Cuma, Haziran 12, 2009

ÜLKÜCÜ, TÜRK'ÜN VİCDÂNIDIR...(Sn.Bahçeli ve Sn. Kaya'ya)

Hür akıllı, hür vicdânlı ülkücüler, iş başa düştü!
5 Haziran 2009 günlü "Kurtların Payı" başlıklı yazımda; "Komşuluğun, mahalleliliğin var olduğu dönemlerde her mahallenin yaramaz hatta şirret çocukları olurdu. Mahalleler arası kavgalar, hep bu şirret çocuklar yüzünden çıkardı! .... Mahalle dışına çıktıklarında, başka mahallelilere yaptıkları şirretlikler yüzünden de mutlaka dayak yerler ve intikamları da mahallenin sessiz kabadayılarına düşerdi!" diye târife çalışmıştım bu şirretleri!
Taraftarlık yaptıklarını bile bile şirretleşenlere alışkınız! Gerçekten mahallenin kabadayılarından tarifine çok uyan bir ülkücünün, konu olması veya edilmesi aklımı karıştırdı! Birebir çok yakînen tanıdığım, dününe şâhit yarınına kefil olabileceğim Ocak Genel Başkanlarımdan, ülkücü vicdânlara göre kahraman Devlet Bahçeli ve yol arkadaşlarına göre "sabıkalı" sayılanlardan olmasına rağmen adaylığı veto edilmeyenlerden olan Atilla Kaya'nın, "mahallenin şirretleri"nin intikamına görevlendirilmesi hem aklımı karıştırdı, hem de ülkücü vicdânımı yaraladı!
Ateş yanmayan yerden duman çıkmayacağına göre bir haberi yorumlamak, gücümün yettiği kadar hem Ülküdaşım Atilla Kaya Bey'i, hem seslenmekten onur duyduğum ülküdaşlarımı, hem de Sayın Devlet Bahçeli'yi lisân-ı münâsiple uyarmak bize düşer!
Sevgili Sebahattin Önkibar'ı ve Dünyayı Türkçe Okuyan Gazetemiz'i savunmak, iş başa düşünce elbette her yiğit yürekli Yeniçağlı'nın görevidir. Taraftar kalemlerin ve taraftarlıkla ülkücülük arasındaki farkı göremeyecek kadar "kor-îzan"ların; "Sana ne Kardeşim? Önkibar ülkücü mü?" diye sorduklarını duyar gibiyim! Bu sorunun cevâbı Önkibar'da. Ülkücüyüm veya değilim demek o'nun işi ama birileriyle, hem de M.H.P.'den millet vekili birileriyle, Önkibar'ın Milliyetçiliğini mukayese de bizim işimiz!
Önkibar; ülkücü mü, değil mi? Bilirim ama söylemek bana düşmez lâkin 'uyum yasaları'nda, 'tahkîm yasaları'nda, hükümet ortağı iken İmralı haininin darağacına çıkarılmamasında, Ali Güngör'ün ihrâcında, DTP adındaki PeKaKa'nın siyâsallaşmışlarıyla tokalaşmalarda, Abdullah Gül'ün Köşk yolunun açılmasında, Diyarbakır'da parti tabelâsının indirilmesinde v.s. susan ve seyreden Millet Vekilleri'nden daha duyarlı Türk Milliyetçisi olduğunu söyleyebilirim.
Sosyal demokrat, demokratik solcu hatta C-5' lerde ülküdaşlarımıza işkence eden ekibin müdürünün bile millet vekili olmasına izin vererek demokratlığını ispatlayan, İmralı hükümlüsü hain de dahil Dolma Kalemler'in tamamından methiyeler alan, ülkücülerle tokalaştığında ellerini yıkayan ve üç kolonyalı mendille silen ama DTP'lilerle tokalaşıp on buçuk saat rahatsız olmadan oturarak bütün ülkücüleri inciten Devlet Bahçeli'ye de bir iki uyarı yapmak vicdâni görevimdir.
Siyâset literatüründe; "Kibar" lâkabının kim için sarf edildiğini ve teşkilat içindeyken bu târife koyduğum tepkiyi hatırlar ve hatırlatırım! MHP Tüzüğü'nde, partinin kuruluş amaçlarına dikkatle bakarak Devlet Bahçeli'nin genel başkan olarak o tariflere ne kadar uyduğunu sorgulamasını kendilerinden özellikle rica ederim!
Bahçeli'den habersiz geğirmeyeceği bilinen bir yalaka kalemin; "Liderimiz gece-gündüz hiç dinlenmeden çalışırken ve dünyayı dolaşırken..." şeklindeki yağcılığı ile okuyan her kesi güldürdüğünü ve bu davranışındaki acemiliğini hatırlatırım!
Atilla Kaya Başkanım'a da; "Dününe, yüreğine, vicdânına şahit ve kefil olmaktan onur duyduğum Başkanım, Ülküdaşım, Kardeşim, bu meseleye senin seçilmiş olmanda, sence hiç bir beîs yok mudur?" diye sorarak başlarım! Yeniçağ ve yazarlarını susturma görevi, neden yol arkadaşlarına, bahçe çiçeklerine, demokrat ve renk tamamlayıcı yandaşlara değil de Ülkücülüğü asla tartışılamayacak bir ülküdaşımıza, Ülkü Ocakları Eski Genel Başkanı'na verilir? Türk Birliği ve Türk milliyetçiliği mücadeleleri sınırlar dışında bile devam etmiş bir Ülkü Devi'ne, "Ülkücüleri sustur!" görevinin verilmesi ne kadar vicdâni, ne kadar samîmi, ne kadar millîdir?
Susturulması istenen kişilerin, tehdîde pabuç bırakıp bırakmayacağını en iyi bilenlerden birisi olarak Atilla Kaya'ya tevdî edilen bu görevle; kime, ne yapılmak istenmektedir? Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapmış bir Ülkü Devi'nin, bu olaya tepkisi; erkekçe, Türkçe, Türkeşçe ve Ülkücüce olmalıdır, umudum olacaktır da...
Çünkü Ülkücü, 21.yy. Türkiyesinin ve Türk'ün vicdânıdır...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: