Çarşamba, Eylül 26, 2007

NE ANAYASA İMİŞ!...

Anadolu'da; güvenilir zannedilen birisi, toplumu rahatsız edecek bir davranışta bıulunduğunda, millet şaşırmazmış!...
"Haçı koynundan çıktı!.." diyerek hayretlerini ifade eder ve beklenen bir davranış olduğunu belli ederlermiş!...
Her halde tek-tük olmazmış ki bu davranışlar, böyle bir teşhise gerek duyulmuş!...
Türk Tarih Kurumu Başkanımız da açıklamıştı; Anadolu'da kimliklerini saklamayı başarmış epeyce gayr-ı müslim varmış!... Bunlar Türk ve Müslüman adlarını almış ve Türk komşularının bağırlarına sığınmışlar.
Zaman içinde hafızası nisyan ile malül Türk Milleti, bu bağrına saklananları unutmuş. Unutmuş unutmasına da, saklanmak için kendilerine aldıkları kimliklerine yakışmayan bir davranış gösterdiklerinde de "Haçı konundan çıktı." diye hayret etmemeyi öğrenmişler!...
Bizler de aynı ırkın ahfadıyız.
Onların unuttuklarını, elbette bizlerin bilme şansımız ancak ehil bilim adamlarının tesbitleriyle mümkün. Sağ olsunlar, sık olmamakla beraber yapıyorlar bazen ve biz de "Haçı koynundan Çıkanlar" ı, net olarak tanıyabiliyoruz...
Kimi sanatçı döküntülerinin gerçekten, kimi siyaset lümpenlerinin davranışlarıyla haçları koyunlarından çıktı!...
Kimi siyasetçilerimiz; "Yeni Haçlı Birliği" olan AB'nin yanında durarak, hatta onlara sancaktarlık ederek belli ettiler yüreklerinin gizli kapaklı yerlerini!...
Kimi siyasi milliyetçilerimiz; "Yeni Haçlı Birliği" olan AB'ye akıncılık eden ABD ile en iyi anlaşan olacağını övünerek söyleyerek belli ettiler kendilerini...
Elbette hepsine "Haçı koynundan çıktı." diyemiyoruz. Haçı koynundan çıkanların yanında duranlara ne diyeceğimizi bilemiyoruz henüz. Bu, yeni bir davranış.
Bu sefer saklananlar, kendilerinden saklanıyorlar sanki!... Niye saklandıklarını da bildiklerini zannetmiyorum. Haçı koynunda saklı olanların saklanmalarına mantık izin veriyor ama koyunlarında haçlarını saklama sebebi olanların kimden, niye ve neyi sakladıklarını henüz bilmiyoruz. Sanırım yaşayan bu nesil ve bu nesilden sonraki nesil de bunlara bir şey uydurarak söyleyecektir.
Dillerde bir Anayasa taslağı var.
Bu 82 Anayasası ne mükemmle bir şeymiş te haberimiz yokmuş!...
Bu memleketin; sağcısı da, solcusu da, ülkücüsü de, devrimcisi de, ümmetçisi de bu Anayasa'dan şikayetçi değil miydi? Hele solun "eski tüfekleri", benim deyimimle "Çakaralmazlar"ı, bu anayasaya demediklerini bırakmamışlardı değil mi?
Şimdi?!...
Nerdeyse her kes, bu anayasanın bulunmazlığını, değiştirilemezliğini, mükemmelliğini savunuyorlar. 1983'ten itibaren solun çakaralmazlarına karşı bu anayasayı savunanların büyük bir çoğunluğu da şimdi bu anayasayı değiştirmek için koları sıvadılar!...
Babamız olsa yanlışını söyleyecek, düşmanımız olsa doğrusunu alkışlayacağız diye and içtik ya, sözümüze sadık kalalım.
Hangi parti veya kim, anayasa değiştirmeye hazırlanacak olsa nasıl davranır?
Taslaklar hazırlattırılıp sivil toplum örgütlerinin, siyasi partilerin ve bilim adamlarının, iş adamlarının, sanatkarların bu taslaklar üzerinde münakaşasını sağlarlar değil mi veya sağlamalılar değil mi?...
Şimdi de -partiler hariç- nerdeyse aynı yöntem uygulanmıyor mu? İtiraz etmesi gerekenlerin suskunluğu, ve bu anayasayı sola karşı savunanların şimdiki değiştirme gayretlerini, anlayabilen varsa beri gelsin...
Haçı koynundan çıkan çıkana!...
Dün küfrettiğini bu gün savunan solun çakaralmazları ile; dün savundukları anayasayı bu gün değiştirmek için kolları sıvayan, koyunlarından ne çıkacağını bilemediğimiz gruplar çekişiyorlar!...
Millet ve biz de seyrediyoruz!...
Bu münakaşadan ne çıkacak bilemiyoruz. Anayasa mı, babayasa mı bekleyip göreceğiz...
Ama milleti, cumhuru; Cumhurbaşkanını sen seçeceksin, Anayasayı sen oylayacaksın diye kandırıp oldu-bitti ile Cumhurbaşkanlığını dolduran ve millete çelik çomak oynatanları da asla atlamadan...
Ne Anayasa imiş!...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: