Cuma, Ekim 05, 2007

HAKSIZLIK MI EDİYORUZ?...

1997 yılından beri haykırıp dururum!...
"Can yanmazsa gözden yaş çıkmaz!" demişler Anadolu'da. Canımız yanar yıllardır. Gözümüzün yaşını sessiz sessiz içimize akıtırız acze düştüğümüz sanılmasın diye!...
Ticaret yapsaydık, "İflas ettik! Karla zarar kardeştir!" tesellisiyle vaz geçebilirdik!...
Spor yapsak, "Her çıkışın bir inişi vardır. Artık yaşlandık, bırakmanın zamanı..." diyerek kendimizi emekliye sevk edebilirdik!...
Asker olsak, memur olsak, işçi olsak iki kere emekliliğe hak kazanmış olurduk!...
Siyaset yapsak; kazandıklarımızla kaybettiklerimizin muhasebesini yapar, kapı kapı dolaşır, siyasetin -yanlış olduğu bilinerek- teamülleştirilmiş, genel başkanlara yalakalık gereğini yaparak umar da umardık!...
Ama hiç biri değil işimiz!...
Bir sevdaya baş koyduk!...
Ferhat'ça dağlara vurduk kendimizi. Külünk bizim, kazma bizim, dağ bizim!... Su lazım Türk Milleti'ne!... Can suyu, hayat suyu, Muassır medeniyetlere ulaşmak için iksir lazım Milletimize!...
Ama bizim olan dağ aşılmalı. Bizim dağlarımız da öyle yüce ki! Bizim olan dağ delinmeli suyu getirmek için!... Dağ delinip tünel açıldığında hayat suyu gelecek ve Türk Milleti'nin Nizam-ı Alem için Kutlu Seferi coşacak!...
Bu hayale, bu Kutlu Dava'ya ömürler hasrettik!... Canlar hediye ettik beş bini aşkın. İkballer hibe ettik on binlerce. Yüksünmedik. Pişman olmadık ve yılmadık...
Bir Kara 4 Nisan'da, gök kubbe başımıza yıkıldı!...
Başbuğumuz, Hakk'ka yürüdü, Başbuğsuz kaldık!...
Başbuğumuz'dan sonra gelenle dağları delmeye devam edelim dedik demesine ama, elimizden kazmalarımız alındı!... Külünksüz kaldık dağlarımızda, başladığımız tünellerimizin inşaatlarında!...
Hayat suyu, can iksiri lazım değil dendi sanki!... AB adındaki, ABD adındaki 21.yy. Haçlı'sının şarabını, bütün karakteristik özelliklerimizden tavizler verilerek "Onurlu AB Üyeliği" diye bir suni tatla sundular Müslüman Milletim'e!...
Şarabı sunan, Türk Milleti'nden olduğu için veya Millet öyle bellediği için içti Milletim şarabı ve esridi!...
Yanlış yaptılar ve esrittikleri Milletime de yanlış yaptırdılar!...
Bu sefer bağırmaya başladık!
"Yanlış yapıyorsunuz! Başbuğumuz'un, şehit ülküdaşlarımızın hatıralarına yakışmıyor yaptıklarınız!.." dedik. Teşkilatlarımızdan, dağları delmek için kurulmuş şantiyelerimizden uzaklaştırıldık!...
Biz; bu talihsizliği sadece biz yaşıyoruz, sadece biz yaşadık sandık oysa öyle değilmiş!... Ülkücüleri, onlarca yıldır böylesine eyyamperestler oyalarlarmış, yollarından alıkoyarlarmış!...
Bizden zannedilen ama bizden olmayan, ve AB adındaki Haçlı'nın haram şarabını bize hep sunanlar varmış!... Bu Haçlı şarabı sakilerinin yanındakilere hep seslenegelmişiz!...
Yıllar önceden de bir Ülkü Devi Galip Erdem; "Derin bir uyku içindesiniz. Rahatsınız, huzurlusunuz, memnunsunuz ! Olup bitenleri görememenin, uyandırılacağınızı düşünememenin keyfini sürüyorsunuz. Saadetinizin hep böyle devam etmesini, hiç uyandırılmamanızı isterdim. Fakat maalesef bir gün gelecek, siz de uyandırılacaksınız. Yazık ki o zaman, "Artık çok geç olacak !" Bir daha uyumak şöyle dursun yatak bile bulamayacaksınız. Ve o vakit, sizin hesabınıza üzülmek yine bize düşecek.
İyi niyetimize akıl erdiremiyor, gayretlerimize yabancı kalıyorsunuz. Hatta biz olmasak daha rahat uyuyacağınızı sandığınız, bu yüzden bize düşman kesildiğiniz bile oluyor. Yine de baş ucunuzda davul calmaktan vazgeçmeyeceğiz. Gözünüzün açılması için ne mümkünse yapacağız.
Gafletten sıyrılmaya, biraz da sizin çalışmanızı bekliyorsak, acaba haksızlık mı ediyoruz ?"
diye feveran ederek "UYUYANLARA AĞIT" lar yakarmış!...
Acaba bizde mi haksızlık ediyoruz?
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: