Salı, Ekim 23, 2007

SANSÜR HAYIRLI OLSUN!...

Müstakil bir devlet miyiz? Müstemleke miyiz? Demokratik bir hukuk ülkesi miyiz? Yoksa seçilmiş despotlarla mı yönetiliyoruz?
Bilen var mı Allah aşkına?!...
Radyo Televizyon Üst Kurulu, kısaltılmış ve bilinen adıyla RTÜK, hükumetin talimatıyla, şehit cenaze haberlerinin yayınlanmasına yasak koydu!... Yani basın ve medya sansürle muhatap!... Sansürü uygulayan kim? RTÜK...
Kimin talimatıyla, Hükumetin!...
Şimdi kim bana RTÜK'ün siyaset ve partiler üstü bir kurum olduğunu, müstakil bir kurum olduğunu söyleyebilir? Eğer bu kurum müstakil değilse ne iş yapar, neye yarar?...
Bu yasa koyucuların, hukukçuların işi. ben hukukçu olmadığım için bu konuda ahkam kesmeyeceğim ama, sivil ve çok duyarlı bir Türk olarak isyan etme hakkımı kullanacağım! Eğer yapacağım, yaptığım suçsa önce kendim kendimi ihbar ederek başlayacağım işe!...
Ben bu hükumet talimatlı RTÜK yasağına uymayacağım. Neden mi? Arz edeyim:
Günümüzden yaklaşık bin yıl önce Yusuf Has Hacib'in yazdığı "Kutadgu Bilig" adlı eserden bir bölümü tekraren aktarmak isterim.
Hakan, tebaasından isteklerini duyurur. İstekleri üç madde ve çok haklı isteklerdir.
1- Yasalarıma uyun.
2- Verginizi ödeyin.
3- Dostumu dost, düşmanımı düşman belleyin. İstekler kısadır, özdür ve mantıklı isteklerdir. İlk meşveret toplantısında teamül gereği tebaa yani millet Hakan'a cevabını verir. Milletin cevabı da en az Hakan'ın istekleri kadar makul ve ders vericidir.
1- Yasalarına uyarız ama adil olursa.
2- Vergimizi öderiz ama gümüşün ayarını düşürmezsen.
3- Dostunu dost, düşmanını düşman belleriz ama can ve mal güvenliğimizi sağlarsan.
Bu tarihi Türk öğretisinden haeketle, bir Türk olarak son RTÜK sansürüne karşı derim ki;
Ben bu yasağa, bu yasaya uymam çünkü adil değil. Basına koyulan yasak, bir siyasi parti olan hükumete de koyulacaksa sözüm yok ama hükumet, istediği gibi yorumlarıyla siyasi yatırım yapmaya devam edecekken basını susturan yasa adil değildir ve adil olmayan bir yasaya uymak mecburiyetim millet olarak olamaz.
Vergimi; bu hükumete rağmen, bundan önceki Türk Lirasının kıymetini koruyamayan hükumetlere rağmen vermeye devam edeceğim çünkü Ordumun silaha ihtiyacı var.
Hükumetin değil, devletimin dostunu dost düşmanını düşman bellemeye gelince; düşmanları düşmanımdır çünkü benim çocuğumu, benim Mehmedimi şehit ediyor. Analarımızı ağlatanların analarını ağlatmadığımız sürece bu kanın durmayacağını biliyorum. Bu yüzden açıkça düşmanı düşmanımdır. Ama hükumetlerin ısrarla söyledikleri müttefikleri, dostları, asla dostum değildir. Ayrıca hükumet; vatandaşlarının can ve mal güvenliğini asla sağlayamamak gibi bir acz içindedir.
Cephede şehit olam mehmetçiğin izahı mümkündür ama yollar kesilerek kurşuna dizilen vatandaşların, düğünden dönerken topluca katledilen sivillerin can ve mal güvenliği ortadadır!...
Bu yasalar, yani son Hükumet talimatlı RTÜK sansürü, Muhteşem Türk Atatürk'ün Bursa Nutku'nda tarif ettiği ortamın yasalarıdır sanki ve tanınmamalıdır diye düşünüyorum. hatırlayalım o muhteşem nutku:
"Türk genci, inkılâpların ve rejimin sahibi ve bekçisidir. Bunların luzumuna, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır; rejimi ve inkılâpları benimsemiştir. Bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve bir hareket duydu mu, bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır demiyecektir. Hemen müdahale edecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla, nesi varsa onunla kendi eserini koruyacaktır.
Polis gelecektir; asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalıyacaktır. Genç, 'Polis henüz inkılâp ve cumhuriyetin polisi değildir.' diye düşünecek, , fakat asla yalvarmıyacaktır.

Mahkeme onu mahkum edecektir. Yine düşünecek; 'Demek ki, adliyeyi de ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lâzım!..'
Onu hapse atacaklar. Kanun yolundan itirazlarını yapmakla beraber; bana, İsmet Paşa’ya, Meclis’e telgraflar yağdırıp haksız ve suçsuz olduğu için tahliyesine çalışılmasını kayırılmasını istemeyecek. Diyecek ki, 'Ben, inanç ve kanaatimin icabını yaptım. Müdahale ve hareketimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren sebep ve âmilleri düzeltmek de benim vazifemdir!...'Mustafa Kemal Atatürk"

Fısıltı gazetesi, şu andan itibaren baskıdadır ve bu yasa şu andan itibaren kulaktan kulağa reddedilerek ilgadır.
Sansür, hayırlı olsun...
TEVEKKELTÜ TEAL'ALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: