Perşembe, Haziran 28, 2007

BARİ GÜLMEKTEN UTAN...

"Heeyy! Sıkılmaz ağlamazsan, bari gülmekten utan!.."
Çok aramama rağmen sahibini bulamadığım muhteşem bir mısra. Erzurum'daki yerel yüreklerden bir kardeşimizin yazısından almıştım.
Ağlanacak halimize gülmeyi, bize maharetmiş gibi dayattılar.
Bizler de itiraz etmedik!...
Dayatanlar mı, yoksa itiraz etmeyen bizler mi suçluyuz, tarih gösterecek.
Akıllılıkla kurnazlığa yer değiştirdiler, seyrettik.
Liramız tarih oldu. Yerini önce dolar, sonra euro aldı, bunu başarı diye bizlere dayatanlar oldu itiraz etmedik. Hatta alkışladık!
Dünyanın en zalimleri olmalarına rağmen, mazlum rolüne yatarak dünyaya zulmeden yahudilerin, benzerlerini ülkemizde yaşıyoruz!...
Kendilerinden başkalarını; "Patates dinli" diye tarif ederek, Allah'lı-Lillah'lı söylemlerle oy toplayıp "BOP Eş başkanlığı"nı aldılar. Haçlı ile iş birliğine girdiler. Haçlı'nın 21.yy. akıncısı ABD'nin ordularına dualar ettiler. ABD ile iş birliğine girmeyenleri, akılsızlıkla itham ettiler. Baş örtüsüne; "namus meselemiz" dediler, zinayı suç olmaktan çıkardılar.
Türk'ün toplu katliamlarının planlarının ve lojistik desteğinin verildiği kiliseyi tarihi diye dünyanın parasını harcayarak restore ettiler, 50 yıllık Kur'an Kursu'nu dozerlerle yıktılar.
Cumhurbaşkanı ile, Anayasa Mahkemesi ile, Yargıtay ile, Danıştay ile,YÖK ile, Genel Kurmay ile, Cumhuriyet savcısı ile özetle devletimizin kurumlarının nerdeyse tamamı ile kavgalar ettiler, AB ve ABD ile barışık kalmak için olmadık taklalar attılar.
Cumhurbaşkanı seçebilmek için muhalefet partilerimizle diyalogu kesip attılar. Dinler Arası Diyalog diye bir safsatayı, kurtuluş gördüler, gösterdiler.
Kendilerinden başkasını, Allah(c.c.) yarattı demeyecek kadar kibirlendiler, gururlandılar sonra da "Asker önümüzü kesiyor. Eşlerimizin başı örtülü diye Cumhurbaşkanı adayımızı seçtirmediler." diye cami avlularında seçim propogandası yaparak mazlum rolüne yattılar.
Hala bilmedikleri için mazur olan bazı kesimlerce alkışlanmaktadırlar ama bu kere bizlerden alkış falan alamazlar!
Bre mazlum rolüne soyunmuş zalimler!
Çocuğunuzu çürük raporuyla askere göndermez, düğününde takılan hediye altınlarla dünya zenginleri arasına sokarsınız.
Şeker pancarına kota koyup kendi çocuklarınıza verdiğiniz özel yetkilerle ABD'den mısır ithal ettirip şeker yaptırırsınız.
Kuş Gribi diye bir sanal hastalık icat eder, bütün tavuklarımızı itlaf ettirip, çocuklarınıza yumurta sattırarak trilyonlar kazandırırsınız.
İç Anadolu'da, Anadolu'nun bağrında açlık had safhada olmasına rağmen devlete sadık kalan Türk şehirlilerine asla beş kuruş vermez; bölücülerin kendilerine başkent diye seçtikleri yere, ve kendilerince kurtarılmış sayılan yerlere teşvikler vererek devlet hazinesini peşkeş çekersiniz.
Şimdi de basında, Kuzey Irak'a girmemeniz için milyar dolarlar aldığınız söyleniyor, yazılıyor.
Bütün bunları, milletten saklayabileceğinizi zannederek mazlum rolüne yatarsınız!
Bre zalimler!
Şehide "kelle"; bölücü eşkiya başına "sayın" dersiniz.
"Askerlik yan gelip yatma yeri değildir." diye yüreği yanan şehit ailelerine hakaretler edersiniz.
Çiftçiye; "Gözünüzü toprak doyursun." dersiniz.
Sendikacıya; "Ülkeyi size mi teslim edelim." diye hor görerek kızarsınız.
Vatandaşa, "Anamız ağladı." dedi diye; "Ananı da al giiit!" diye hakaret edersiniz.
Sonra da "Asker önümüzü kesiyor." diye zavallılık rolüne yatarsınız...
Bu yüzden de adını bulamadığım şair size; "Heeey! Sıkılmaz ağlamazsan, bari gülmekten utan." diye öğüt verir.
.............................
Bir vakit namazı sonrası, cami bahçesinde yaklaşık 30 kişi ile bir sohbete koyulduk. Kime sorduysam seçim sonuçlarından AKP'nin eskisinden daha kuvvetle geleceğini söylediler. Bu kere de her kese tek tek; "AKP'ye oy verecek misin?" diye sordum. Cevap; "Hayır." dı. Yaklaşık 30 kişiden hiç biri AKP'ye oy vereceğini söylemiyordu ama ağız birliği ile AKP'nin daha kuvvetlice seçim kazanacağını söylüyorlardı!...
Benim yaptığım kişisel anketten de, böyle bir sonuç çıktı.
Bir acaip seçim vesselam!
Sandıklar açılmadan da, ne çıkacağını, hiç kimse bi le meeeez!
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN