Çarşamba, Ağustos 29, 2007

CUMHURUN SÖZÜ...

Her kes cumhurbaşkanlarıyla ilgili bir şeyler yazdı.
Ben yazmadım!...
Ne gidenle, ne de gelenle ilgili değildim çünkü! ...
İkisi de benim içime sindirdiğim cumhur başkanım değil!...
Ama giden; ne bana, ne de kendini cumhurbaşkanı olarak kabul etmeyen hiç kimseye T.C. vatandaşlığından çıksınlar dememişti.
Arkasında yolsuzluğun, israfın, şaibenin fısıltısını bile bırakmadı.Güle güle Sayın Sezer.
Bir şey söyleyeyim mi? Daha gitmeden özledim ben Sayın Sezer'i...
Ve gelenle geçecek yedi yıl, daha ilk gününden sıktı... Bunlarla vallahi geçmez bu yedi yıl.
Bu cumhurbaşkanlarıyla neden bu kadar ilgili veya ilgisizim diye soranlar olursa söyleyip devam etmek isterim: Ben Cumhurum beyler...
Beni; "Cumhurbaşkanını cumhur seçecek." diye kandırıp, oylarımı aldıktan sonra dayatma bir atamayla kandıramaz ve susturamazsınız!...
Yüksek Seçim Kurulu ne referandumu hazırlığında? Allah aşkına söyler misiniz?
Milliyetli, milliyetsiz, Türk ve Türkiyeli, bölücü veya halkların kardeşliği düşüncesi sahipleri, AKP'li, DTP'li, bağımlı-bağımsız partiler ve "genel başkanların vekilleri" bir araya gelerek Cumhuriyetin tepesine bir milli görüş gömleğini soyunmuş adam taşıdılar.
Vallahi Cumhurun buna rızası yok!
Cumhur, hala cumhurbaşkanını kendisi seçmek için bekliyor!...
"Dolma Kalemler"i de, tükenmez kalemleri de, kurşun kalemleri de, yaygın basını da, yerel ve milli basını da, hepimizi de cumhuru da kandırarak "Çankaya Yokuşunda Balam Asya'nın Bozkurtları" marşını söylemeden, söyletmeden; daha istediklerini Çankaya'ya çıkarmadan esas duruş göstererek, istediklerini veya istenileni zirveye taşıdılar...
Azaplı Mikail rahmetliyi hatırlayarak hak verdim ve rahmetler okudum bir daha.
"Gümanım galmadı göy Allahı'na
Deyirem ölürem, demirem olmur"
diye feryet ederken ki, halet-i ruhiyesini anladım.
Beyler!
"Ben yaptım oldu!" diyebileceğini zannedenler;
Vallahi bu millet söylemez söylenir! Ve söylenmeye başladı.
Millet; kandırıldığının farkında olarak kaynıyor benden söylemesi...
CHP'lilere; Mustafa Sarıgül, ABD'ye gidip Jinsa ile görüştükten sonra gelip adaylığını açıkladığında; "CHP'liler, Deniz Baykal'a sahip çıkın!" diye seslenmiştim.
Şimdi hem CHP'lilere, hem duyarlı bütün Türklere, hem etkili-yetkili her kese seslenmiyorum, yalvarıyorum: "Deniz Baykal'a sahip çıkın."
Atatürkçü duruş, Türkçe duruş, ulus duruşu, üniter devlet adamı duruşu, "Ne mutlu Türk'üm diyene." duruşu; şu anda sadece onda var...
Uzaktan kumandalıların, şer güçlerinin, dolma kalemlerin saldırdığı iki kurum var ve bize de o iki kuruma sahiplenmek düşer...
Ne Genel Kurmay Başkanımız ve ordumuzu, ne de Deniz Baykal ve CHP'yi bu saldırganlara yem etmemek lazım...
Şimdi bana "Sen ülkücü değilsin!" diyecekler!
Eğer PKK'nın uzantılarıyla mecliste tokalaşmak; daha seçilmesini sağlamadan AKP'nin adayına saygılarını sunmak, milli olan hiç bir şeye sahip çıkmamak, AB'cilik-ABD'cilik yapılarak ülkücülük yapılabiliniyorsa; Vallahi de, Billahi de, Tallahi de artık ben onlardan değilim!...
Onlarla aynı sıfatı taşımaktan Allah(c.c.)'a sığınırım!...
Elhamdülillah Müslümanım ve Allahım'a şükrederim ki Türk'üm. "Yegane fahrim ve servetim Türlüğümden başka bir şey değildir." diyen Muhteşem Türk Atatürküm'le aynı fıtrattan, aynı ülküdenim...
Artık Devlet Bahçeli ve Yol Arkadaşları tarafından terk edilmiş bir savaşçı, terk edilmiş bir ülkücü, terk edilmiş bir Türk Milletçisi olduğumu kabul ettim.
Türk'ü, Atatürk'ü, Türkiye'yi, ordumu, milletimi seveni seviyorum; seviyorum deyip sevmeyenlerle tokalaşanları, SEVMİYORUM!...
Şimdi Allah(c.c.)'ımdan yedi yıl ömür dileyeceğim. Yedi yıl içinde hiç kimsenin; Muhteşem Türk Atatürk ve şühedanın bize bıraktıkları emanetleri dejenere edemediğini, edemeyeceğini görebilmek ve sonucunu izleyebilmek için ömür istiyorum...
Kurt sabrıyla, Türk sabrıyla bekleyeceğim!...
Sadece beklemeyeceğim, bir millet ferdi olarak söylenmeye başladım bile!...
Bu da benim cumhurbaşkaları ile ilgili sözüm ve cumhurun sözü...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: