Çarşamba, Mayıs 03, 2006

YENİ OYUNLAR !...

İdealimse idealim.
Hayalimse hayalim, Ülkümse ülküm;-kim ne derse desin- bütün Dünya Türklüğü'nün -en azından- hayati konularda müşterek hareket edeceği günleri görmek ve bu uğurda yapılabilecek ne varsa onu, millet olarak yapmaktır.
Tarihimle şerefliyim...
Dünümle, dünyanın inadına övünüyorum!...
Övünç kaynaklarımdan en önemlisi olan Muhteşem Türk Atatürk'ün;
"Ey Türk gençliği !
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı!
İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! "
şeklindeki, tarihe şerh düşerek 20 Ekim 1927 de söylediği bu sözleri, her gün mutlaka ama mutlaka en az bir kere okuyorum...
Muhteşem Türk Atatürk'ün medyum olmadığını biliyorum. Ama ileri görüşlülüğün eşine az rastlanır bir örneği olduğunu, bu söylevinden bir daha anlıyorum...
Gençliğe Hitabe'yi okuyorum ve aklıma çok net gelen son 40 yılımızı gözümün önünden geçiriyorum...
Gördüklerim ve hatırladıklarım karşısında hayretlere düşüyorum!...
Tam moralim bozulacakken, tam ucuz halk kahramanı geçinen, uzaktan kumandalı "Dolma kalemler"in istediği gibi bedbinliğe düşecekken imdadıma, Mehmet Akif Ersoy geliyor...
Mehmet Akif Ersoy Üstad'a; "Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak" dedirten şartları ve günleri hayal ediyorum...
O günleri, hayal etmek bile yetiyor ve avazım çıktığı kadar; "Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak" diye haykırıyorum...
Ve biliyorum ki en son ocak olarak kabul ettiğim, benim ocağım sönmediği sürece, milletimin korkmasına gerek yoktur...
Biliyorum ki her İstiklal Marşını okuyan Türk te kendini "En son ocak" olarak görüyor ve benim onları teselliye niyetlendiğim gibi onlar da beni ve milleti teselli ediyor ve bize yürek oluyorlar!...
Muhteşem Türk Atatürk'ü ve İstiklal Marşı Şairi Mehmet Akif Ersoy'u hatırlayınca da aklım bir başka türlü karışıyor!...
AB'nin yani batı'nın daha doğrusu haçlı'nın dayatmasıyla, memleketimizde bir grup, "Kemalizm"i hedef göstererek Muhteşem Türk Atatürk'ü gözden düşürebilmek için olmadık entrikalar çevirirken, bir başka grup ta Mehmet Akif Ersoy'u yıpratmak için olmadık işler çeviriyorlar!...
Birileri, art niyetliler, hainler, ha bire birşeyler yaparken bir de bakıyorum ki bizler, yani halk, yani Türk Milleti, sadece seyretmekten başka bir şey yapmıyoruz!...
İnternet sayfalarında 16 Nisan 2006 günlü Zaman Gazetesi eki olarak verilen OKS Deneme Sınavı Kitapçığı'ndan alınmış bir soru dolaşıyor.
Çoktan seçmeli cevabı olan soruyu ve cevap şıklarını, ben de aynen alıyorum:
"Atatürk, büyük bir asker, büyük bir devlet adamı ve diplomat olduğu kadar; eğitim alanında da ulusumuzun çağ değiştirmesini, atılım yapmasını sağlayan büyük bir önderdir.
Bu parçaya göre, Atatürk için aşağıdakilerin hangisi söylenemez?
A) Eğitim alanında yeni bir anlayış oluşturduğu
B) Devlet idaresinde büyük işler yaptığı
C) Milletine karşı büyük bir sevgi duyduğu
D) Askeri alanda da önemli bir noktada olduğu"
Bu cevaplar arasından soruya göre doğru olanı, herkes mutlaka bulacaktır. Akla ve mantığa en doğru gelen elbette "C" şıkkıdır!...
Yani Atatürk Milletine karşı büyük bir sevgi duymamaktadır!...
Şimdi bu acuzelerin, bu şirretlerin, bu vatan kaçkınlarının, bu hainlerin ne yapmak istediklerini Allah aşkına hala anlayamadık mı?..
Bunların yaptıkları, devletin korunma refleksinin adı olan Türk Silahlı Kuvvetleri'ni tahrik ederek bir daha "mazlum" rolüne soyunmak değil midir?...
Bu kitapçığı, Cumhuriyet savcılarımız görmezler mi?...
Ola ki bütün C.Savcılarımızın gözünden kaçmış ola!...
Bu durumda da ben suç duyurusunda bulunuyorum. Zaman Gazetesinin eki olarak dağıtılan bu kitapçıkla Muhteşem Türk Atatürk'e saldırı söz konusudur!...
Yasa Koyucular tarafından koyulan yasalar, Atatürk'ü korumaya yetmiyorsa millet olarak kendimiz savunmaya soyunuruz ki, bu hiç te iyi olmaz!...
Bu milletin sabrının taşması olur ve hainlerin kıyameti olur!...
Allah(c.c.) şahidimizdir ki; bu kez bu art niyetlileri uyarmıyoruz!...
Artık yüksek sesle milletimi temsilen ben tehdit ediyorum; "Aklınızı başınıza alın!...Yoksa sadece aklınızı almakla kalmayız..."
Yeter artık!...
Yeter oldunuz artık!...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN
tokkali@gmail.com
tokkali_53@yahoo.com
http://maslan.blogspot.com

Hiç yorum yok: