Cuma, Haziran 22, 2007

HEDEFSİZ SEÇİM !...

Ülkücüler hakkında herkes bir şeyler yazdı, herkes birşeyler söyledi...Ülkücülerden herkes kafasına göre bir şeyler bekledi, bir şeyler istedi...
Ben de; Türk Milliyetçiliğini, siyasi hayata kazandıran ve sancağı altına topladığı Türk Milliyetçilerini -kimseye fark ettirmeden ve kimseyi incitmeden- Ülkücüleştiren otoritenin, Son Başbuğ'un ağzından nakledeceğim özdeyişlerle Ülkücülere seslenmeye niyetlendim.
"Ülkücü kimdir?'Ben'i aşarak 'Biz'i hisseden, 'Biz' diyerek nefsini kör kuyulara çıkmamak üzere atandır.Dağlarıyla, taşlarıyla, ırmaklarıyla, yollarıyla bir kara parçasını vatan yapandır.Haksızlık karşısında susmayan, davasından taviz vermeyen; korkaklığı, pısırıklığı, nemelazımcılığı lügatinden atıp çıkarandır.Hürriyet kavgasında kırk yiğitin başında Kürşad; il derleyip vatan kuran İlteriş; bilgelikte Tonyukuk, Akşemseddin; Malazgirt Ovası'nda ak kefen içinde Alparslan'dır.Bir Bozkurt silkinişiyle esaret zincirini kırandır.Ülkücü budur,Ülkücü budur,Bunun dışındakiler külli yalandır." Alparslan Türkeş
Bu tarifi, Ülküdaşlarımla, gönüldaşlarımla, dostlarımla paylaşmıştım. Bir daha hatırlatarak paylaşmak istedim...
Yine Son Başbuğ'un tarifiyle Ülkücünün Bayrak olarak görüldüğünü, hatırladım... Son Başbuğ'un "Ülkücü bir bayraktır.Bayrağı yere düşürmeyin. Lekelemeyin.." şeklindeki tarif ve öğüdünü hatırladım...
Başbuğumuzun; "Milliyetçilik; reaksiyon değil aksiyondur.Dinamiktir."
"Dalından kopan yaprağın akıbetini rüzgar tayin eder." Öğütlerini de hatırladım. Bunları hatırlayıp hatırlattıktan sonra daha ne söylenebilir bilemiyorum!...
Devlet olarak darda; millet olarak zorda olduğumuz talihsiz bir süreç yaşıyoruz...
Bu talihsizliğin müsebbibi de biz'iz!...
Seçilenlerin tamamını biz seçtik ve beğenmeyen de biziz! Şimdi mecburen -ne demekse- seçip, yarın küfredeceğimizi bilen de biz'iz!
Sevgimizi paylaşamıyoruz!...
'Lailaheillallah.' diyoruz ve Allah(c.c.)'a öylesine sahipleniyoruz ki; -haşa- sanki kimseye Allah bırakmıyoruz!.
Kur'an'ı da, Peygamberimiz (s.a.v.)'i de öylesine sahipleniyoruz ki; bizden başkalarına kalması mümkün değil!
Hadi bunlara olabilir diyelim ama siyaseten öylesine adamcı, öylesine taraftar oluyoruz ki, bizden başkasına asla O'nun yanında yer yok!
Yanlış yapıyoruz!
İmanımızdan başka kendimizin olan hiç bir şeyimiz yok!... Diğer ne varsa hepsi Allah(c.c.)'ın lütfü inayetiyle eşref'ül mahlukat olarak yaratılmış olan Biz'im. Hepimizin...
İnanç ta,
Bayrak ta,
Vatan da,
Devlet te,
Cumhuriyet te Biz'im!...
Ama sadece "Benim!" deme bencilliğine de hakkımız var!
Bu bizim olan değerler uğruna verdiğimiz canlar da, akıttığımız kanlar da bizim. Bu verdiğimiz canlara, akıttığımız kanlara akıttığımız göz yaşları da bizim.
Amerika'da oturup, CİA'nın özel korumasında ve özel yönlendirmesiyle, nalına da mıhına da vuran, sahte dini otoriteye karşı duran tavır da bizim!
Kimseyi, kimseye şikayet etmeyeceğim artık! Sadece beni, bana şikayet ediyorum!
Susmam, susturulamam zannediyordum, sustum!
Beni susturanlar, sadece gönlümle susturdular, onu da biliyorum!
Susan gönlüm; hem isyankar, hem de suçlu!
Konuşmaya, nara atmaya kendim karar verdiğim gibi, susmaya da kendim karar verdim zannediyordum. Ama öyle değilmiş!
İnsanı incitmeden de, tazyik yapmadan da susturabilirlermiş!
Bizi çok iyi tanıyan senaristler, yerli işbirlikçiler bu yolu da biliyorlarmış!
Şimdi; onların da, benim de bildiğim ve iki tarafın da bildiğini bildiğimiz sebeplerden dolayı susmaya devam edecek, suskunluğumla vermem gereken işaretimi vereceğim...
Siyaseti bilmediğimi biliyorum ve bu siyaset diye tariflenen çirkefi de öğrenmeye asla niyetim yok.
Allah(c.c.); ne milletimin, ne de benim kandırılmama ve incitilmemize izin vermez inşallah...
Bu millet, incinirse incitir! Vallahi incinirsem ben de incitirim...
Yakında refikimiz olacak olan bir gönül dostumun da, böylece ne demek istediğini ve halet-i ruhiyesini çok iyi anlayabiliyorum...
Kanayan yara bizim, yaraya basacağımız tuz bizim!...
Karşıda canan olmamasına rağmen, canan sayarak uğrunda vermeye hazır olduğumuz can da bizim!...
Siyasetin develiğine gönüllüyüz, biliyorum!
Heyecansız ve hedefsiz bir seçim...
Bakalım sandığımızdan keklik mi çıkacaaak, kuş mu çıkacak?!
Hadi milletim, seçime...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa Aslan