Pazartesi, Mayıs 28, 2007

SUSMAYACAĞIM !...

Yoksa bende mi sussam!...
Nasılsa; sükut ikrardan sayılıyor... Nasılsa susana bir şey olmuyor!... Nasılsa susana sıra falan gelmiyor!...
Oldu, tamam ! Ben de susayım !...
Nasıl olsa işsiz suskun.
Aşsız sessiz!
İşgaldeki memnun, işgalci yeni işgallerin hayallerinde!...
Alan memnun, satan sessiz !...
Bu kadar suskun sessizi atlayan sıra, sadece bana mı gelecek?!...
Galiba,"Susma sustukça sıra sana gelecek.." diye yıllardır halkın beynini götürenlerden davacı olmam gerek!...
"İnsanlar zalimi görüpte elinden tutarak mani olmazlarsa Allah'ın onlara kendi katından umumi bir azap göndermesi yakındır. Hz.Muhammed(s.a.v) " hadisini,Kur'an-ı Kerim Ve Açıklamalı Meali'ne koyduran Diyanetten davacı olmalıyız galiba !..." "De ki: pis ve kötü ile temiz ve iyi bir değildir.Pis ve kötünün çokluğu tuhafına gitse (yahut hoşuna gitse) de (bu böyledir). Öyleyse ey akıl sahipleri! Allah'tan korkunuz ki kurtuluşa eresiniz. -Maide 100-"
Ayet-i Celile'sinin altına; "Bu ayet İslam'ın kemiyetçi değil, keyfiyetçi olduğuna delalet etmektedir. Aranacak olan çok değil iyi, temiz ve helal olandır." şeklinde izahat koyduran dini otoritelerden de şikayetçi olmalıyız !...
Korkmayıııın !...
Korkmasınlar!...
Bu kadar olandan sonra, bu dünyada susmak üzereyim desem de, davacı olacaklarımla davamı, ahrete saklayacağım !...
Dün söylediklerini bu gün inkar ederek tam tersini söylediler, herkes sustu !... Alt-üst kimliklerle kimliğimizi, kişiliğimizi alt-üst ettiler, herkes sustu !... Atatürk'e saldırıldı, ses yok !... Bayrağa hakaretler edildi, ses çıkarmak yasak !...
Atatürkçü geçinenler; ölmüş Muhteşem Türk Atatürk'ün dahi itiraz etmekten öte kabullendiği ve kabullendirdiği "Peygamber Ocağı" tarifine karşı çıktılar, herkes sustu !...
Benim gibi milletin aslı, devletin asli unsurları olan birkaç kişi; kendi çöplüklerimizde, kendi ortamlarımızda, -hiç değilse- kendimiz çalıp kendimiz oynayalım mantığıyla, keleynaklığa soyunarak haykırmak istedik, sesimizi duyurmadılar !..
Parayla istihdam ederek yazdırmak isteyen Yaygın basın tekliflerini reddedip, rica ile, tavassut ile kendi meydanlarımızda seslenelim diye uğraştık, engellediler !...
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da DEHAP'lı 56 Belediye Başkanı, İmralı sakini, bölücübaşının talimatıyla kurulan DTP (Demokratik Toplum Partisi)'ne katıldı. Sessizce izledik!...
Elbette izleyecektik!...
Adamlar Demokratik Cumhuriyet haklarını, insan haklarını kullanıyorlar, diyen dolmakalemlerimiz vardı!...
Türk Milleti kimliğinden rahatsız olan ama Türk soyadını, dededen babadan miras alarak taşımaktan rahatsız olmayan Ahmet Türk, Irak'taki federasyon arayışlarından bahsederek; "Bu onların kendi talebidir.Türkiye'de de Kürtler elbette geleceği ile ilgili bir belirleme yapma, bir talepte bulunma hakkına sahiptir.Biz buna Demokratik Cumhuriyet Projesi diyoruz.Bu da kaderini belirleme talebidir." dedi, ses çıkarmaktan vazgeçtim, alkışlar vuran medyamız çıktı!...
Bu memlekette, bu Türk ülkesinde, bunlara susmak yasak! Bize ise konuşmak!...
Ben; böyle yasağı da, böyle yasayı da!...
Milli Egemenliğimi hedef alan -açık- düşmanlarımın, adı ABD'de olsa, AB'de olsa, çıkarlarına ters düşmeye başlayan siyasilerimizden vazgeçme davranışlarına baş kaldırırım!...
Onlar istiyor diye, onlar vaz geçtiler diye, onlara kötü olan herkesi baştacı ederim. Sonra kendi hukukum ve yasalarımla hesaplaşmak üzere!...
Şimdi herkese sesleniyorum. İnadına haykırıyorum!...
Milli refleks olan biz, yerel basından seslenen milli seslerin duyulmasına kim engel oluyorsa veya engel olduğunu zannediyorsa; bilmeliler ki biz "yerel kalemler" olarak, "Dolma Kalemler"den daha fazla ses çıkarıyoruz!...
Bizim sesimiz, seslendiğimiz kulaklardadır.
Sesimiz de millidir, duyan kulaklarımız da...
Atamızdan bize yadigar kalan sistemin, Cumhuriyetin, demokrasinin içinde Türk Milliyetçileri olarak, Ülkücüler olarak; meşru zeminlerde, "Herkesin inadına Büyük Türk Birliği" diye haykırıyoruz, haykırmaya devam edeceğiz !...
Susmadım, susmayacağım !...
Şimdiye kadar susturulamadım, susturulmayacağım!...
Susarsam namert olayım!...
Haksızlık karşısında susmanın küfre ortaklık olduğuna iman etmişim çünkü... Kim, nerede, ne zaman, nasıl yaparsa yapsın; sesimizi azaltmak için ne lazımsa yapsın, hiç bir şey yapamazsam da penceremden ayaklarımı sarkıtacak, Bozkurt işaretimi ısrarla çakacak ve "İnadına Büyük Birlik" diye haykıracağım...
Herkesten önce, deve kuşu misali kafalarını kuma sokup görülmediklerini zanneden Ülküdaşlarım duyuncaya kadar!...
Ömrü boyunca sadece terk edilmiş olmasına rağmen, terk eden tarifinden bir türlü kurtulmasına izin verilmeyen bir Yiğit Ülküdaşımı, benim tanıdığım kadar her ülküdaşıma tanıtıncaya kadar!...
Birilerine öfkelenip susacağımızı zannedenlere, bir daha haykırarak diyorum ki; "İnadına, inadına, inadına Büyük Birlik"...
Seçilen kim olursa olsun, meclise kim giderse gitsin, yeterki Ülküdaşım olsun.
Ne adının önemi var bende, ne de teşkilatlarımızdaki görevlerinin...
Önce onların, sonra herkesin, sonra hainlerin, sonra bölücülerin, sonra alt kimlik vehmedenlerin, sonra yılların ülküdaşlarına bir yerlerin döküntülerini tercih edenlerin, davanın aysberglerinin yerine ne idüğü bellisizleri monte edenlerin, tamamının inadına BÜYÜK TÜRK BİRLİĞİ ve tabii ki Büyük Birlik...
İsteyen AB'sini alsın, en münasip yerinde saklasın!...
"REHBERİMİZ KUR'AN HEDEFİMİZ TURAN"
TEVEKKELTÜ A'LALLAH...
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN