Salı, Ağustos 07, 2007

İYİ TOKALAŞMALAR...

Dostlar;
Bağışlarsanız bu gün, tekil konuşacağım. Çünkü öylesi haller ve olaylar karşısında, öylesine farklı duruşlar sergileniyor ki ya ben farklıyım, ya da ben farklıyım diyerek ve en başta da engin hoş görülerinize sığınarak tekil konuşmak istiyorum.
Bana birileri ülkücü desinler diye ülkücü olmadım. Bana birileri "aferin" desin diye bir ömrü, hibe ve sebil etmedim. Bu arada Rahmetli Başbuğum'dan aldığım üç "aferin oğlum" iltifatlarının, hayatımın en büyük ödülleri olduğunu da asla unutmadım, unutmayacağım.
İncindim Dostlar!...
Tarifsiz incindim! Tek başıma tavır koymak durumundayım. Çünkü beni inciten ve sayısız ülküdaşımı da incittiğini zannettiğim bir sahne izledim. Ama bu beni inciten sahneyi alkışlayanlar var!
Alkışlayanlarla asla bir işim olmaz. Demek ki artık olaylar karşısında göstereceğimiz tavırlarda da farklılaşmışız ve yabancılaşmışız!
Ecevit'le koalisyon kurulmasına da rızamız olmamıştı. Ama kurulmuştu. Ecevit'in önünde ceket iliklemek bir yerde saygı tarifinde görülebilirdi ve öyleydi. CHP'li bir ailenin çocuğu olarak, yıllarca evde CHP ve CHP'liler lehinde sohbetlerle büyüyen birinin, Karaoğlan efsanesi önünde ceketini iliklemesi çok doğaldı. Fazla itiraz etmedim.
Ama, bizzat Allah(c.c.)'ım'ın bana yaşamayı nasip ettiği bir olaydan dolayı, haftada üç gün paket yayın yapan TRT televizyonunda Başbuğum'la Ecevit'in günlerce süren münakaşalarını hatırlayarak o ceket iliklemeye de itiraz ettim. Hazmedemedim.
Ali Güngör'ün ihraç edilmesinin, Sadi Somunuoğlu'na saldırılmasının, saldırtılmasının hatta Apo alçağının idamının engellenememesinin bazılarınca makul sayılabilecek mazereti vardı. Hükumet zarar görürdü!...
Bize göre hükumet kurulmasında yer almak ta hataydı ama "hükumet zarar görür." mazereti, yine de makul sayılabilecek bir mazeretti.
Hükumet, malum mazeretlerin çok hayati sayılması nedeniyle bozulmadı. Erken seçime gidildi. Erken seçimde Bahçeli ve ekibi yenilgiye uğradı. Seçim yenilgisinin sebeplerini söyleyenler arasında Mehmet Şandır'da vardı.
Şandır; Ruşen Çakır'la yaptığı söyleşide, " tabi ki üzüldük. Millete kızmadık ama kendimize kızdık. Toplumla aramızda köprü olacak olan ülkücülerin sevgisini kaybetmişiz demek ki." diyerek çok doğru bir tesbit yapmıştı. Bu doğru tesbiti yapan ekibin, ülkücülerin kızgınlıklarının sebeplerini de tesbit etmelerini bekledik ve umduk.
Maalesef öyle olmadı. Maalesef beni yanılttılar ve bir seçim daha yaşadık. Tek başına iktidar sloganıyla seçimlere girip CHP-MHP Koalisyonu projeleriyle propogandalar yapılarak mevcut sayıda vekille meclise girdiler.
Biz, bilhassa ben; cezaevinden çıkarılarak meclise getirilen, mehmetçiğimizin katilliği ile suçlanan birinin yemininin engellenmesini beklerken, tarihi tokalaşma sahnesini izledim!
Bu tokalaşmanın mazereti neydi?!
Yine hükumet mi zarar görürdü? Yine hükumetin muhteşem(!) ekonomik uygulamaları mı yarım kalırdı? Bölücülerin, hainlerin siyasal uzantıları mecliste yemin ederken, aynı anda üç mehmetçiğimizin şehit edildiğinden, bu milliyetçilerin haberleri yok muydu?...
Hani normal ziyaretçileriyle tokalaştığında ellerini yıkayacak, kolonyalı mendille silecek kadar temizlik hastası olduğu söylenirdi muhteremin? Yoksa çocukluğundan aile içi sohbetlerde şuur altına yerleşen bir düşünceyle sadece ülkücüden mi tiksinirdi bu Genel başkan?
PKK'nın siyasal uzantılarıyla tokalaştıktan sonra 10,5 (onbuçuk) saat hiç ara vermeden ve ellerini temizlemeden nasıl oturdu?
İncindim Dostlar! Ziyadesiyle incindim! Yemin ederken ayaklarını kaldırdılar mı bilmem ama tokalaştıktan sonra nasıl ellerini ceplerine koyarak kabadayı edalarıyla dolaştıklarını izledim. Onlar elleri ceplerinde meclisimde dolaştılar, ben incindim. Ben ezildim.
Ve bu tokalaşma ile neyin zarar görmesi engellendi çok merak ediyorum.
AKP; DTP'lilere ihtiyacı olmadan Cumhurbaşkanını seçecek. DTP'lilerin desteği ile anayasayı değiştirecek. Tokalaşanlar da, bizler de maalesef sadece seyredeceğiz. Zaten millet olarak tam kırk yıldır trübünlerde ve şeref locasında seyircilikle görevlendirilmişiz.
Bu arada PKK'nın siyasal uzantılarıyla tokalaşarak ellerini silmeyen zevatla, taaa yanına giderek tokalaşan Sn.Muhsin Yazıcıoğlu'nu da bir fotoğraf karesi olarak hafızama nakşettim...
İyi tokalaşmalar.
Umarım bu tokalaşma, Anadolu'daki mal meydanlarındaki cambazların tokalaşmalarından değildir!...
Yoksa öyle mi olsa!...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN