Ana gibi yar olmaz..."
"Ağlarsa anam ağlar..."
"Anam yok ki yaralarım bağlaya..." şeklindeki atasözlerimizi, türkülerimizi, anaya kıymet veren törelerimizi untursak;
"cennetin anahtarı annelerin ayakları altındadır." şeklindeki imani düşüncemizi unutursak; önce kendimize sonra da annelerimize karşı ayıp etmez miyiz?...
Dünün kutlu olsun Anne!...
Günün kutlu olsun Anne!...
Yarının da bugünden kutlu olsun Anne!...
Sen olmasan, olamazdım...
Sen olmasan dünyaya dayanamazdım!...
Sen olmasan en lezzetli duyguya, sevgiye doyamazdım Anne!...
Sen, beni yarim yar etsin diye var edensin...
Sen, beni varedebilmek için Babam'ı yar edensin!...
Annelerin en güzelisin, Benim Annem'sim!..
Annelerin en özelisin, Benim Annem'sin!...
Annelerin annesisin, Benim Annem'sin!...
Çünkü Benim Annem, sen sadece ve sadece Benim Annem'sin!...
Benim olan annem kadar benim olan o mübarek ellerinden öperim Benim Annem...
O mübarek ellerle sevilerek, sevgiyle yüklü dövülerek, sevgini katık ederek beslenerek ve de elbette o elleri öperek büyüdüm...
Hayatım boyunca da o mübarek elleri öpmekten, senin evladın olmaktan, senin gibi bir annem olduğu için övünmekten geri kalmayacağıma -Allah'ım'ın huzurunda- yemin ederim Benim Annem!...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua..
Mustafa ASLAN
http://maslan.blogspot.com
tokkali@gmail.com
tokkali_53@yahoo.com

Hiç yorum yok: