Pazartesi, Mayıs 15, 2006

HASAN TAHSİN...

Bir 15 Mayıs daha geçti...
Sıradan insanların çokluğu yüzünden, bu 15 Mayıs gibi muhteşem tarih te sıradanlaştı!...
Oysa kimler bu tarihi unutursa unutsun, kimler bu tarihi unutturmaya çalışırsa çalışsın, "Gazeteciyim." diyen, kendinden başka kimseleri Gazeteci olarak bile görmeye tahammül edemeyen, gazetelerden ekmek yiyenlerin unutmaması lazımdı!...
15 Mayıs 1919'da İzmir'i işgal eden Yunan Ordusunu, tek başına karşılayan ve atının üzerinde kocaman bir Yunan Bayrağını, galip ve işgalci edalarla taşıyan Yunanlı teğmeni vurarak işgalci Yunanın bayrağını sereserpe yere serdikten sonra; bir alay yunanlı askerin açtığı ateş sonucu olduğu yerde bir heykelcesine şehid olan Hasan Tahsin bir gazeteciydi!...
Hasan Tahsin evet gazeteciydi!...
Millet söylenir o söylerdi... Milleti sindiren gücün adı ne olursa olsun Hasan Tahsin, millet adına o güce kafa tutardı...
Aslen Muhteşem Türk Atatürk gibi Selanikli olan ve Atatürk'ün okuduğu mahalle mektebinde ve rüştiyede okuyan Hasan Tahsin; gençlik yıllarında Osmanlı aleyhine çalışan bir gazeteciye suikast girişimiyle adını duyurmuş bir kahramandı...
Daha gencecik bir delikanlıyken Teşkilat-ı Mahsusaya katılarak, Devletinin ve milletinin bütünlüğü için mücadeleye başlamıştı...
Ve devletin aleyhine olan gazetecilere suikast girişiminden dolayı 10 yıl hapse mahkum edilen Hasan tahsin, cezaevinden firar ederek İstanbul'a geldi...
Milletin çektiği sıkıntıları yüreğinde hissederek genç yaşta vereme yakalandı...Verem tedavisi için gittiği İsviçreden İstanbul'a değil İzmir'e döndü...
1918 yılında İzmir'de çıkardığı gazetelerle, bütün haksızlara ve işgalcilere kafa tutan Hasan Tahsin; İzmir'in işgaliyle iyice ateşlendi...
Teşkilatlanmanın zorluğunu, işgalcileri alkışlarla karşılayan İzmirli levanten ve gayr-ı müslimleri görünce tek başına direnmeye karar verdi...
Ve 15 Mayıs 1919'da İzmir'e giren ukala ve şımarık Yunana -tek mermiyle- tarihinin en büyük tokadını vurdu...
Hasan tahsin; bir vatansever olarak, bir vatan evladı olarak tek başına görevini yaptı...
Ödül olarak ta şehadet mertebesini ve millet gönlündeki kahramanlık payesini aldı...
Bütün bunları Hasan Tahsin, bizler böyle mirasyedi mantığıyla vatan topraklarını çar-çur edelim diye yapmadı elbette!...
Hasan Tahsin'in sıktığı ilk kurşunla başlayan Bağımsızlık Savaşımızın bütün şehitleri, bu vatanı bize emanet bıraktılar!...
Emanete hiyanet etmedik mi? Etmiyor muyuz?...Etmeye devam edecek miyiz?...
Ben bir gazeteci değilim!...
Gazete ve gazetecilikten de ekmek yemiyorum...Ama yaklaşık çeyrak asırdır gazete ve gazetecilerle içiçeyim...Yaygın basın mensupları kabul etmeselerde, yerel yürek olarak, yerel kalem olarak, asla dolmakalemliğe tevessül ve tenezzül etmeden yazıp çizmeye çalışıyorum..
Beni ve benim gibi yerel yürekleri gazeteci saymayanları biliyorum ve yeminler olsun ki asla kızmıyorum onlara!...
Çünkü ben de onları gazeteci saymayanlardanım...
Hasan tahsin gibi işgal güçlerine tek başlarına ve ölümü pahasına kafa tutamayanları, asla gazeteciden saymayacağım...Yoksa kendimi, Hasan tahsin'e ihanet edenlerden zannederim!...
Memleketimiz işgalde nerdeyse!...
Hasan Tahsin'in tarihin kapılarını aralayan hatta açan mermisiyle başlayan ve her günü destanlaşan, ezilen millerlere örnek olan Kurtuluş savaşımız; biz bu toprakları kan pahasına alıp yeşil gavur paralarına satalım diye yapılmadı!...
Gazetecilerden, gazete dünyasından,, ekmeklerini gazetelerden çıkaran gazetecileri de Hasan Tahsin gibi yeniden ilk kurşunu sıkmadan değilse de, "Dolma Kalem" olmaktan vazgeçmeden, gazeteciden saymayacağım...
Hasan Tahsinlerle başlayan ve her karışı şüheda kanıyla besli bu toprakları satanların rüyalarına Hasan Tahsin girerse bir daha uyanabilirler mi?...
Hasan Tahsin adlı kahramanımızı bir daha rahmetle yadederken, sene de bir günde olsa Hasan Tahini unutan, hatırlamayan ve hatırlatmayan gazeteleri, gazete patronlarını ve "Dolma Kalemler"i, sadece bu davranışlarından dolayı şiddetle kınıyorum...
Hasan Tahsini hatırlamayan gazetecinin gazeteciliğinden de şüphe ediyorum!..
Allah(c.c.)'tan Hasan Tahsin'e bir daha rahmetler dilerken, O'nu hatırlamayan bütün gazetecilere de -Hasan Tahsinin manevi huzurunda- sonsuz teessüflerimi gönderiyorum..
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, srvgi, dua..
Mustafa ASLAN
hattp://maslan.blogspot.com
tokkali@gmail.com
tokkali_53@hotmail.com

Hiç yorum yok: