Çarşamba, Ağustos 15, 2007

YEREL BASIN GÖREVE...

Yeni bir "çelik-çomak" oyunu izlettirilmek isteniyor!
AKP; demokrasinin gereği, milletten aldığı yetkiyi kullanmaya karar verdi.
Abdullah GÜL; seçimlerden hemen sonra, "Meydanlardan aldığım mesajlara ilgisiz kalamam." demişti.
Dolma Kalemler'den biri; "Asker abi kızar!" demişti.
Biz de; "Ne olacaksa olsun! GÜL'ün adaylığından vaz geçemezsiniz." demiştik. Böyle düşünenler de vardı, aksi düşünenlerde...Ve Gül, cumhurbaşkanlığına aday.
Gündem de Cumhurbaşkanlığı seçimleri olmalıydı ve vardı.Gündemde, meclisteki yeter sayı, 367'nin sağlanıp sağlanamayacağı vardı.
Gündemde;toplumsal mutabakat adına "Mal meydanlarındaki cambaz tokalaşmalarını andıran tokalaşmalar" vardı.
Gündemde;"MHP ile tokalaşmak ilkesizliktir." diye fırça atan, ipten AB'nin dayatmasıyla sıyrılmış, İmralı sakini hainin, DTP'lilere açık azarlaması olmalıydı.
Olmadı!
Uzaktan kumandalı, kartel medya patronları izin vermediler!
Milleti başka şeylerle meşgul ederken asıl yapmak istediklerini yapmak üzere kapalı kapılar ardına çekilirlerken, yine millete bir "çelik-çomak" oyunu seyretme görevi verildi!...
Yazılarıyla, kalemleriyle kartel medya patronlarından büyük rakamlı maaşlar alan; yaygın basın kuruluşları arasında astronomik paralarla transferler yaşayan yazarlardan birinin, Emin Çölaşan'ın çalıştığı gazetedeki görevine son verdirildi!...
Demokrasi, böylece büyük bir yara aldı!...
Son verildi demedim farkındaysanız, son verdirildi dedim... Aydın Doğan grubu'nun, Petrol Ofisi'nden dolayı devlete borçlu olduğu paraların, nasıl seçim sathı mahallinde kuşa döndürüldüğünü, her halde hatırlayacağız. Bunun karşılığında da Aydın Doğan grubu medyanın, seçim sürecinde nasıl AKP çığırtkanlığı yaptığını da hatırlayacağız.
Bu grupta; muhalif duruşuyla, muhalif ve sert yazılarıyla Aydın Doğan medyasının politikalarına ters düşen tek dolma kalem,Emin Çölaşan'dı. Ayrıca Emin Çölaşan'ın, Ankara Büyükşehir Belediye başkanı ile de nerdeyse kişiselleşmiş bir yıllara sari çekişmeleri vardı.
Ankara ve Türkiye susuzluktan yanıyordu. Geçmişte, ekonomik ambargolar yüzünden sigaranın bulunmayışını uğursuzluk diye tarif eden zihniyet, şu an iktidardı ve çok dua etmelerine rağmen, yağmur dualarına bizzat katılmalarına rağmen kuraklık vardı yani uğursuz tarifli bir iktidar oluyorlardı.
Ayrıca teknik beceriksizlikler yüzünden dünyanın suyunu, boruları patlatarak ziyan eden bir belediye başkanı vardı. Emin Çölaşan'ın da bu belediye başkanı ile -nerdeyse- kişiselleşmiş bir çekişmesi vardı.
Millet; suyla, susuzlukla, teyemmümle namaz kılmanın mubahlığıyla uğraşırken, bir başka gündem daha olmalıyıdı, oluşturulmalıydı. Gününden evvel önümüzdeki yerel seçimler öncesi, dolmakalem de olsa sert muhalefet yapan Emin Çölaşan, susturulmalı veya ürkütülmeliydi!
Bunu yaptılar. Emin Çölaşan'ın hemen bir başka yerde, kendine iş alacağından endişem yok. Sadece transfer ücretini kaybetti.Zaten gününden önce göstermelik bir davranışla veya aynı metotla yerinden edilen bir başka dolma kalem; Sabah'tan Hürriyet'e transfer edilmişti. AKP'ye oy veren, ülke nüfusunun iki kişisinden birisi kadar ezici bir çoğunluk oluşturan millete; "Bidon kafalılar!" diyebilecek kadar "Boş teneke kafalı" birini, Emin Çölaşan'ın yerine monte etmişlerdi bile!... Yılların deneyimi ile Emin Çölaşan'ın, bu tezgahı nasıl okuyamadığına, ve nasıl kendini astronomik rakamlarla tarnsfer ettiremediğine şaşırıyorum sadece!...
İş gene başa düştü dostlar!
Milli Basın'ın bizzat kendisi olan Yerel Basın'ın; bu sahte gündemlerle asla meşgul olmayarak iktidarı ve muhalefetiyle meclisi çok dikkatle izleyip, millet adına gerekeni yapmak görevi iyice belirginleşti.
İktidarın; kendi aralarında istediği gibi "çelik-çomak" oynattığı, kartel basınında olanlar, sadece "dolma kalemler"i ve onlara parayla istediklerini yazdıran medya patronlarını ilgilendirir.Neresinden bakarlarsa birazda iktidar ve muhalefetiyle siyasileri...
Bir yerel yürek olarak, istemesem de meslektaş olduğum Emin Çölaşan'a geçmiş olsun demeyeceğim. Yeni yerinde ve yeni görevinde tebrik edecek, yeni patronundan alacağı bereketli maaşını, ağız tadıyla yemesini temenni edeceğim...
Haydi Yerel basın, haydi Milli basın, görev başına!...
Bu "çelik-çomak" oyununa seyirci bile olmayalım...
Bizim milli görevimiz var.

TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN