Pazar, Eylül 16, 2007

ÜLKÜCÜ VİCDANIMA FİRARIM...

Mübarek Ramazan'la birlikte; dini duygularımızın bir daha coştuğu bir manevi atmosferdeyiz. Bu atmosferi bizlere hediye eden ve bu atmosferin müsbet elektriğinden istifademizi istediğini zannettiğim Allah(c.c.)'ın isteğine uyarak bir şeyler kazanmak gerek...
Birbirine benzer insanların, bir hikmetle bir araya geldikleri itiraz götürmez bir vak'adır.
Bir araya gelmeke lazım.
Bir araya gelenler olarak, paylaşmak lazım.
Paylaşacak kadar ikram sahibi yüreklerin ikramlarını reddetmemek lazım. Bunlar kolay işler değil elbette. Ama Vallahi zor da değil!...
Dostlarla; hangi ortamda olursa olsun bir araya geldiğimizde; hepimizin işlerimizden, geçim gailelerimizden kaynaklı sıkıntılarımız yok olur!... Söz birliği ile; "Ne olacak bu Devletin hali? Ne olacak bu Necip Milletin hali? Bu kadar milli sıkıntılar karşısında bizler, neler yapabiliriz?..." soruları üzerine inşa edilmiş sohbetlerimiz olur.
İnternet sitelerinde, teknolojinin imkanlarından faydalanarak; dünyanın dört bir yanından dostlarımızla da sohbetlerimiz olur hamdolsun. Ramazan Mübarek'in teşrifi ile bu sohbetlerimiz sahura yakın zamanlara kadar da sürer.
Teknoloji ile pek barışık değilim. Bilgisayar denen mereti, sadece daktilo gibi kullanabiliyorum!... Ama sağolsun zamane geçliğinden, hanemiz mensubu gençlerin ayarlamalarıyla, internet imkanlarından da becerebildiğimizce istifade ediyoruz.
İnternet ortamında yaptığımız bir sohbeti; bilgisayar ve teknolojisiyle barışık bir ülküdaşımdan rica ederek kayda aldırmıştım.
Şimdi izninizle, o sohbette ülküdaşlarımla paylaşmaya çalıştığım acizane düşüncelerimi, görüşlerinize-tenkitlerinize arz ederek sizlerle paylaşmak istiyorum:
Dostlar;
Bizler, "Kutlu Sefer Süvarileri" dimdik durmak zorundayız. Birilerine tabi olanlar, o tabi oldukları kişi yenildiğinde otomatikman yenik sayılırlar...
Kutlu Seferin başladığının farkında değilmisiniz yoksa?!!!!
Siyaseten kirlenmiş, lekelenmiş ve yenilmiş hiç kimseden bu millete hayır gelmez artık... Kimsenin tarih yapan ama yazmaya tenezzül etmeyen bu Muhteşem Milleti yenik göstermeye hakkı ve yetkisi asla yok! Olmamalı, olamamlı!...
Artık bizler, 'Türk Milletçileri' birilerine rica bile etmemeliyiz!... Siyaset yapmak isteyen her milliyetçiyim diyenin bizden icazet alması lazım!... Bu da ancak hür aklımızla, hür vicdanımızla bağımsız duruşumuzu, Kurt Duruşu'muzu sergileyebilirsek mümkün olur.
Sayımız ne kadar az ve öz olursa sesimiz o kadar birbirine benzer ve gür çıkar...
Savaş baltalarımızı çıkarmamız lazım artık!...
Atımız bizim, heybemiz bizim, heybemizdeki azığımız bizim ve hepsinden önemlisi hayat mefkuremiz ettiğimiz "Turan Seferimiz" bizim... Bizim artık kimle ne işimiz olabilir?
Peşimize takılana neden geldin demeyiz ama gelmeyene de yalvaracak kadar bir daha hataya düşmememiz lazım...
Taşlamayla sürüye giden it, sürüyü kurda verir canlar...
Bu işler yürek işi, iman işi, inanç işi...
"Türk Milletçiliği" mücadelesini, artık başlatmamız lazım... Bu yeni sayılabilecek, tarihimizin en eski kavramını tanıtmaya başlamamız lazım.
Artık bu milletin hainlerinin ve yandaşlarının adı belli..."Vicdanımla Hesaplaşma" başlıklı yazımda da anlattım kalemim-bileğim döndüğünce...
Don Kişotu, Don Kişotluğu falan boş vermemiz lazım!... Bize ne Haçlı'nın hayalleriyle, korkularıyla komikçe çarpışan delisinden?!...
Kırk kişi ile çin sarayını, öleceğini bile bile basan Kür Şad ve arkadaşları bizim örneğimiz olmalı... Tarihte ölerek kazanan tek İhtilalcidir Kür Şad... Ve yel değirmenine falan değil kocaman bir orduya saldırmıştır...
Bizler de, ya Kür Şad'ın ve arkadaşlarının ahfadı olacağız ya da Allah Korusun sessiz sedasız yok olacağız bu kadar basit!...
Program da çok kolay. Formüle edersek:
1- Sadece "Kulluk" mertebesini hedefleyeceğiz.
2- Adamın adamlığından süratle sıyrılıp istifa edeceğiz.
3- Hür aklımız ve hür vicdanımızın emrettiğini yapacağız.
4- Babamız bile olsa yanlışını söyleyecek, düşmanımız bile olsa doğrusunu alkışlayacağız.
5- Türk'ü, Atatürk'ü, Başbuğlarımızı, Bayrağımızı,Şühedamızı, Türkiye'yi, Mukaddeslerimizi sevenleri sevecek; sevmeyenleri otomatikman hasım ilan edeceğiz...
Sonucunda Allah(c.c.), ya bize verecek, ya da onlara...
Bendeniz de dahil olmak üzere birileri ile mücadele edebilmek için hep birilerinin yanında durduk, birilerinin safına girdik ve bu yüzden de kaybettik kazanacağımız mücadeleleri...
Ben artık kimse ile ilgilenmiyorum canlar...
"Kendime Firardayım." gene. Ülkücü vicdanıma firardayım...
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: