Çarşamba, Ekim 17, 2007

ŞAPKA DÜŞECEK, KEL GÖRÜNECEK !...

Onlarca yıldır kifayetsiz siyasilerimiz yüzünden kimse kendi işine bakamıyor!...
Terzinin elinde örs ve çekiç; demircinin elinde de makas olunca, iki sanatkar da yetersiz kalıyor bizde kumaştan da oluyoruz demirden de!...
Demokrasiyi, cumhuriyeti birilerinin kavrayamadığını veya çok iyi anlayıp demokrasi ve cumhuriyetin sağladığı hareket alanlarını, hince kullandıklarını düşünmeye başladım. Bazı kavramların anlamlarını bilmek için -entel görünmek uğruna- ille de ansiklopediye bakmak gerekmiyor. İlk ve ortaokulda kitaplarımız da, öğretmenlerimiz de Cumhuriyet'i; "Milletin kendi kendini yönetmesi " olarak belletti bize...
Yani cumhuriyet; cumhurun yani milletin, yöneticilerini kendinin seçme sistemi... Düz mantıkla ve okuduğumuzu anladığımız haliyle de harika bir sistem.
Bu kadar harika bir sistemle biz neden iyi yönetilemiyoruz?!...
Ya biz iyi yönetilmeyi istemiyoruz, ya da yöneticimizi iyi seçecek kadar iyi değiliz. Neresinden bakarsak bakalım çuvaldızın ucu cumhura dokunuyor!...
Padişahlıktan Cumhuriyete geçilirken; Atatürk'ü Cumhur Reisi seçen cumhur, O'na ve arkadaşlarına devleti kurma yasalar hazırlama yetkisi vermiş. Allah(c.c.) hepsinden razı olsun iyi de yapmışlar. Aldıkları yetkiyle de Atatürk ve arkadaşları yeni devletin olmazsa olmaz kurallarını koymuşlar...
Kurumları kurmuş, yetkilerini belirlemiş, silsileten birbirine bağlanış şekillerini belirlemiş... Nihai olarak bütün kurumları da TBMM'ne bağlamışlar.
Yasa koyucular ve yasa uygulayıcılar net olarak tarif edilmiş...
Bu arada Silahlı Kuvvetlerimiz'e de Devleti ve Cumhuriyeti koruma-kollama görevi verilmiş... Buraya kadar tamam!...
Ama 600 yıllık bir padişahlık geleneğinden gelmiş ve son 200 yıldır da Hristiyan Avrupanın içimizdeki uzantıları, bu anayasadan asla memnun olamamışlar!...
Bu yüzden de art niyetli siyaset tüccarlarının becerisiyle; hainle demokrat, sadıkla gerici eş anlamlara getirilmiş!...
Hristiyan Avrupa birlik olmuş, bir araya gelmiş; bizimde İslam aleminden koparılmamız ihmal edilmemiş... Biz de ananelerimizi, teamüllerimizi, mukaddeslerimizi batılılaşma sevdasıyla ihmal ederek hristiyan dünyanın dümen oyunlarına uymuşuz da uymuşuz!...
Hristiyan Batı; aklını kullanarak teknolojik alanlarda yüksek atlama rekorları kırarken; onların aksine biz aklımızı tatile çıkararak 50 yıldır baş örtüsüyle, minietekle, cami-mescid çekişmeleriyle, mezhepler cemaatler çekişmeleriyle, etnik üstünlük iddialarıyla hep kendi gözümüzü kendimiz oymuşuz!...
İstiklalsiz iffetimizin var olamayacağını -nasıl yapmışlarsa becermiş ve- bize unutturmuşlar!... Almayacakları, almaları mümkün olmayan AB'lilik sanal yemiyle Kurucu Meclis'in koyduğu yasaları 45 yılda kendimize değiştirtmişler...
Biz birlik demişiz, onlar dağılım demiş!...
Biz üniter bölünmez devlet demişiz, onlar federasyon demişler!...
Bizler millet demişiz, onlar halklar demişler, mozaik demişler!...
Biz başörtüsü, yemeni demişiz; onlar türban demiş, tesettür demişler!...
Biz tekke-zaviyeye hayır demişiz, onlar fener rum patriğine ekümeniklik demişler!...
Biz toprağı vatanlaştırmışız, onlar bu vatanlaştırdığımız toprakları parayla satmışlar...
Biz apo alçağına alçak, hain,bölücü,katil, zalim demişiz; onlar, insandır insan hakları vardır demişler!...
Biz şehitlerimizi, gazilerimizi kutsamışız, onlar şehit analarını incitmiş!...
Biz baş örtüsüyle türban ayrı şeylerdir demişiz onlar, onlar türbanı baş örtüsüyle kamufle etmeyi başarmışlar!...
Biz devletin korunması hususunda Ordumuza güvenmişiz, onlar ise orduya saldırmış durmuşlar!Demokrasinin Cumhuriyetin gereğini yapmaktansa AB ve ABD'nin dayatmalarıyla kendi kendimizle kavgalı bir hale gelmişiz!...
Bu milletin devletiyle, ordusuyla asla dargınlığı asla, kırgınlığı söz konusu edilemez... Çakan bir kıvılcımla, üç günde neleri verebileceğini, canını esirgemediği devletinden ordusundan malını asla esirgemeyeceğini göstermiştir bu millet... Ordunun da asla milli ve manevi değerlere karşıtlığı yoktur...
Şapka düşüp kel görünecek!...
Devletimizin otoritesinin ispatı, varlığını hissettirebilmesi için sınır ötesi harekatı yapıp yapmayacağı konusu meclisimizde. Bir yıllığına yetki hükümete verilecek. Bakalım yetkiden sonra ne olacak?
Şapka düşecek, kel görünecek!
Ve görünen keli şaplaklamak veya kel başa şimşir tarak uygulamak ta bize, yani millete düşecektir...
Allah(c.c.) sonumuzu hayıretsin...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: