Cumartesi, Eylül 15, 2007

TARİHE TARİHİ MEKTUPLARDAN...

"Sevgili anneciğim ve babacığım,
sizler beni bu yaşa kadar büyüttünüz ve yetiştirdiniz. Benim sizlere karşı işlemiş olduğum hataları ve suçlarımı affedin. Hakkınızı helal edin.
Ben sizlerin bir evladınız olarak, bugüne kadar Cenab-ı Hakkın ve Onun Resulünün, Yüce Peygamberimizin yolundan ayrılmadım. Alın yazımız böyle yazılmış. Kader ne ise onu çekeceğiz.
Ben de kardeşim Haydar gibi bir an önce Allahın huzuruna çıkacağım. Eğer benim günahım varsa Cenab-ı Allahın huzurunda çekmeye hazırım. Yok, bir yanlışlık sonucu ölümüme karar verenler, idam edenler Allahtan bulsunlar.
Şunu hiç bir zaman unutmasınlar ki, Mustafalar ölür, Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar. Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakındır. Zafer her zaman Allaha inananlarındır. Bunun için hiç üzülmeyin.
Cenazemin arkasından ağlamayın, günahtır. Sizden ricam ağlamayın. Anne, sizlerle helalleşmek isterdim, fakat olmadı. Hakkım varsa, hepinize helal olsun, siz de helal edin.
Son olarak, abime, yengeme, yiyenime, bacıma selam eder, haklarını helal etmelerini dilerim.
Nişanlıma da selam eder, Cenab-ı Allahın mutlu bir yuva kurması için ona yardımcı olmasını dilerim.
Oğlunuz Mustafa"

Tarihe yazılmış bu tarihi mektubu, Allah rızası için okuyun ve okutturun.
"Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakındır. Zafer, her zaman Allah'a inananlarındır." cümlelerini, elindeki kalemle, elleri titremeden, okunabilecek düzgünlükte ve okunabilecek, anlaşılabilecek bir düzende yazanı hatırlayın!...
Bu mektup, gurbetten yazılmıyor!
Bu mektup; firarken yazılmıyor!
Bu mektup; cezaevinden yazılıyor! Ama cezaevinin cezaevinden, ölüm hücresinden yazılıyor!... Bu mektubun sahibi genç, mektubunu yazdıktan biraz sonra kellesini, dar ağacının beklediğini biliyor!...
Bu yiğit, sadece öleceğini değil, ölümünün neye yarayacağını da biliyor!
"Eğer bir günahım varsa Allah'ın huzurunda çekmeye hazırım. Yok günahım yoksa beni asanlar, Allah'tan bulsunlar." diye daha gitmeden mahkemesini başlatabilecek kadar da kendinden emin bir Yiğit...
Mu mektup; kellesini bile-bile, hiç korkmadan ve nadim olmadan 12 Eylül cellatlarına teslim eden Mustafa PEHLİVANOĞLU'nun son mektubu...
Bu mektubu okuyanlardan, "Bahçeli MHP'nin Bahçevanı"na yakınlardan birisi de Allah rızası için bu mektubu, bir de o Sayın'a okusun, ve bir de O'na hatırlatsın...
Nelere mal olmuş bir kutsal dava'yı; kimler, kimlere peşkeş çekiyorlar belki fark edilir...
Daha fazla yazamam!...
Daha fazla konuşamam ve bu mektubu okurken gözleri buğulanmayan, gözlerinden yaş akmayan kimseye de, vicdanı var diyemem...
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua

Hiç yorum yok: