Cuma, Ekim 05, 2007

HAYALİM İŞTE!...

Abdala ayan olurmuş ya!...
Bir kaç gündür hayaller kuruyordum ya!...
Hayallerime devam hakkımı kullanırken Bayındırlık Eski bakanı Koray Aydın'ın, Yüce Divan'daki yargılanmasına katıldım. Yeniçağ Gazetesi olarak, neredeyse eksiksiz oradaydık. Kendi adıma sadece Ülküdaşlık-Dostluk gereği oradaydım.
Koray Aydın'ın şahsında Ülkücü hareket yargılanıyor ve hayallerini kullanma hakkını kullanan "Dolma Kalemler"ce ikiyüz küsur sene ceza ile tecyizesi falan dillendirilerek, -tekrarlıyorum- Koray Aydın'ın şahsında Ülkücü hareket linç edilmek isteniyordu!...
Yüce Rabb'im; ülkücülerin ve bendenizin hayallerimin gerçekleşmesine izin verdi. Yüce Divan'da Koray Aydın, mahkeme heyetinin nerdeyse firesiz aklamasıyla beraat etti.
İki seçimdir Koray Aydın'ın şahsında Ülkücü Harekete saldıran uzaktan kumandalı siyaset rüzgar gülleri, Dolma kalemler, Karen Fogg Çocukları, bu kararla balyoz gibi bir silme tokat yemiş oldular!...
Ülkücü çalmazdı!...
Ülkücü, beyt-ül mala el uzatmazdı!...
Ülkücü; ihanetten ve hırsızlıktan yargılanamazdı!...
Ülkücü; yolsuzlukla, yoksullukla mücadele için millete söz vermişti. Yolsuzluktan ve ihanetten yargılanamazdı!...
Çok garip tecellidir ki ikisini de yaşadık!...
Başbuğumuz'la birlikte sayısız Ülkü Devi, Vatana İhanetle yargılandı beraat etti!...
Koray Aydın'ın şahsında da Ülkücü Hareket yolsuzluktan yargılandı ve berat etti!...
Şimdi ne diyecekler?!... Şimdi ne yapacaklar?!...
Aklanmamışları, davaları mürur-u zamana uğramışları, siyasette bir yerlere taşıyanlar; aklanmamış ve kamu vicdanında şaibeli birini Köşk'e taşıyan ve taşıttıranlar, şimdi ne yapacaklar?!...
İki dönemdir sadece yapılan iftiralar yüzünden aklanmayı bekleyen Koray Aydın'a ve onun şahsında Ülkücü Harekete olan siyasi borçlarını birileri, eyyamperestler nasıl ödeyecekler?...
Rahmetli Galip Erdem Hoca'mızı hatırladım.
Galip Erdem'in tevafuken internet sitelerine düşen bir yazısını gördüm. 13 . Ağustos . 1961 tarihinde, bir gazetede Galip Hoca; "Gün olur, ülküsüz insanlara gıpta ile bakasınız gelir. Rahat yaşarlar. Tıpkı Şairin söylediği gibi: 'Akl-ı şuur' ları vardır, güzel severler. 'Bade' içerler ve nihayet göçüp giderler.Ülkücülerin hayatı bambaşkadır. Sözlüklerinde rahatlık kelimesinin yeri yoktur. Daimi bir mücadele içinde ömür tüketirler. Hemen herkesle, her şeyle zaman zaman çatıştıkları görülür. Arkadaşları ile, aileleri ile, hatta sevdikleri ile...
Ülkücünün, ülküsü ile münasebeti, hakiki bir aşkta sevenle sevgilinin münasebetine benzer. Hep verir, hiç almaz. Sevgili nazlıdır, sitemi eksik etmez, incinmeğe de hiç gelemez. Diğer sahalarda umumiyetle dikkatsiz hareket eden Ülkücü, sevgili bahis konusu oldu mu baştan başa haysiyet kesilir. Şahsına fenalık yapanlara pek aldırmaz ama, ülküsüne yan gözle bakanlara tahammülü yoktur. Sadakati için karşılık beklemez, mükafat istemez, bir garip kişidir... Ülküsüne hizmet edenlere son derece hürmetkardır. Gerçek aşıklar gibidir; kıskanmaz. Sevgilisinin sevildikçe güzelleşeceğini bilir. Sevmenin gururu yegane süsüdür...
Ülkücülerin en amansız düşmanları 'eyyamperest' lerdir. Menfaatlerine tapan bu adamlar, daha çok kazanmalarına, daha rahat yaşamalarına mani olacak sanırlar da, ülkücüleri ezmeğe çalışırlar! Ne garip tecellidir ki, ülkücünün gayretlerinden en çok faydalananlar da 'eyyamperest' lerdir." ruhundan seslenerek "Ülkücünün Çilesi"ni tarif etmiş. Nur içinde yatsın...
Acaba diyorum, şimdiden sonra eyyamperestlerin biraz daha uykuları kaçmalı mı? Kaçar mı?...
Yüce Rabb'im; bu aziz mübarek günlerin de hatırına ülkücü yüreklerin dualarını kabul buyurur mu?
Aklanmış bir ülkücü ile, yeniden dağlara-taşlara düşülebilir mi?... Bu aklanmış ülkücü ile, yıllardır evlerine kapanmış Ülkü Devleri, bir araya gelerek yeniden sefere koyulabilirler mi?...
Neden olmasın? Niye olmasın ki?...
Vallahi hayal kurma hakkımı kullanıyorum...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: