Cumartesi, Aralık 16, 2006

BU BİZİM HİKAYEMİZ!...

"Yegane fahrim ve servetim, Türklüğümden başka bir şey değildir."
"Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur." şeklindeki ve daha bir sürü benzeri olan Muhteşem Türk Atatürk'ün sözleriyle, Türk yaratıldığımız için Allah(c.c.)'a şükrederek iftihar ettik...
"Ben Türk Milleti'ni; sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye, ........... değil; Hak yolu, hakikat yolu, Allah Yolu'na çağırıyorum." şeklindeki yüzyılımızın ikinci Başbuğunun davetine uyarak şeref duyduk...
Tabutluklarda, işkencehanelerde, sürgünlerde, mahkemelerde, darağaçları gölgelerinde Türkçe, mertçe, yiğitçe, erkekçe duran, asla taviz vermeyen Başbuğumuz'un -becerebildiğimiz kadarıyla- yanında yer alarak, çilelere gülerek kafa tuttuk...
"Şehidiz." mantığıyla ölmek için yarıştık. Öldük çoğaldık, çoğaldık öldük ve öldükçe ölümsüzleştik...
Kaybettiğimiz ikballerden,istikballerden, şahsi geleceklerden asla pişmanlık duymadan; Ülkücü olabilmenin olmazsa olmazı çilelere, gülerek Ülkücüleştik...
"Erzurum'da kar yağsa, Rize'de üşüyerek..." gönül bağlarımızı kuvvetlendirerek devleştik...
Bütün bu zor ve çileli evrelerden geçerken Türk Milleti'nin gönlüne, gönüllerin sevgi saraylarına yerleştik...
Türk Milleti, bizi kendi kabul ederek, Milli refleksi bilerek özelleştirdi ve olduğumuzdan çok daha fazla -kendi tarifiyle- güzelleştirdi...
Türk Milleti bizi, biz Türk Milleti'ni çok sevdik ve bir bütün olarak tarifleştik, kavilleştik...
Bu; bizim özet hikayemiz...
Şimdi sayfa çevirmek istiyorum!...
Şimdi ruhla beden arasına sızmak isteyenleri, Türk Milletiyle Ülkücüleri birbirinden ayırmaya çalışanları, -becerebildiğim kadarıyla- ifşa etmek ve ülküdaşlarımı uyarmak istiyorum.
Particilik taassubunu, fanatik isim taraftarlığını genç Ülküdaşlarımız'a Ülkücülük diye tarif ederek dayatanlar; Türk Milleti'nin gözündeki değerimizle oynadılar!...
Türk Milleti'nin canını yakan olayları; Ülkücülere "oda hapsi" vererek seyrettiren "parti taassupçuları" yüzünden sıradanlaştık!...
Taraftarlıkla Ülküdaşlık arasındaki farkın farkında olunmasını engelleyenler yüzünden, -içinde hareketi barındıran ismimize rağmen- hareketsizleştirilerek paspallaştık!...
Türk Milleti, demokrasiye geçtikten sonra parti taassupçuları tarafından çok kandırıldığı için, sütten ağzı yandığından yoğurda üflemeyi tercih ettiği için; endişelerine rağmen bize ikinci büyük parti olma hakkını tanıdı.
Bize tanınan bu krediyi, hoyratça ve mirasyedice harcayanlar yüzünden siyesette dışlandık!...
Türk Milleti, ülkücüyü hala seviyor. Ülkücüleri hala kendi refleksi olarak tanıyor, tanımlıyor ama ülkücülük arkasına saklanarak sıradanlaşmış partiye ve bu sıradan partiyle sıradan politika yaptığını zanneden sıradanlara, inanmıyor!...
Ülkü ve Ülkücünün sıradanlaştırıldığı bu politikalara kafa tuttuğumuz için de; Türk Milletiyle Ülkücü arasına sızan "Ayrık Otları" tarafından ayrık otu olarak tarif edilmekle muhatabız!...
Ya Rabbi! Sen doğruya yardımcısın...
Sana ve Türk Milleti'nin izanına sığınırız...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: