Salı, Haziran 02, 2009

KURTLARIN PAYI ...

Tendürek'te, Kop'ta, Palandöken'de
Kurtların payı var, gelip geçende
Ki alırlar vermek istemesen de!...
(Arif Nihat ASYA)

Komşuluğun, mahalleliliğin var olduğu dönemlerde her mahallenin yaramaz hatta şirret çocukları olurdu. Mahalleler arası kavgalar, hep bu şirret çocuklar yüzünden çıkardı! Mahalle içinde geçimsizlikleri, en yakın zannedilen arkadaşlarına bulaşmaları ile şirretlik târifini kazanan bu çocuklar, mahalle hudûdunu çıktıklarında süt dökmüş kedi gibi olurlardı! Mahalle dışına çıktıklarında, başka mahallelilere yaptıkları şirretlikler yüzünden de mutlaka dayak yerler ve intikamları da mahallenin sessiz kabadayılarına düşerdi!
Balgat Mahallesi'nin şirret çocukları yine sahnedeler! Bayrağımız yakılırken, PKK'nın İstanbul'da yapmaya başladığı sokak terörü günlerinde, bayrak açan bir aileye yapılan saldırılarda sessiz ve seyirci kalanlar, Balgat'ta-mahallede sahnedeler!
PKK'lılardan evlerine saklananların; Ramiz Ongun'a Erciyes'te saldırmalarını; Kadir Hoca'nın canlı televizyon programını basmalarını; Ülkü Ocağı eski genel başkanına Başbuğ'un kabri başında saldırmalarını; Ümit Özdağ'a Bingöl dönüşü Malatya'da ve İstanbul'a giderken yaptıkları acemice saldırılarını; Ozan Arif'e Avrupa'daki saldırılarını hatırladım!
Dört-beş çocuğumuzu heyecanlı kalabalıkların üzerine saldırtarak dövdürmek istemişlerdi! "Ülkücüleri dövdüler!" diye propoganda yapabilmek için neler tezgâhlamışlardı neler!... Ülkü Devleri, bu tuzaklara düşmedikçe çıldırmış ve sonunda gayr-ı meşrû yollarla Özdağ'ın önünü kesmişlerdi! Çünkü işleri vardı!
MHP'den; gezişleri, duruşları, tavırlarıyla Ülkücülüklerini belli eden "Dâvanın Aysbergleri"ni dışlamalıydılar! Görüldükleri her yerde ve ortamda MHP'yi, Alparslan Türkeş'i hatırlatan "Ülkü Devleri"ni, MHP dışına atmalıydılar! Sadece Devlet Bahçeli'nin genel başkanlığı yetmiyordu! "Ne mozaiği ulaaan!" kükremesine, "Farklılıkların farkındalık" ve "Çiçek bahçesi" gibi "Ilımlı Osmanlıcı" ağızlarla; ılımlı islâmcılarla ve ikinci cumhuriyetçilerle birlikte, belli etmeden, sessizce tepki vermek te yetmiyordu! Türk Milliyetçiliği, şuur altlarından bile silinmeliydi!
Milliyetçi Hareket Partisi; en AB'ci, en ABD'ci, en demokrat, en halkçı, en renk tamamlayıcı, en 'ver kurtul'cu olmalıydı! Uyum Yasaları'nın, Tahkim Yasaları'nın, Gül'ün Köşk'e çıkarılışının semereleri alınmalıydı! En merkezci MHP, Devlet Bahçeli partisi hâline dönüştürülmeli, Başbuğ ve ülkücülerin yarım asırlık şanlı mâzisi unutturulmalı, reddedilmeliydi! ABD Büyük Elçisi'nin daha göreve başlamadan, meclis dışında olmasına rağmen; "Sayın Genel Başkan, sizinle çok uzun süreli birlikteliğimiz olacak." temenni-talimatının sonuçlarını almak gerekti!
Tam "Tamam!" diyecekleri bir zamanda, Devlet Bahçeli'yi tek başına girdiği demokratik seçim(!)de Genel Başkan seçen delegeler, noter tasdikli imzalarla Olağanüstü Kongre talebinde bulundular! Mahallenin şirret çocuklarına da iş çıktı elbet!
Mahalle hudutları dışında susmaktan başka bir şey bilmeyen şirretler, imza veren MHP'li delegelere tehditlere, iş yerlerini basmaya başlamışlarmış! İmzalarından iki ay öncesi tarihli istifa dilekçeleri alınmak isteniyormuş! Anadolu'da; "Allah adamı şaşırttımı, toyda yellendirir." derler! Bakalım Balgat Mahallesi'nin yurt dışındaki Çiçekçisi'nden ne tâlimat çıkacak ve bakalım mahallede nasıl çekişmeler yaşanacak?
Nerde hareket, orda bereket!...
"Kurtların payı var gelip geçende/ Ki alırlar vermek istemesen de!"
"TÜRK'ÜN HER ŞEYİ GÜZELDİR VE HER ŞEYDEN GÜZELDİR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: