Cumartesi, Haziran 13, 2009

"YÂR OTURMUŞ YELE KARŞI..."

Çiçeklerinin mevsimlik ve tohumlarının ithal olması yüzünden üretim yapamayacağını bilen acemi-hâris bahçevan, "çiçek bahçesi"ni Balgat'ta seralaştırdı!
Seranın içine yeşillik olsun diye girenler veya verilecek iç-emirleri uygulatmak için çağrılan soluk renkli nebatlar; yazın sıcaktan, kışın soğuktan ha bire telef olurlar ama, gübre elden-su gölden kolaycılığı ile yalakalığa da devam ederler! Normaldir! Her şey kendisine yakışanı ve işini yapacaktır. Atın önüne et, kurdun önüne ot koymak ta ayrıca bir mahârettir!
Pis kokan renksiz nebâttan birinin, yelin getirdiği kokularından alıntılar yapacağım, sohbet olsun diye! Bu top toplayıcının adını vermem! "Desem dile düşürürler/Demem adını adını" edebimle saklayacağım, onun menfaatine!...
Buyurun kötü çiçek kokusuna, özürle tabi!....
***"MHP Lideri Devlet Bahçeli uyku nedir,yorulmak nedir bilmeden,usanmadan, yılmadan Türkiye'nin meseleleri karşısında düşman cephelere karşı tek başına mücadele ediyor..." Allah Allah! Demek ki seraya yakın olmak lazımmış ki bütün düşman cephelerin Balgat'ta yığınak yaptığını ve bu yüzden Bahçeli'nin bahçesinden çıkamadığını anlayabilirmişiz!...
***"Bir adamın hedefi aynı olur da, desteklediği adamlar sürekli değişir mi? Ama değişmeyen tek hedefleri, .... büyük dava adamı Devlet Bahçeli'yi yıpratmaktır." Yaaaa! Demek ki sera dışındaki bu ülkücü oğlu ülkücüler, klâsik CHP'li bir ailede yetişmiş, klâsik CHP'li bir hocanın onayladığı doktorlukla otuz yıl oyalanmış ve asla "ekönomi doçenti" olamamış, kendisini siyâsete dâvet eden Başbuğ'a da sâdık kalamamış, siyâsi hayatını "Türkeşsiz MHP" kumpasının baş figüranı olarak geçirmiş ve "Türkeşsiz MHP Kumpası" mensûplarının verdiği destekle Başbuğ'un oğlunu linç ederek Türkeş'ten intikam almış birinin, "büyük dâvâ adamı" oduğunu anlayamamış! Türkeş'miş, ülkücülükmüş, Turancılıkmış, Türk Milliyetçiliğiymiş, başlıya baş eğdirip dizliye diz çöktürmek şeklindeki Türkçe teâmüllermiş, bunlar önemli değilmiiiş! Sadece "çiçek bahçesi" sulayıcısının, sıcaktan gevşemiş hortumundan sağa sola sıçrayan damlacıklarla iktifâ etmek sadâkatmış!...
*"Olağan kongre sürecinde adaylık mücadelesi veren her kim olursa olsun, demokrasi ve hukuk çerçevesinde saygı görür ve görmelidir." Bakın hele, neymiş demek ki; MHP'ye genel başkan adayı olmamak şartıyla her kim olursa olsun, ama her kim olursa olsun Bahçeci'nin serasına girmek hakkına sahipmiş ama asla ülkücü olmayacakmış! CHP'li bir aileden yetişmiş olacak, C5'lerde ülkücülere işkence eden demokratlardan olacak, Türkiye'de Türklerin olmadığını söyleyecek kadar entelektüel olacakmış! "Ne mozaiği ulaaan!" nârasını çağ dışı bulacak, PeKaKa'nın siyasallaş/tırıl/mışlarının murdar-kanlı ellerini sıkarak renk tamamlayıcı olacakmış ama Ülkü Ocaklarından yetişmiş, ülkücülüğünü tescillemişlerden olmayacakmış! Hele hele; Başbuğ'un arkadaşlarından birinin oğlu ve Başbuğ'a yakın hizmet veren bir Türkeşçi, bir Ümit Özdağ -hem de stratejist profesör- aslâ olmayacakmış! Eğer bunlar seraya girmeğe niyetlenirlerse her yol denenip, PeKaKa'lılardan korkan mahalle şirretleri onun veya onların üzerine salınacakmış!...
*"Yanlış anlaşılmasın, MHP içinde her zaman için demokrasi ve hukuk hâkim olmuş ve bundan sonra da olmalıdır." Allah Allah! Bu Balgat Serası'ndan bizim haberimiz yokmuş! Rahmetli Hikmet Tekin'in Türkeşçiliği ve ülkücülüğü sayesinde belediye başkanlığı kazanılan Bingöl'e asla gitmemek, Diyarbakır'dan parti tabelâsı indirttirmek,Iğdır'da sınır belirletmek, oraları bölücülere terk etmek ama Bingöl'de Genel Başkan Adaylığını açıklamak cür'et(!)ini gösteren Başbuğ'un yakın arkadaşının oğluna ve ülküdaşlarına saldırmak, hukukun hâkimiyetiymiş! Dört-beş tâne, genel başkanla lider arasındaki farkı öğrenememiş çocuğumuzu ömürlerini sert kavgalarda geçirmiş Ülkü Devleri'nin üzerine saldırttırarak telef ettirmek kurnazlığı, sera hukukundanmış!...
Aslında bu taraftar yalaka çiçeğin kokusunu evlerinize taşıdığım için özür dilemeliyim! Adam görünümlü bu nebât, 19 yıllık sera hayatını övünerek söylerken "Bir hilal uğruna kırk yıl" diye Üç Hilal'i bilerek tek ederek formülleştirilmeğe çalışılan parti için 45 yıldır mücâdele edenlere hain diyebilecek kadar da sera dikeni!... Umarım Balgat Serası'na bir devenin veya merkebin yolu düşer ve bu deve dikenlerini şappur-şuppur yer!...
Bu kadar yeter! Hadi Ülkü Devleri, çıkın artık evlerinizden! Başbuğumuz; "İslâmın altıncı, îmanın yedinci şartı haddini bilmektir." demez miydi? Haddini aşanlara haddini hatırlatmak Ülkücülerin görevlerinden değil mi? Hadi Ülküdaşlarım; seranın naylon örtülerini açıp, ülkü sevdâmızla toprağımızı işlemeğe... Yoksa Vallahi açlık var, yokluk var, sefâlet var ve Türk Milleti'nin Türk adlı tek devletine zor günler var...
"Elvan elvan koku gelir/ Yâr oturmuş yele karşı"
"TÜRK'ÜN HER ŞEYİ GÜZELDİR VE HER ŞEYDEN GÜZELDİR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: