Salı, Haziran 12, 2007

NE YAZIK DÜŞMANI DIŞTA BİLİRDİK...

Öfkeden gözüm karardı ve mantığım, 37 yıl öncesine mecburi bir hafıza yolculuğu yaptı!
8 Haziran 1970 günü Edebiyat fakültesi'nde Yusuf İmamoğlu, komunistlerce kurşunlanarak şehit edilmişti. Cebinden 35 kuruş ve kendi yazdığı bir şiiri çıkmıştı. Yapılan otopsisinde üç gündür yemek yemediği de tarihe bir yüz karası olarak nakşedilmişti.
Ülkücüyüm diyen her kesin nakaratını bildiği bu şiiri, hatırlatarak paylaşmak ve yeniden öfkeme dönmek istiyorum...

HAYDİ YİĞİT

Unutturacaklarmış benliğimizi
Kundaklayacaklarmış kimliğimizi
Yeniden göstermek için varlığımızı...
Haydi yiğit haydi yeni akına
Ülkümüzün cihan varsın farkına...

Kur'an'a rehber diye sarıldık
Eğilmedik! Düştük, öldük, kırıldık
Ne yazık düşmanı dışta bilirdik...
Haydi yiğit haydi yeni akına
Ülkümüzün cihan varsın farkına...

Elimizi Hak'tan yana açarak
Zafer ışığını coşup saçarak
Maziden atiye bir yol açarak,
Haydi yiğit haydi yeni akına
Ülkümüzün cihan varsın farkına...

İmamoğlu getir bu aşkı dile
Atıver kendini şu coşkun sele
Kim bilir kaç yürek çarpar seninle...
Haydi yiğit haydi yeni akına
Ülkümüzün cihan varsın farkına...
Yusuf İMAMOĞLU
"Kundaklayacaklarmış kimliğimizi... Ne yazık düşmanı dışta bilirdik." dizelerine ciğerlerim yanarak takıldım...
Bana bu kahraman Şehidimizi ve muhteşem ibretlik dizelerini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın: "İçerdeki beş bin terörist bittimi ki, dışardaki beş yüzle uğraşalım?" sözleri hatırlattı!...
İmamoğlu rahömetli de "Ne yazık düşmanı, dışta bilirdik." diye dert yanmış tam 37 yıl öncesinden. Dert yandığı, şikayetlendiği ve bu şikayetlenmeye baş kaldırmaya niyetlendiği günde de kurşunlanmış!...
Şimdi öfkeden gözlerimi karartan sözlere dönmek isterim.
Bre Başbakan!
Sen kimi kime şikayet ediyorsun?
Sen, ağlanacak mevkide misin? Yoksa şikayetlere çare üretecek yerde misin?
Millet seni, çareler üretesin diye seçmişken; sen askerini millete şikayet etme cür'etini, kimden alıyorsun?
Millete şikayetlenirken, kendini nasıl ele verdiğinin de farkında olamayacak kadar ferasetinin bağlandığını bilesin!...
İçerdeki "beş binle" sen ve sana bağlı İçişleri Bakanı uğraşmayacak mı? İçerdeki beş bini içişlerine bağlı güvenlik güçlerimiz yok etmeyecek mi?
İçerdekine de TSK bakacaksa, siyaseti de TSK yönlendirecekse sen ne iş yaparsın? O icra makamını neden işgal edersin?
Habur Kapısı'nı, sen kapatmayacak mısın?
Barzani alçağına nerdeyse bedava verilen elektriği, sen kesmeyecek misin?
Barzani alçağının Mersin'deki ve Türkiye'de var olduğu söylenen yüzlerce şirketine sen el koydurmayacak mısın?
Irak'ta iş yapan ve işlerinin parasını ABD'den alan yüzlerce Türk iş adamını, geri sen çağırmayacak mısın?
İncirlik Üssü'nü kapatacak siyasi iradenin adı hükümet değil mi? Bu üssü kapatırsan silahlı kuvvetlerimizin başına geçirilen çuvalın da intikamını alarak kahramanlaşabileceğinin farkında değil misin?
Bir başka öfke sebebim daha!
Şehit cenazelerinde, "katil İktidar!" diye bağıranlar hakkında İç İşleri Bakanlığı'nca soruşturma açılacakmış!...
Açın! Tamam! Hatta isterseniz önce benden başlayın! İsterseniz kendimi şimdiden ihbar edeyim. -Allah korusun- İlk şehidimizin cenazesinde "Kahrolsun iktidar!" diye bağıracağım söz!...
Çünkü; Hrant Dink'in katledilmesinde bir kaç dakikada sokakları doldurup hep bir ağızdan; "Hepimiz Hrant'ız, hepimiz ermeniyiz! Katil devlet!" diye bağıranlara neden soruşturma açmadınız?
Yoksa Devlet başka, iktidar başka mı?
Yoksa Devlet başka, siz başka mısınız?
Onlara soruşturma açmadan; bana da, "katil iktidar!" diye bağıranlara da soruşturma açtıramazsınız?...
Açarsanız da, milletin sizin başınıza açacaklarını görürsünüz...
Yoksa; "Ne yazık düşmanı dışta bilirdik." diye 37 sene önceden, tarif edileni, hala tanıyamadınız mı?...
Benden söylemesi...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa Aslan