Perşembe, Mayıs 11, 2006

TÜRK YUSUFLARDAN TÜRK'E ...

Teşhis tamam, tarif yanlış!...
Veya tarifte tamam değil, teşhis te!...
Yaygın basın'dan bazı köşe yazarları, bazı duyarlı(!) "Dolma Kalemler"imiz, AKP'yi parti tarifine sokmaya çalışarak, tabanında çözülmeler olduğunu yazmaya başladılar!...
Çok gariptir bu yazmalar ve yazdırmalar; tesadüfen seçilip mecburen başbakanlık oynayan Recep tayyip Erdoğan'ın -danışmaması gereken- danışmanlarından Cüneyt Zapsu'nun Amerika'da ki; "Bu adamı çöp deliğine süpürmeyin! Bu adamdan istifade edin!..." diye yalvararak yaptığı öneriden sonra başladı!...Zamanlamaya hayret!...
Neyin danışmanı ve niye danışmansa asıl "bu adam" denmesi gereken Zapsu'nun üslubu, başlıbaşına bir facia ama bizim işimiz ve meselemiz, bu faciaya görev vererek sebep olan, Başbakan ve AKP ile...
"Dolma Kalemler"ce de olsa yazılanlar, az bile...
Yazılanlara, geç kalmışlığının haricinde de itirazımız yok...
Ama itirazlarımız hep vardı, yine var!...
Birincisi: AKP asla parti değildi ve hala parti olamadı. Kuruluşunun üzerinden dört yıldan fazla zaman geçmesine rağmen AKP'nin adı da, abmlemi de parti olmasına mani!...
Dünyanın hiç bir yerinde, hiç bir sisteminde bir genel başkan; kurduğu günden itibaren hem partisinden, hem teşkilatlarından, -hatta- hem de kurduğu hükumetten tarif olarak bu kadar önde olmamıştır.
Dört yıldan fazladır oy verenin de, vermeyenin de; ne AKP ile, ne vekiller ile, ne hükumet ne de kabine üyeleri ile bir alış-verişleri olmamıştır...
Kızanlar, küsenler "İnadına tayyip" diyerek milleti Deprem Çadırı'na çağırmalarına; hala Recep Tayyip Erdoğan'la bizzatihi işleri olanlar da işlerinin yürümesi hatırına kızgınlıklarını saklayarak "İnadına tayyip" demeye devam etmekteler.
Dört yıl önceden tek ve çok önemli bir farkla ki şimdi sadece kızmak, hesap sormak için "İnadına Tayyip!" diyerek gün saymaktalar!...
Tarihin hiç bir zamanında, dünyanın hiç bir yerinde ve rejiminde böylesine siyasal bir facia yaşanmamıştır...
Ne ekonomik, ne sosyal, ne de hamasi hiçbir şey söylenmeden; sadece "İnadına Tayyip" sloganıyla, tepki oylarının bir yerde toplanmasıyla ve seçmenin %10'unun sandığı protesto etmesiyle bu AKP Deprem Çadırı oluşmuştu...
Uzaktan kumandalı "Siyasi Topaçlar", her rüzgara duyarlı Siyasal Rüzgar Gülleri ve "Dolma Kalemler" bu "İnadına Tayyip" rüzgarının çok başarılı birer figuranı oldular...
Metropollerde belki mazur görülebilsede, bu kadar yıldan sonra 2-3 milletvekili olan illerde bile hala seçmenlerce tanınmayan vekillerin var olduğu söyleniyor.
Büyük senarist ve hakim güçlerce önce sanal bir deprem oluşturulmuş, sonrada orta direğine Recep Tayyip adı konulan bir deprem çadırı kurulmuştur...Oluşturulan sanal depremden evleri yıkılan veya zarar gören depremzedeler çaresizlikten ve sadece tepki olarak Deprem Çadırına dolduruldu...
Seçildiği günden beri hala ne başbakan ne de bakanlarla görüşemeyen millet vekillerinin olduğunu da basından okuyoruz!...
Suni depremin sarsıntısı azaldıkça, artçı suni depremlere karşı bağışıklık kazanıldıkça herkes yeniden evlerine veya kalıcı afet konutlarına bakmaya başladı bile...
"Dolma Kalemler"in AKP tabanı diye adlandırarak tarif ettikleri huzursuzlar, işte bu Deprem Çadırı sakinleridir...
Bu mudur parti?
Bu mudur partili Başbakan ve hükumet?
Bu mudur taban?!...
Milletin sorunlarının adı değiştirilmiştir.
Üniter devlet yapımız, milli bütünlüğümüz, "Alt-Üst Kimlik" tartışmalarıyla tazyike tabi tutulmuştur!...
"Ya istiklal ya ölüm!.." , "Bağımsızlık karakterimdir." parola cve sloganlarıyla dünyaya kafa tutarak, Yedi Düvel'le çarpışarak kurulan ve kuruluş mücadelesi ve kuruluşuyla bütün ezilmiş milletlere örnak olarak efsaneleşmiş Devletimiz, nerdeyse yeniden kolonileştirildi!...
Dik duruşu ve öfkesiyle ünlü H.Nihal Atsız; "İdealist milletler koyunlardan kahramanlar çıkarırken, idealist olmayan milletler kahramanlarını koyunlaştırırlar!.." şeklinde bir tarif ve uyarıda bulunurken tesadüfen seçilip mecburen hükumet eden AKP'li Türkiye'yi mi tarif etmişti acaba?!...
AKP deprem çadırı sayesinde hala destanlar yazmaya devam eden kahramanlarımız, ne haldedir?
Bölücü teröristlere dünyayı dar eden Komutanlarımızı suçlamak gibi bir "gaflet, dalalet ve hatta hıyanet"; AKP'nin şımartmaları yüzünden yapılmamış mıdır?...
Bu mudur parti?...
Bu mudur milletin emrinde, millete hizmet verecek hükumet?...
Bu mudur AKP'li taban?...
Dört yıldır mecburen hükumette olmasına rağmen, bir tane "AKP'liyim." diyene tesadüf eden var mıdır?...
Dört yıldır depremzede Deprem Çadırı sakinleri, süratle evlerinin tamirini veya kalıcı deprem konutlarını beklemektedir...
Tadilatı veya inşaatı biten Deprem Çadırı sakinleri,hızla kalıcı adreslerine yönelecektir...
Olan budur!...
Tabandaki, dipteki dalgalanma budur!...
Devletin asli unsuru olan Türk Milleti bilmektedir ki; bu deprem çadırına, hasbel kader mecburdur. Kendine alt-üst kimlik vehmeden, kim olursa olsun, hangi mevki ve makamda bulunursa bulunsun tebaamızdır...
Ve artık bu milletin; " Türk Yusufları kuyudan çıkarmak lazım." diye hamasetini ve duygularını şaha kaldıranlar, görülmeye başlamıştır...
Olan budur.
Gerçek budur ve sonuç, bilinerek beklenmektedir.
TEVEKKELTÜ A'LALLAH..
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN
http://maslan.blogspot.com
tokkali@gmail.com
tokkali_53@yahoo.com

Hiç yorum yok: