Cumartesi, Ağustos 14, 2010

İSLÂMCI'NIN BED-DUÂSI...

Rahmetli Anam, her Türk Anası gibi; "Allah belânı versin." sözünden çok korkar ve çok kızardı! Ola ki ağzımızdan kaçıracak olsak; "Belâ okuma! Dilin zekâtı hayırdır." diye hiddetle uyarırdı! Belânın, dilin zekâtı olan hayrın ne olduğunu bilemez, şaşırırdık! Ki bu sözü, mahallede, camide saydığımız-sevdiğimiz büyüklerden duyarak öğrenmiştik! Ama Anam, kızar ve belâ okumamıza izin vermezdi!
Anam, ümmîydi. Yâni okur-yazar değildi. Çile ve yoklukla büyüttüğü yedi çocuğu ile yâni bizimle ayrı-ayrı tahsîl yaptı! Ne okuyup yazdığımızı bilmeden dikkatle ödevlerimizi kontrol etti! Ortaokula geçtiğimizde Anamı kandırmanın yolunu da bulmuştuk! Herhangi bir ders kitabımızın arasına sakladığımız resimli romanı okur, Anam merak edip geldiğinde sayfalar arasına saklardık ama ümmî Anam; ders kitabı okurken ki hâlimizle, resimli roman okurken ki hâlimiz arasındaki farkı, anaca yakaladığı için bu kurnazlığımızı da çok kısa sürede yakalamıştı!
Yedi çocuğunda, yedi farklı kurnazlığı sadece analık içgüdüsüyle yenen Anam, okuma-yazma öğrenemedi! Ölene kadar câhildi! Ama asla belâ okumamıza izin vermedi!
Şimdi sizinle islamcı-dinci-Allahçı bir yazarın, ciddi manada kanaat önderi tarifli bir yazarın bed-duâsını paylaşacağım: "Allah Cezânızı Versin!.. İSLAMCILIĞIN cıcığını çıkarttınız, Allah belânızı versin!.. Ben çoğunuzun o eski mücâhitlik günlerini bilirim, ne nutuklar atıyor, mangallarda kül bırakmıyordunuz. Sonra mücâhitlik postunu çıkardınız müteahhit oldunuz. Müslümansan, hangi meşreb ve mezhepten olursan ol, mutlaka doğru ve dürüst olmak zorundasın. Siz yıllar var ki, doğruluk şişesini taşa vurup paramparça ettiniz. Allah bin kere belânızı versin!" Dahası var bitmedi!
Biz çocukken bilyelerimizi alıp kaçan, bizden büyük olduğu için yakalayamadığımız, yakalasak ta gücümüz yetmediğinden ağlayarak sadece belâ okuduğumuz mahallenin yaramazlarına bile bu kadar öfkeyle, hiddetle belâ okumamıştık! Anamızın korkusundan okuyamamıştık!
Devâm ediyor Kanaat önderi İslamcı yazar ilençine;"Namaz kılıyor, günde onlarca defa Allah'tan sirat-ı müstaqime (doğru yola) kılavuzlamasını lisan ile niyâz ediyorsunuz ve hayatta tam tersini yapıyorsunuz. Bre uğursuzlar!.. İslam'da devlet ve belediye bütçelerini hortumlamak var mıdır? Rüşvet almak var mıdır? Haram yemek var mıdır? Her türlü emânete hıyanet etmek var mıdır? Yalan söylemek, halkı aldatmak var mıdır? Arsa ve arazileri yapılaşmaya açarak, binalara fazla kat çıkma izni sağlayarak haram komisyonlar almak var mıdır? İhalelere fesat karıştırmak var mıdır? Haram yollarla süper zengin olmak var mıdır? Size beddua ediyorum. Allah belanızı versin!.. İki yakanız bir araya gelmesin!.. Haram servetlerinizi huzur içinde yiyemeyin emi!.. Müslümanların yüzünü kara çıkarttınız... Başınız belâdan kurtulmasın!" Rahmetli Anam'ın mânevî varlığından çekinerek bu bed-duâlara "Âmîn!" bile diyemiyorum! Çünkü ümmî Anam, müslümandı İslâmcı değildi! Ümmî Anam, câhildi ama en sert bed-duâsı; "Allah seni iyi etsin!" şeklinde duâydı. "Allah seni ıslâh etsin"e de itiraz ederdi çünkü ıslâh için bir ceza gereğine inanır ve Allah'ın cezâlandırarak ıslâhını istemeye kıyamazdı!
Bu bed-duâları eden, ûlemâdan Mehmet Şevket Eygi!... Bed-duânın muhatabı ise başta Başbakan olmak kaydıyla mevcût hükümetin tamamı!
Bu bed-duâlara muhataplar, her zaman o kadar çokmuş ki Muhammed İkbâl, bu ve benzerlerinden şikâyetini; "Müslümandan kaçıp İslâmiyet'e sığındım!" şeklinde mîras bıraktı bizlere!
Biz; "Birinci Oniki Eylül" öncesi îmâni aklımızla küfr ve her türlü emperyalizmle mücâdele ederken, ölüp öldürürken top oynayan, camilere, tekkelere saklanan mücâhitler; "İkinci Oniki Eylül" öncesi, M. Şevket Eygi ve benzeri alkışçılarının nelerini alıp kaçtılar ki böylesi bed-duâya muhataplar?
Müslüman Türk Milleti! İkinci Oniki Eylül'de ki HAYIR'ın ne kadar hayırlı olacağı, bu bed-duâdan da belli değil mi?
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN. TÜRK TE TÜRK'Ü KORUSUN.
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: