Salı, Ağustos 28, 2007

TEDBİR KAZAYI BOZAR...

Hem sitem, hem kırgınlık, hem üzüntü, hem de hepsinden baskını öfkelerimle yazıyorum bunları.
Arkadaşlığın, dava arkadaşlığının, ülküdaşlığın, yol arkadaşlığının ve dostluğun tariflerini, yaşayarak öğrenmişlerdenim. Hayatım boyunca kimseyi terk etmediğimi bendenizi tanıyanlar bilirler. Ama bendenizi terk eden; arkadaşım, dava arkadaşım, ülküdaşım, yol arkadaşlarım oldu. Ve bunlara asla ve asla küsmeye tenezzül etmedim. Ama şükürler olsun ki henüz ne bir dostum tarafından terk edilmiş, ne de her hangi bir dostumla kırgınlık yaşamış değilim. Yaşamamak için de dostluğun gerektirdiği ve bildiğim kadarıyla her şeyi yapmaya hazırım.
Şimdi bir "Dostum"dan bahsederek şikayetleneceğim. Çünkü bu Dostum'un, epeyce gönüldaşının olduğunu izleyerek müşahede etmiş biriyim.
Önce bir daha "Geçmişler olsun!" diyerek başlamalıyım. Dün bir trafik kazası daha yaşadı çünkü bu "Dost"um!...
Bu son bir kaç ayda üçüncü trafik kazası. Kazaların üçünden de kendimce kuşkulanmış ve bütün samimiyetimle kendilerine söylemiştim. Mütevekkilliğe itirazım yok haşa ama tedbirin kazayı önlediğini de inancımızdan biliriz.
Yılların teşkilatçısı ve sevenlerinin yöneticisi Muhsin Yazıcıoğlu'nun bazı tedbirler almasını elbette istedim ve bekledim. Ben tedbirleri ve tedbirlerin sonucu aza indirgenmiş kazalar beklerken bir kaza haberi daha aldım ve yaygın basına konu olan bazı bilgilerle de; hem dostuma muhabbetim pekişti, hem de gönül koydum elbette!...
Şimdi yaygın basına konu olan bir haberi, olduğu gibi buraya taşımak istiyorum:
"Muhsin Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu, Alperen Ocaklarının Sivas'ta düzenlediği bir etkinliğe katılmak üzere bir otomobil ile Ankara'dan hareket ediyor. Üç bayanı taşıyan otomobil Kırıkkale'den itibaren bir minübüs tarafından takip ediliyor. Gülefer hanım eşi Muhsin Yazıcıoğlu'nu arayıp, yardımcı olmasını istiyor. Ama bir yandan da yol devam ediyor.
Yozgat Çalatlı mevkine gelince minübüsün sıkıştırması sonucunda Gülefer hanımın aracı şarampole yuvarlanıyor. Hafif yaralanan üç bayan Yozgat'ta hastanelere kaldırılıyor.
.................................
Ama işin ilginç yüzü bundan sonra ortaya çıkıyor. Muhsin Yazıcoğlu'nun girişimi üzerine, eşinin aracını sıkıştıran otomobil Jandarma tarafından bulunup, gözaltına alınıyorlar. Bu sırada Yazıcıoğlu'nun cep telefonu çalıyor. Arayan kişi İstanbul'dan, Ülkü Ocakları döneminden bir arkadaşı. Yeğenlerinin Erzincan'a giderken Jandarma tarafından gözaltına alındıklarını belirtip kurtarılmaları için Yazıcıoğlu'ndan yardım istiyor.
..................................
Muhsin Bey'in Jandarma tarafından aldırdığı şahıslar, arkadaşının kurtarılması için yardım istediği yeğenleri olduğu ortaya çıkıyor. Yazıcıoğlu bu şahısları kendisinin aldırdığını, çünkü eşinin aracını sıkıştırıp kaza yapmasına yol açtıklarını söylüyor. Bunun üzerine arkadaşı, "Getireyim elini öpsün af dilesinler.Muhsin beyin vefası ağır basıyor, arkadaşının yeğenlerini bıraktırıyor. Ama o gün bugün Gülefer hanımı ikna edebilmiş değil. Belki kadınca bir önsezi ile kuşkularını sürdürüyor. Bu olaydan 8 gün sonra bu kez Muhsin Yazıcıoğlu kaza geçiriyor."
Haber bu!...
Ve bu olanları, Muhsin yazıcıoğlu kimseyle paylaşmıyor!
Basına nasıl ve nereden aksetti bilemiyorum ama, varlığıyla müftehir olduğum bu Dostum'un, neden bunu kimseyle paylaşmadığını da kınıyorum!
Elbette yaratılmışların tamamı ölümü tadacaklardır. Buna iman etmiş ve inanmışız. Ama kimseye değilse bile çocuklarına, sevenlerine ve dostlarına çok lazım olan bir insanın da bazı şeyleri, bazı kişilerle paylaşması gerekir diye düşünenlerdenim.
Hayatımda ilk kez şikayetleneceğim. Bu dostumuzun ilk kez haksız ketumiyetini, dostlarımıza şikayet ediyorum.
Bizimle paylaşsa, biz de bu bilgileri bilsek ne mi olurdu?
Önce dualarımızla, sonra da canlarımızla bir tedbir halkası oluştururduk...Ve artık istemese de oluşturacağız...
Bu tedbir halkamız, bir şeye yaramasa da en azından aklımızı rahatlatarak, bizleri ferahlatırdı.
Bu düşüncelerimi; isteyen istediği gibi yorumlamakta, kullanmakta serbest. İlgimi bile çekmez.
Ama "DOSTLUK" kavramını tanıyanların, beni çok iyi anlayacaklarına emin olarak bütün dostlarımı, Allah(c.c.)'ın muhafazasına havale ederim.
"Tedbir, kazayı bozar." öğretisini de hatırlatarak...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: