Salı, Mayıs 09, 2006

İMAMESİZ TESBİH...

Dünyanın en değerli taşlarından yapılmış olsa dahi, boncuklar bir ipe dizilince boncuk, gerdanlık v.s. adını alır..
Yan yana ve aynı ipe dizilmiş boncukların tesbih olabilmesi için; olmazsa olmaz bir argüman vardır: İmame...
Tesbih; bir imameden sonra dizilmiş boncuklardan oluşuyor.
Aksi halde yani imamesizse dizilen boncuklar ne kadar olursa olsun ve ne kadar kıymetli olursa olsun boncuk olmaktan öteye geçemiyor, tesbih olamıyor...
Eşref-i mahlukat olan insanı boncuğa benzetmekle ne kadar isabetli davranırız bilemem ama, "Teşbihte hata olmaz." şeklindeki nezaket fışkıran darb-ı meseli hatırlar ve hatırlatırım...
Ayrı şehir ve kasabalardan, köylerden insanları aynı fikir ipine dizen; ayrı karakterlerdeki insanları yine aynı fikir ipine dizerek tesbihleştirebilen insanlar da çıkmıştır tarihte ve günümüzde...
Boncuğu boncukluktan tesbih daneliğine terfi ettirebilen ustalarla yarışırcasına; insanları sıradanlıktan çıkararak "Dava Adamı", "Ülkü Devi" sıfatlarına terfi ettirebilmiş Liderler de gördük yaşamımız süresince...
Bu "Lider"lerden biri, Başbuğ Alparslan Türkeş; tanıdığı ve etki alanına aldığı herkesle, fert-fert ilgilenerek bir fikir tesbihi oluşturmuştu. Bu fikir tesbihinin imamesi de kendisiydi elbette!...
Bir kara 4 Nisan'da bu muhteşem "İmamemiz" yok oldu!... Emr-i Hak vaki oldu ve imamemiz, dünyasını değişti...
4 Nisan 1997'den beridir Türkeşçiler, Türkeşçilikten ülkücüleşenler ve bunun nasıl olduğunu, nasıl başarıldığını "İmame"nin başarılı uygulamaları yüzünden anlayamayanlar, İmamesizler!...
Tane tane, ilmek ilmek ve yıllarca uğraşılarak dizilen ve oluşturulan bu "Fikir Tesbihi", sadece imamesiz kalsa, imanlı birileri elinde kullanım amacına göre belki yine tesbih görevi yapabilirdi!...
Maalesef böyle olmadı!...
İmamesiz kalmış fikir tesbihi, ehil olmayanların eline düştü...
Hayatında tesbih çekmemiş acemilerin hoyratça sallamaları sonucu, tesbihin ipi de koptu!...
Her biri ayrı ayrı yerlerden derlenmiş, her biri ayrı kıymetteki tesbih daneleri, darmadağın oldu!...herbiri ayrı bir yerden getirilmiş olmasına rağmen ustaca uğraşlarla ve muhabbetli çekimlerle öylesine de birbirine benzemişti ki bu daneler!...
Ama acemice ve hoyratça, daha doğrusu; her biri ayrı kıymetteki ve tesbih daneliği için yapılmış, yontulmuş daneler, birileri tarafından darmadağın edildi!...
Başbuğ Alparslan Türkeş'in "Fikir İpi" ile birbirlerine bağlanarak, "Ülküdaşlık" adındaki muhteşem bağla ve gönüllerinden birbirine bağlı "Fikir daneleri", "Ülkü Devleri" darmadağın edildi!...
Oysa bunlardan birinden biri olmasa da tesbih tamam olamazdı, eksik kalırdı!...
Bir meşum 4 Nisan da "İmame"nin dünya değişmesi, sonrada bu tesbih danelerinin dağıtılmasıyla zikirler, kontrolsüz olmaya başladı!...
Her danenin kendine göre, herkesin kafasına göre çektiği zikirlere de elbette itibar eden olmadı!...
İmamesiyle yüz adet olan bu tesbihin, bir araya düşmüş, bir arada kalmış onsekiz tanesiyle, belli bir süre tesbihçilik yapmaya uğraşan; onsekizlik tesbihle sayarak zikir çekmeye çalışan "Fikir bezirganları" da oldu maalesef!...
Fikir daneleri onsekiz olsa da bir imame etrafına dizilseydi -elbette- onsekizlik bir tesbih diye adlandırılabilir hatta onsekizlik bir tesbih olurdu!...
Örfe, adetlere, teamüllere uymasa da, aykırı da olsa yine tesbih diye anılabilirdi ve anıldı da!...
Ama kendisi imameliği düşünemeyen, imameliği beceremeyen "Fikir Tacirleri"nin acemice ve yine hoyratça sallamaları yüzünden bir araya düşmüş onsekiz de dağıldı!...
Şimdi elde ne ipe dizilecek tesbih daneleri, ne de danelerin dizileceği ip kaldı!...
Her daneyi bulan, boncuk bulmanın sevinciyle oyalanıp durmaya başladı!...
Olansa tesbih sahibine, millete oldu!...
Tarihle yaşıt Türk Milleti'nin yaşadığımız çağda ve zamanda tek temsilcisi olabilecek "Ülkücü Gençlik", kendisinden ve tesbih ustasının özenle soktuğu şekilden başka her şekilde görülmeye başlandı!...
"İmame" dünyasını değiştikten sonra, acemice ve hoyratça sallandığı için koparılan "Ülkücülük" ipinin yokluğu yüzünden yuvarlanıp duran bazı daneler, ehil tesbih ustalarının elinde yavaş yavaş toplanmaya başlıyor gibi...
Mesele sadece milletin, bu yeni fikir tesbihi ustasını bir an önce fark edebilmesine kaldı...
Bu yeni "Fikir tesbihi Ustası"nın; "TÜRK YUSUFLARI KUYULARDAN ÇIKARMAK LAZIM." şeklindeki iman kokan ve çok heyecan verici teklifinin, çok süratle duyulacağı ve "Türk Yusuflar"ı kuyuya atan kardeşlerine rağmen Rabb'ım'ın, çağımız "Türk Yusufları"nı atıldıkları kuyudan çıkaracağına iman ediyorum...
Çünkü o Güzel Rabbım'ın "Bu millete uzun süreli zillet yaşatmayacağı.." na imanım tamdır...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua..
Mustafa ASLAN
http://maslan.blogspot.com
tokkali@gmail.com
tokkali_53@yahoo.com

Hiç yorum yok: