Cuma, Eylül 07, 2007

ÇIKANLARI DA, ÇIKARTANLARI DA İNDİRMEK MİLLETİN İŞİ...

Nasrettin Hoca Merhum'u, en ışıklı sokak kandilinin altında, harıl harıl bir şeyler ararken görürler. Merak ederler.
- Hoca hayrola?! Ne yapıyorsun?
- Akçemi kaybettim. Onu arıyorum erenler.
- Nerede düşürdüm Hocam? Biz de arayalım.
Hoca, başını kaldırmadan eliyle karşı taraflarda bir yeri gösterir ve aramaya devam eder. Komşular, şaşırırlar.
- Hocam! Orada niye aramıyorsun?
Hoca, meşhur cevabını verir:
- Oralar karanlık!...

Hoca misali, millet olarak bize onlarca yıldır karanlıkta kaybedip ışıkta arama provaları yaptırılıyor. Bize riyakarlık öğretildi sanki! Başkasına kızıp kızdığımızı bırakıp gücümüzün yettiğine saldırıyoruz veya saldıracağımız zannediliyor!...
Tezatlar silsilesi bir memleketiz!
Komünizm, bildiğim kadarıyla demokratik bir sistem değil. Ama bizim komünistlerimizin tamamı, demokrasi havarisi!...
Kapitalizm, bildiğim kadarıyla insan düşüncesi izmlerin en vahşisi ama bu memleketin bütün kapitalistleri de borularını öttürmek için demokrasi fedaileri!...
Faşizmin demokrasiyle yakından uzaktan bir alakasının olmadığını biliyorum ama bizim ırkçı-şövenist-faşist PKK'lılarımız, birer demokrasi havarisi!...
Bu kadar riyakarın, sahtekarın, iki yüzlünün, takıyyecinin arasına bir de "Milliyetçiyim." diye naralar atıp sonra ABD ile AB ile ittifak hayalleri satan MHP'nin; "Sosyal dayanışmanın siyasal iz düşümü"cülerini, farklılıkların farkında olarak ülke yönetmek idealistlerini, çiçek bahçesi bahçevanlarını ekleyince bize, millete kaybettiğimizi ışıkta aramak kalıyor!...
Demokrasi denilen dayanılmaz cazibenin savunması arkasına saklanarak mazlum rolüne soyunan ve gömlek soyunmayı maharet olarak kabul ettiren Recep Tayyip Erdoğan ve yakın arkadaşı, "Abdullah Gül Kardeşi"nin yakın destekçisi, gizli koltuk değneği Dr.Devlet Bahçeli'yi düşününce, vallahi ışıkta aramaktan başka çare yok gibi!...
"Hesap sormazsam namertim!" diye naralar atıldı!...
"Köşke çıkarlarsa indirir ve Yüce Divan'da yargılarım!" diye vaatler verildi!...
"Bu yol ihanet yoludur. İhanet yolcularının mukadder akıbetinden kaçamayacaksınız.Bu hesabı da ahrete bırakmayacağım." diye Gürcan Dağdaş'ın katılım töreninde vaatler ve tehditlerde bulunuldu!..
"Şehitler ölmez.Vatan bölünmez!" diye cami avlularında sloganlar attırılarak oy toplanıldı!
Sonra seçim meydanlarından, Apo'yu asmak için ipler atıldı!...
Sonra asılsın diye ip atılan Apo alçağının siyasal uzantılarıyla mecliste tokalaşıldı ve Recep Tayyip Erdoğan ile tokalaşılmadı!...
Özür dilerim! Atladım! Tokalaşma sahnesinden bir öncesi var! Daha vekiller mazbatalarını almamışken ve Recep Tayyip Erdoğan, kurumların ve milletin tazyiki ile Abdullah Gül'ün adaylığından vaz geçmişken meclise grup olarak gireceklerini açıklayıp hem milleti, hem de Recep Tayyip Erdoğan'ı Abdullah Gül'e mecbur bırakan Devlet bahçeli; şimdi mecliste güya hükumeti ve Recep Tayyip Erdoğanı tenkit ediyor!...
Milletin ve bizim de bu göstermelik söylemlere ve yalancılıklara inanmamızı bekliyor!...
Çıkarlarsa indirir hesap sorarız diye seçimlerde propoganda yaptıklarını, çıkmak istedikleri her yere çıkartıp şimdi de güya tenkit ediyor!...
Anadolu'nun hemen her yerinde benzer bir uygulama vardır. Küçük belde belediyeleri ve muhtarlık seçimlerinde hep uygulanır. Birbirine en yakın olan kişiler, toplum içerisinde birbirleri aleyhinde en ağır ithamlarda bulunur, en ağır küfürleri ederler. Böylece karşı taraftan olanları tesbit ederler. Seçim günü de oylarını, açık olarak her gün küfrettiklerine verirler!...
Dr.Devlet Bahçeli'de aynısını yaptı!...
Aylarca kürsülerden ve basın toplantılarından en ağır hakaretleri yaptığı kişilere, mecliste açıkça destek veren ilk kişi oldu!...
Şimdi de tenkitleriyle milleti kandırabileceğini zannediyor!...
Ama bir konuda ki başarısını teslim etmeliyiz. Barajda kaldığı seçimlerde suçlu olarak kendini ilan edip genel başkanlıktan ayrılacağını söyleyip vaz geçerek aldığı "Yalancı" ünvanını, artık kimsenin şüphesi kalmayacak şekilde teyit ettirmeyi başardı!...
Tebrikler!...
Bir insan, sadece susarak ancak bu kadar başarılı bir yalancı olabilir...
Bizlere de karanlıkta kaybettirip ışıkta aratabileceğini zanneder durur!...
Beğler;
"İğne battığı yerden çıkar."
Sizi bırakıp Recep tayyip Erdoğan ve ekibiyle kavga edeceğimizi beklerseniz çoook beklersiniz!...
Ama sizin bir yerlere taşıdıklarınızı, Allah'ın izniyle ve sizleri de katarak çıktığınız yerlerden indirmek te millet olarak bizim işimiz...
Gün ola, harman ola!...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: