Salı, Mayıs 29, 2007

KÖŞE HABERCİLERİ...

Gazeteci olmadığımı ama olmayı, olmak için ne gerekiyorsa yapmayı, yapabilmeyi ne kadar istediğimi defalarca yerel köşelerimden seslendirmiştim.
Edebim, adabım; adlarına her ne kadar "Dolma Kalemler" denilse de yıllardır çala kalem yazan çizen kişilerle yarışa girmeme, mani oldu!...
Ya biz yerel kalemler çok edepliyiz, ya da "Dolma Kalemler", çok edepsiz!...
Birilerinin lehinde veya aleyhinde yazmanın; "Reklamın iyisi kötüsü olmaz!." gibi çok ahlaki olmayan bir şekilde yorumlandığını bile bile, bir kalem-şör hakkında bir iki kelam etmeliyim.
"Çamur at. Tutmasa da izi kalır!..." şeklinde tarif edilen müfteriliğin; kalem-şörlükle, muharrirlikle, köşe yazarlığı ile alakası nedir?...
Zaten; muharrirlikten tamamen uzaklaşarak, köşe haberciliğine soyunulaberi milletin aydın arayışı iyice zorlaştı. Aydın geçinenlerimizin çoğunu, derin karanlıklarda kaybedince millet, yenide çarıklı erkan-ı harbin yorumlarına baş vurmaya başladı.
Şükür ki bu geri dönüşü başardı millet!...
Bu geri dönüşü yakalayarak; diplomalı cahillerin, "Dolma kalemler"in incitici tahakkümünden kurtuldu!...
Bir yaygın basında köşe haberciliğ yapan Şakir Süter, köşesinde dip not olarak; " MHP’li eski bakanlardan Ramazan Mirzaoğlu’nun parti yönetimiyle ters düştükten sonra istifa edip BBP’ye geçtiği biliniyordu. Çünkü bu “yatay geçiş” çok eski bir hikaye değildi; yeni yaşanmıştı. Fakat Mirzaoğlu, seçim bölgesi Kırşehir’de de bu kez şaşkınlıkla karşılanan bir siyasi tercihte bulunarak, BBP’den istifa etti. İstifa etmekle kalmayıp, Demokrat Parti’den milletvekili adayı oluverdi!.." şeklinde bir haber düştü...
Bu gün (dün), öğlen saatlerinde Ramazan Mirzaoğlu ile BBP Genel Merkezi'nde karşılaştım.
Konuyu hemen bu köşe haberine getirdim. Ramazan Mirzaoğlu, harıl harıl şakir Süter'e ulaşmaya çalışıyordu. Hem bu asılsız haberin kaynağını öğrenmek, hem de lisan-ı münasiple tekzip ettirmeyi düşünüyordu.
Beni de bu köşe habercilerinden saymış olmalı ki; "Hocam, asla BBP'den istifam veya bir yere gitmem söz konusu bile değil. Seçim çalışmaları için gittiğim vilayetimde, bir kaç partinin il yetkilileriyle de görüştüm. Bu çok doğal ve yapmam gereken görüşmelerdi. Türkiye'nin önündeki seçimlerle ilgili, fısltıyla söylenen bütün seneryolar hakkında da fikir alış verişinde bulunduk. Başkaca bir şey, asla söz konusu değildir. Bu haber, tamamen hayal ürünü ve iftiradır." dediler...
Hayretten hayrete düştüm!...
Acaba bizler mi yanlış yapıyoruz diye kendimi yargıladım. Bizim "vicdani namusumuza" güvenen ne siyaset adamlarıyla, neler neler konuşmuşluğumuz var!...
Birinden birini anlatmaya yeltensek, birilerinin vallahi dudakları uçuklar!... Ama birileri, bize inanarak vicdani namusumuza güvenerek bir şeylerini paylaşıyorlarsa, bunu yazmak bırakın yazmayı, yazmaya müsait birine anlatmak ne kadar namuslucadır?!...
Umarın Sn. Mirzaoğlu, benim gözlemlediğim öfkeleri geçmeden kalem-şör, köşe habercisi Şakir Süter'e ulaşabilmiştir. Keşke ben, yanlarındayken ulaşabilselerdi de ben de söyleyeceklerini dinleyerek yürekten bir "Oooooh!" çekebilseydim...
Şimdi "Yaygın Basın"ın neden tiraj yapamadığını anlayabiliyorum. İnandırıcılıklarını, kanaat önderliklerini yitirmiş ve asparagas haberlerle günden oluşturarak, suni tiraj peşinde koşan ve patronlarını da aldatan bu adamlar yüzünden, gazeteler itibar kaybediyorlar...
Bu gidişle daha da kaybederler...
Ve bu "Dolma Kalemler"in yaptıkları tahminlerin, asla ve kat'a tutması da mümkün değildir...
Çünkü bunların, tahminleri de asparagastır, anketleri de asparagastır. Bu yüzden de tutmaz da tuuuuut maaaaz!...
Ancak asparagas köşe haberciliği yapar ve habere konu insanlardan fellik fellik kaçabilirler!...
TEVEKEKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN