Pazartesi, Haziran 22, 2009

ŞEHÎDİMİZ FOTOKOPİ DEĞİL!...

Yukarıdaki Demokratlar, Beyler! Sevgili Abdullah Özdoğan tesbîtiyle; ne kimlik fotokopisinin, ne diploma fotokopisinin, ne araba ruhsatının, ne ehliyetinizin fotopisinin asla resmî bir işlem yapmanızda geçerliliği yoktur ama bir kâğıt fotokopisiyle Türk Silâhlı Kuvvetlerini nerdeyse infâz edeceksiniz! Ve biz de seyredeceğiz öyle mi?
Hukuk var ve saldırılan kurumun kendisini savunacak donanımı ve kurmayları var ki bu kurmaylar gerçek kurmaylar, gerekeni yaparlar!
Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'a, İçişleri Bakanı'na, Emniyet genel Müdürlüğü İstihbaratına, Millî İstihbarat Teşkilâtına, Askeri istihbârata, yüksek sesle bir soru sormak lâzım!
Sınır ötesi operasyonlarda şehit vermeyi kabullenebiliriz! Sınırlarımıza yapılan saldırılarda savunma yapılırken şehit vermeyi de anlarız ama sınırlarımız içinde, asayişinden birinci derecede sorumlu olduğunuz vatan topraklarında, Türkiye'nin göbeğinde bölücülerle yapılan çatışmalarda şehit vermeyi ne aklımız, ne mantığımız, ne de vicdânımız kabûl etmiyor! Hadi sınır ötesinde, dış güçlerin destek verdiği ve dışişlerinde en diplomat -yâni milletler arası ilişkilerde en âciz- biz olduğumuz için güç yetiremiyoruz diyelim!
Kardeşim! Sınırlarımız içindeki bölücüleri neden bitirmiyorsunuz? İçişleri Bakanı'nın görevi, asâyişi temin değil midir? Kocaman kocaman Paşaların, Anayasa Mahkemesi-Yargıtay-Danıştay hakim ve savcılarının en mahrem yerlerine kadar nüfûz edebilen istihbaratçıların, bu lânetler hakkında bilgi toplamak gibi bir işleri yok mudur? Bölücü terör örgütü PeKaKa'nın hükümlü başı câni, cezâevinden ülkenin Başbakanı'nı tehdît ediyor? Duymuyor musunuz? Sınırlarımız içinde de mi gücünüz yetmiyor? Bu kadar güçsüzseniz, asâyişi her kes kendi sağlayacaksa, vatan sınırları içinde çocuklarımız şehît edilecek ve bir şey yapılamayacaksa siz neye yararsınız?
Üzerinde günlerdir kıyâmetler kopardığınız evrâk sahte olsa, gerçek olsa ne yazar? Siz devletin en uyumlu olmak zorunda olan kurumları; ABD ve AB tarafından servis edilen fotokopilerle demokrasiyi kurtarmaya çalışır(!)ken vatan topraklarımızda evlâtlarımız şehît ediliyor! Görmüyor musunuz? Kör müsünüz?
İşini yapamayan ve milletin görevlendirdiği İçişleri Bakanı, neden istifâ etmez? Neden hükümet itifâ etmez?
Eğer içerindeki başarısızlıkların kamuflajı edilen demokrasi buysa ve hükûmet olmaktan başka bir şeye yaramıyorsa; eğer dışişlerindeki diplomasi buysa ve devletler arası ilişkilerimizde bizi en âciz devlet tarifine sokuyorsa; alın demokrasinizi de, diplomasinizi de ananızı da gidin Kardeşim! Düşün milletin yakasından!
Yandaş Kalemler; kendinizin ısırıp köpeklere yalatmadığınız; "Yürüyen Îman" lâkaplı, aksakal/sız/ınızın yaptığı melânetten, hayâliniz olan ve kapısında bekletilmeyi bile bayram saydığınız Avrupa mahkemelerinin suçunu sâbitleştirdiği "Temiz arkadaş"ın götürdüklerinden utanmaktan öte vaz geçemiyorsanız, bu milleti incittiğinizi ve küfrün bininin bir para olduğunu fark edemiyor musunuz?
Yandaş televizyonlarda, tirajları parmakla sayılan servis arçlarında yazan ve canlı yayında küfürlerin havada, bardak ve kültablalarının kafalarda uçuştuğu programlar dahi "temiz Arkadaş" sâyesinde bir cezâ görmüyorsa ve gerçekten demokratsanız bizi neden çağırmazsınız?
Bizim kavgamızın gerçek ve çetin olacağından mı korkarsınız? Emekli Paşaları, iki üç tane servis elemânı "Dolma Kalem"in arasında laf kalabalığına getirerek yutturduğunuz hezeyanların, sahiplerine yutturulmasından mı korkarsınız!
Biz de tarafız Kardeşim! Devletten yana, milletten yana, Cumhuriyetten yana, Türk'ten ve Atatürk'ten yana tarafız! Ve biz ne Atatürkçülükten, ne demokratlıktan, ne ümmetçilikten, ne de insan haklarından geçinmeyenleriz! Bizim kavgamızda reytinginiz de inanın tavan yapar! Bu da size kıyağımız olur!
Ordumuzu da sizden koruruz, Atatürkümüzü de, Cumhuriyetimizi de! Bu ülkenin bir fotokopiden daha önemli bir asâyiş sıkıntısı yok mudur? Şehîdimiz fotokopi değil diye mi görmüyorsunuz? Devlet sırrı mı? Gidiler siziiiii!...
Şehitlerimize rahmet olsun, Milletim başımız sağ olsun, VATAN SAĞ OLSUN...
"Ben giderim oğlum gelir nöbete/Rüzgâr estirmeyiz Cumhuriyete"
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: