Cuma, Ağustos 03, 2007

BİZE NE OLDU?...

Allahını seven söylesin, bize ne oldu?
Dostlarımız, her halde kendi ikbal ve çıkarlarıyla meşguller. Düşmanlarımız -hala kaldılarsa- söylesinler! Bize ne oldu?
Genç bile değildik, çocuktuk. Sokaklardaydık. Bir yerlere, resmi yerlere makamlara girecek yaşta değildik. Ama lazım olan her yerdeydik. Vardık...
Karakoldaydık, hücredeydik, kahkahalar atardık. Adliyelerde, hukukun önündeydik, utanmazdık. Çünkü utanılacak bir şey asla yapmazdık. Kendimizi kahramanlık yapıyor sayardık. Yaşlarımız küçüktü ama en büyüklerle uğraşırdık. Vardık...
Sürgünlerdeydik, hasret çekmezdik. Dünyanın öbür ucunda da teşkilatlarımız vardı, ülküdaşlarımız vardı ve biz zaten sadece onları özlerdik. Onlarla bir arada olduktan sonra hasret kimmiş, sürgün neymiş? Anlamazdık.
Mahpuslardaydık. Yüz kişinin içinde üç kişiysek yeterdik. Mahpushanenin hücrelerinde bile vicdanen, aklen sonsuz hürdük.
Firarlardaydık bazan. Kaçmazdık, kovalardık!...
Bize güç yetmezdi. Çünkü, VARDIK...
Öldürürlerdi bizi gücü yetmeyenler! Öldürtürlerdi bizi, siyaseten susturamayanlar. Ölürdük çoğalırdık; çoğalırdık ölürdük...Ve dirilirdik ölümü öldüren bir ölüşle...
Müslümandık, Türk'tük... Müslüman Türk olarak, Allah(c.c.)'ın askerleri olan bir ırkın ahfadıydık. Orta Asya bozkırlarında Enver Paşa'ydık, Osman Batur'duk; Anadolu'da Yıldırım'dık, Fatih'tik, Sultan Abdulhamit'tik, Atatürk'tük, Türktük...
Bütün zalim güçlere, baş kaldırandık. Bütün zalim güçleri, geri püskürtendik. Ölürsek niye öldüğümüzü; öldürürsek niye öldürdüğümüzü bilirdik. Hedefimizi bilirdik. Hedefimiz işaret edilmişti Başbuğumuz'ca... Yakın hedef; "Yüz milyonluk Milliyetçi Türkiye", uzak ve nihai hedefimiz, "Turan"dı... Bu hedefler için ölünürdü, ölünürdü, öldürülürdü...
Her savaşçımız, her ülküdaşımız kahraman; her ölenimiz şehit, her kalanımız gaziydi... Ölsek te, kalsak ta vardık...
Ne oldu bize?...
Yaşlarımız büyüdü. Kocadık çoğumuz. Çocuklarımız, bizim her yere hakim olduğumuz yaşlardalar. Her yerde varız. Siyasetçiyiz, sanayiciyiz, esnafız, memuruz, hakimiz, savcıyız, sanatkarız, sanatçıyız, hatta bir kaç dönemdir bakanız. Her birimizin -en az- ikişer, üçer çocuğumuz var. Bu tarifle bu ülkenin tek hakimi, biz olmalı değil miyiz? Ama YOKUZ!...
Ne oldu bize? Neden yokuz?
Neden hainler, bölücüler, PKK'lılar bizden korkmazlar? Yoksa hepimiz saklanmıştık ta, birbirimizle saklambaç mı oynuyorduk? Birbirimizin göremediklerimizi mi, başkaları görerek öldürmüştü? Saklambaçı beceremeyenlerimiz mi yakalanarak öldürülmüş, asılmıştı?...
Allah aşkına birileri söylesin: NE OLDU BİZE?!...
Paramız dolar-euro. Ekonomik sitemimiz kesinlikle milli değil. Kazanan devlet kuruluşlarımızın %98'i, bankalarımızın %80'i bizim değil. Çiftçimize ekmediği her dönüm arazisi için 10 milyon veriliyor. Çiftçimizin ekmediğini, kabineden birilerinin yakınları ithal ediyor. Başbakanımın oğlu, açık denizlerde. Başbakanım'ın çocukları, deniz aşırı memleketlerde dost paraları ile tahsilde... Başbakanım, çocuklarını ülkesinde okutamıyor!... Dış İşleri bakanımın eşi, kıyafetinden dolayı uğradığı baskıyı, AİHM'ye şikayet ediyor. Şikayetinin ödülünü de cumhurbaşkanı eşi olarak almaya hazırlanıyor!...
PKK'lı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde!...
Onlar; devrimciyken de, devrimci doğu kültür ocaklarıyken de, Maocu iken de, Leninciyken de, sosyalistken de, komünisken de, apocuyken de biz, hep Ülkücüydük. Biz onların karşılarında istedikleri her şekilde vardık.
Ne oldu bize?
Dağlarımız, kırsalımız onlara teslim olurken seyrettik. Mehmetçikleştirdiğimiz çocuklarımızı şehit ederlerken seyrettik. ordumuza insafsızca saldırılırken sustuk ve seyrettik. Başımıza çuval geçirilirken teslim olduk. Miting alanlarımızı doldurarak şehirlere inerlerken seyrettik. Ülkü Ocakları'na oda hapsi verilirken sustuk. Ölünecek zamanda ölemedik, öldürülecek zamanda öldüremedik.
Şimdi Meclisteler!...
Güye bizden de Meclis'te olanlar var. Ama gerginlik istemiyorlar! Devletin başına Devlet geçecek ya! Apo'nun asılmasındansa koalisyonun devamını isteyecek kadar devletçiyiz ya! Şimdi de kim cumhurbaşkanı olursa olsun, AKP kimi isterse seçsin diye işi kolaylaştırdık ya!
Bizi, kim bu kadar sindirdi?
Bizi, kim bu kadar susturdu? Bizim gücümüzün yetmediği bu "Güç Yetmez Güç"ün adını bileniniz var mı?
Meclis dahil, her yerde varken nasıl böyle yok olduk?
Bu memleket nasıl böyle sahipsizleştirildi? Hani söz konusu vatansa gerisi teferruattı?!...
Bize ne oldu Allah aşkına bize ne oldu?...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN