Çarşamba, Haziran 10, 2009

MİLLİYETÇİ HAREKET'TE HAREKET...

Evet başladı! Milliyetçi Hareket Partisi'nde olağanüstü kongre süreci başladı!... "Nerde hareket, orda bereket." inancında olanların, berekete vesîle olabilmek îman ve düşüncesiyle, hareketlenme günleri başladı... Şimdiiii;
Her ülkücünün, her dâvâ adamının her türlü provokeye karşı uyanık ve tedbirli olarak ve önce kendisiyle hesaplaşma günleri başladı!...
Elbette "Ülkücüyüm" demek, meselenin yüzde doksanıdır! Ama şimdi her "Ülkücüyüm" diyenin; kendine "Ne kadar Ülkücüyüm?" sorusunu sormasının zamanıdır. Bir Ülkücünün ne kadar ülkücü olduğunu, en iyi kendisi bilir. Bu soru, hem zor bir sorudur, hem de cevabı zordur!
"Neye göre, kime göre, ne kadar ülkücü?" Sorunun açılımı bu. Cevabı ise her kesin kendinde!...
Neye göre? Elbette Ülkücülüğün bânîsi, Başbuğumuz'un tarifine göre...
Kime göre? Tanıdığımız, en yakınımızdaki ve kefil olabileceğimiz ülküdaşımıza göre...
Artık yatmışlığın, kaçmış-kovalamışlığın, duygu simsarlığının yapılacağı günler değil! Kim ne gördüyse, ne çektiyse Allah(c.c.) nasîp ettiği için ve Allah Rızası için yaşadı ve çektiler çilelerini... O yaşananların karşılığı da gümüzdür, halimizdir!...
Günümüzdeki halimize lütfen dikkat!... Başarılıysak ta, değilsek te sebep biziz!... Biz, kimseden çekmedik kendimizinkilerden çektiğimiz kadar!...
Bu şikâyetim, aynı zamanda hareketin başladığının da işâretidir! Kaynatılmadan sütün kaymağı alınmaz! Çalkalamadan da sütün yağı çıkmaz!
Ülkücü Hareket, gerçek kaymağını elde etmek için yeniden kaynayacaktır! Olağan üstü kongre talebi yapılmıştır.
Artık mevcût Genel Başkan, çok iyi bildiğini bildiğimiz dernekçilik ayak oyunlarıyla bir engelleme yapmazsa önce olağanüstü sonra da en kısa zamanda Büyük Olağan Kongre gerçekleşir. Bu süreç, bütün Ülkücülerin vicdânî sınavının da başlangıcıdır...
"Neye göre, kime göre Ülkücü?" sorularını cevaplamıştık... "Ne kadar Ülkücü?" Bu sorunun cevabı zor işte! Aslında en kolay cevaplanması gereken soru da bu! Çünkü sorunun cevabı, ülkücüyüm diyen her kesin kendinde!...
Her kesin, her ülkücünün kendine göre, ne kadar ülkücü olduğunu tesbît için bazı kıstasları olmalıdır elbette!... Bana göre ise bir kişi ne kadar ülkücü olduğunu tesbît için kendi kendine "Bu güne kadar Dâvâ'ya kaç kişi kattım?" sorusunu sormalıdır. Ülkücü, Dâvâ'ya kazandırdığı adam sayısı kadar Ülkücüdür! Kaç kişiyi dâvâdan soğutmuş, kaç kişiyi hiç bir mantıklı gerekçesi olmadan dâvadan dışlamışsa o kadar da zararlıdır!
Geçmişte çekilenler ve beşbinden fazla verilen canlar, bu günlerin bedelidir ama asla Ülkücülüğü tesbît kıstası değildir! Olmamalıdır! Olamaz da !... Başımıza gelenler, yaşadıklarımız, bu günlerin peşin ödenmiş bedeli olarak Allah(c.c.)'ın bizlere nasîbidir.
Bunları neden yazdım? Kongre sürecine girdik ya şimdi, hep aynı ağızlardan anlatılan ve çoğu maalesef yalan çile hikâyeleri dinlemeye başlayacağız! Yıllardır aynı hikâyeleri, farklı ağızlardan dinlemekten hepimize gına geldi!...
Yaşadıklarına, çektiklerine şahit olduğumuz Ülküdaşlarımızın; "dünlerine şâhit, yarınlarına kefâlet" görevimizden asla vaz geçmeyiz! Ama duygu sömürücülerine de artık kulaklarımızı kapatmak zorundayız! Herkes Dâvâ'ya kazandırdığı adam sayısı kadar Ülkücü olduğunu kabullenerek, ülkücülüğünü biraz daha artırmak üzere yeni insanlar kazanmak için mücadeleye, kaldığı yerden devam etmek zorundadır. Bu işe başlayabilmek için de her kesin kapısının önünü süpürme zamanıdır!
Kendi kapısı pisken, kimsenin başkasının kapısını tenkit hakkı yoktur! Olmamalıdır! Kapısının temizlik işini tamamlamış ve önce kendiyle sonra da en yakın ülküdaşıyla barışmayı başarmış Ülkücülerin, bir araya gelme günlerinin adı "Kongre"dir. Kongrelerden kaçan veya kongreyi engelleyen cemiyetçilik kompedanı demokrat renk tamamlayıcılara da kongre sonrası, gereken ihtirâmı göstermek, ülkücülük edebindendir!
Nerde harekeeeeet, orda bereket!...
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: