Cumartesi, Eylül 29, 2007

KURBAĞA GÖLÜNE TAŞ...

"Ben balık larvası kadar şeffaf bir insanım."* Ertuğrul Özkök (Hürriyet)*

Abdala ayan olurmuş ya!
Yıllardır bendeniz, balık ve kurbağa larvalarıyla uğraşır dururdum. Sonradan, "Yoksa yanılıyor muyum?!" diye endişeye düşerek, bu larvalardan el çekmiştim. Kendime haksızlık etmişim!...
Larvalar, daha yeni yeni birbirinden ayırt edilecek çağa gelmişmiş!...
Sağolasın larva Ertuğrul Özkök!...
Köy, nahiye ve kasaba çocukları bilirler. Kurbağa larvalarıyla, balık larvaları, nerdeyse aynı gibi birbirine benzerler. Küçük ve ısınmış su göletçiklerinde; kurbağa larvaları ve balık larvaları, birlikte olurlar. Kurbağa larvalarının, belli bir süre sonra karınları şişmeye başlar. Sonra şişen karınlarının arka taraflarından bacaklar çıkar ve sonra kuyruğu düşer ve kurbağalaşan larva, zıpladığı gibi çeker gider. Artık o, hem karada hem de suda yaşayabilecek ve sıkıldığı veya korktuğu anda da zıplayarak gidecek bir kurbağadır.
Türk Siyaset tarihi'nin yakın geçmişine, hatta henüz geçmemiş tarihine hafızalarımızı da fazla zorlamadan bir göz atarsak görürüz ki; Rahmetli Alparslan Türkeş, Mücahid Erbakan ve Rahmetli Karaoğlan Ecevit, birer balık üretim havuzu kurmuşlardı. Toparlayarak bir araya getirdikleri ve tamamını balık zannettikleri larvalarını birer havuza koymuşlardı. zaman içinde ve larvaların büyüme sürecinde kurbağa larvaları; önce iribaş olup sonra da havuzdan zıplayıp kaçınca; geçmişlerini balık larvalarıyla geçiren ve sıkıştıklarında balıklıklarını hatırlayan kurbağaların, siyasal hakimiyetine muhatabız şimdi!...
Mücahid Erbakan'ın havuzundan zıplayarak kaçan ve Milli Görüş Gömleğini çıkarıp "Değiştim" diyenler; BOP Eş Başkanlığı ile övünür ve artık, "Biz İslam değiliz laikiz." diye yeni bir maske ile yeni havuzlara zıplamaya çalışmaktalar!...
Karaoğlan Ecevit'in havuzundan zıplayarak kaçan larvalar; AKP listelerinden seçimlere girerek, Erbakan Havuzu'ndan kaçan kurbağa larvalarıyla birlikte vırraklaşmaktalar!...
Başbuğ Alparslan Türkeş'in havuzundan zıplayan kurbağa larvaları da önce Ecevit'in önünde ceket ilikleyip sigara içmeyerek saygı gösterip, sonra da "Toplumsal dayanışmanın siyasal iz düşümü" projeleriyle, bölücülerin siyasal uzantılarıyla mecliste tokalaşabiliyorlar!... Ve bütün kurbağalarla birlikte, ağız ağıza vırraklaşabliyorlar!...
Bu aktif siyaset yapan ve balık larvası zannedilirken, zıplayabilen kurbağa larvaları oldukları belli olamayan ama sonradan hemcinsleriyle bir araya gelerek mecliste vırraklaşan kurbağa larvalarının yanında, bir de eli kalemli larvalar var.
Bunlar da bir havuzdan zıplayarak kaçtılar!...
Birileri; "Bağımsız Türkiye" diye yaklaşık 30 yıl emperyalizme ve emperyalistlere kafa tutarak vırraklaştıktan sonra şimdi birer AB Sancaktarı, ABD taraftarı olarak milyon dolarlarla transferler yaşayan "Demokratik Solculuktan Geçinen" Dolma Kalemler!...
Birileri; yıllarca milletin kendilerinden olmayanlarına "Patates Dinliler, Avrupa'nın Garsonları" diye hakaretler edip şimdilerde en az "Demokratik Solculuktan Geçinenler" kadar Dolma Kalem'liği severek tercih eden "Akıncılıktan, Milli Görüşçülükten Geçinen" kiralık kalemler!...
Birileri; yıllarca bütün bu "Dolma Kalemler"le, AB'cilerle, ABD'cilerle, Rusçularla, Maocularla, Kastrocularla mücadele ederek havuzda olgunlaşan ve zıplayıp kaçtıkları havuzu unutarak, en az diğerleri kadar AB'ci, ABD'ci olabilen "Ülkücülükten Geçinen" dolma kalemler!...
Sağolasın Ertuğrul Özkök!...
Gazetecilik damarın tuttu demek ki. Bir insan bu kadar samimice kendini tarif ve itiraf edebilir. Sayende; bütün balık havuzlarından zıplayarak kaçan "Kurbağa Larvaları"nı hatırladık. Basının ve basını önemseyen mazur okurların neden bu kadar zorlandıklarını; balık zannettiklerinin aslında balık havuzunda olgunlaşıp zıplayarak kaçan Kurbağa Larvaları olduklarını hatırlayarak anladık!...
Aklımızı başımıza devşirmemize yardımcı oldun sağol!...
Zannederim artık; kurbağa larvalarını tanıyan okurlar da; balık okuduğunu zannettiği, kendilerine "Ulusal" diyen ama asla ulusal olmayan "Yaygın Basın" gazetelerini almayarak size haddinizi bildirecektir.
Bir şeyi daha hatırladık Sevgili Özkök!
Kurbağaların, yazın en sıcak günlerinde onlarcasının bir araya toplayarak vırraklaştıkları yere yani kurbağanın gölüne bir taş atıldımı vırraklaşmaların kesildiğini de hatırladık!...
Umarım ve millet olarak umarız ki kurbağanın gölüne taş atılması fazla sürmez...
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: