Cumartesi, Haziran 06, 2009

TÜRK'ÜM VE DÜŞMÂNIM DÜŞMÂNLARIMA ...

Bu ne ya?!...
Bu memleket bu kadar mı sahipsiz? Bu kadar mı gücü yeten yetene?...
Kendileri ısırır, köpeklere yalatmazlarmış! "Yürüyen Îman" sıfatlı, üzen Üzülmez'in zanlısı olduğu cürümden utanmazsa bir insan, neden utanır? Haksızın bu kadar güçlü, örgütlü ve arkalı, haklının bu kadar sahipsiz bırakıldığı, bırakılabileceği başka bir yer var mı?!...
Cahiliye Arabistanında mıyız? Bu memleketin insanları, bu kadar mı saf veya bu memleketin siyâsileri bu kadar mı milletle alay edecek kadar saygısız!..
Hâlimizi, ifâde edecek kelime bulmakta, hâlimizi ifâde edecek cümle kurmakta zorlanıyorum, hepsinden dînim adına, milletim adına, vicdânım adına utanıyorum!...
Avrupa'da yüz yılın en büyük organize dolandırıcılığı, "Deniz feneri" olarak tarifle, tesbît ediliyor yardımcı ve yatakçıları cezalandırılıyor, asıl suçlular Türkiye'de diye mahkeme kayıtlarına geçiriliyor, yer yerinden oynuyor, biz de tık yok!...
Özür dilerim!... "Tık yok." derken yanlış yaptım! Bizde hemen karşı atak var! "En iyi müdafaa taarruzdur." ya! AKP'nin kurmay kadrolarından Sn. Arınç, Bakanlık görevini alır almaz kendisine yakışan bir tavırla; hayranı olduğumuz, hayallerini kurduğumuz AB'nin lokomotif ülkelerinden Alman Yargısının verdiği kararı ciddiye alıyor ve RTÜK Başkanı'nın istifasını istiyor! Kamu oyu ve maşeri vicdan istifa beklerken; "Arkamda Başbakan var! Bana bir şey olmaz! Bir daha ki sefere aday olmayacağım!" gibi duyan her kesi rahatsızlıktan öte rahatsız eden bir tavır sergiliyor!
Bir kaç ay önce, Tuncay Özkan bir haber programında; " Deniz Feneri olayını ört bas etmek için yeniden Ergenekon dalgaları olacağına eminim." demiş ve hemen ertesi gün, genç subaylar, sanatçılar, sanatçı geçinenler, oraları-buraları bellisiz, kimlikleri kişilikleri bellisiz birilerini de birbirlerine katarak 19 kişiyi 3-4 vilâyette göz altına almışlardı! Ya Tuncay Özkan kâhindi, ya bu adamlar artık yapacaklarını bu kadar pervasızca yapabiliyorlardı, ya bu memlekette yasa yoktu, ya da bu memlekette birileri, "Jandarma yok diye ıslık çalarak eşkiyalık" yapıyordu!...
Cumhurbaşkanı'nı hazmedemiyorum, benim değil! Cumhurbaşkanı'nı Köşk'e çıkaranlar ve çıkarılmasına yardımcı olanlar benim değil! Muhalifim diye hükümet benim değil! Ben bu memlekette turist miyim?
AB'nin, ABD'nin, Haçlı'nın örgütlediği; dolar ve euro ile beslediği yerli işbirlikçilerin el ele vererek Cumhuriyetimize, Atatürkümüze, Ordumuza, Türk kimliğimize, bölünmez bütünlüğümüze saldırmalarına karşı çıkmama rağmen kendi vatanımda parya mıyım?
Yaklaşık elli yıllık partimde, BOP Eş Başkanı'na, hiç ummadığı anlarda yardımcı olarak onları bile şaşırtan D.Bahçeli'ye taraftarlığı ülkücülük zannedenler, neden bana düşmanlar? PKK'lılar, PKK'lıların siyasal uzantıları, Meclis'te Devlet Bahçeli ile meclisin rengini tamamlayanlar, zaten Türk'e ve Türkçe-Türkeşçe-Atatürkçe düşünenlere düşmanlar!...
Deniz Feneri adıyla; Bismillah'la söze başlayıp, 'Allah Rızası için!...'le yalvararak milletin hem inancını, hem helal kazancını hortumlayan, söyüşleyen; utanmaz, rezil, münafık, mürai, hayasız, imansız inanç sömürücülerine, Allah ile aldatanlara karşı çıktığım için taraftar kalemler, AKP'liler, cemaatler bana ve benim gibi düşünenlere zâten düşmanlar!
"Kendimi, çıplaklar kampındaki bir sivrisinek gibi hissediyorum! Ne yapacağımı biliyorum, ama nereden başlayacağıma bir türlü karar veremiyorum!..." diye söyleyenini hatırlayamadığım bir söz geliyor hatırıma, öfkemden şehvetle sırıtıyorum!...
Bu kadar karamsarlığın, bu kadar karmakarışık suni gündemin içinde, hukukun varlığıyla teselli bulmak istiyorum. Elbette suçlu, -kim olursa olsun- cezalanmalı ama aldığı görevleri yerine getirirken kahramanlaşan askerlerimizin rencîde edilmelerine de izin verilmemeli! Göz altına alınan subayların, görev adamlarının, yazarların, ne oldukları bellisizlerle bir araya getirilmelerine izin verilmemesi gereğinin farkında olan bir yerlerin oluşunda tesellî arıyorum!...
Yanlılar arasında yansız, taraftarlar arasında tarafsız; Devletimden, milletimden, vatanımın bölünmezliğinden, devletimin üniterliğinden, Cumhuriyetimden, Atatürk'ümden, Başbuğ Türkeş'imden, ülküdaşlarımdan yana olduğum için de yalnızlığa mahkûm gibiyim!...
Pes edersem namertim! Günü ve yeri geldiğinde susarsam da namertim...
"TÜRK'ÜM VE DÜŞMANIM SANA, KALSAMDA BİR KİŞİ...
"Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: