Cumartesi, Mayıs 30, 2009

"BİZ DE SİZDENİZ!" YA SİZ?

"MHP olağanüstü kurultay'a gidiyor." ajanslara düşen haber bu. MHP, Olağanüstü kongreye gidiyor mu, gidecek mi, gitmemek için Balgat Cenahı bütün yolları deneyecek mi? Kısa süreli bir beklemeyle göreceğiz sonucunu ama cin şişeden çıktı! Macun sıkıldı!...
Son yerel seçimler süresince MHP'den aday olan ülkücülere bir zararımız dokunmasın diye ne Bahçeli, ne de 'yol arkadaşları' aleyhinde, bir şey söylememiş hatta; "Ülkücünün ülküdaşına destek vermesi nâmus borcudur." diyerek tavrımı açıklamıştım. Maalesef, seçimleri unutturacak boyutta bir âfetle, Merhûm Muhsin Yazıcıoğlu'nun şüpheli-şaibeli vefâtı ile çok acıyan canımızla başbaşa kalmıştık!...
Türk yürekleri yakarak aramızdan uğurladığımız Yazıcıoğlu'ndan sonra, siyâset ilgimi çekmez diyordum ki Koray Aydın'ın MHP'yi olağanüstü kongreye çağırma süreci başladı!
Kimin, nereye veya hangi partiye genel başkan olacağı, asla meselem ve merakım değil! Bana ne kimin veya kimlerin genel başkanlıklarından? Türk Milliyetçiliğinin siyâseten sahipsizliğinden başka derdim de yok, meselem de!...
Temeli canlar üzerine atılan, harcı on binlerce ülkücünün ikbâliyle karılan, yükselen her santimetresinde on binlerce ülkücünün istikbâli-emeği-ekmeği olan, beş binden fazla vatanperver Türk Evlâdı'nın şehâdetiyle süslü-besli bir partinin olağan veya olağanüstü kongresi, çok ilgi alanımdadır.
Yıllarca "ağabey"cilik oynayan, partiden aldıkları maaşlarla "eğitimcilik" yapan, kendilerini dünyanın merkezi zanneden, kendilerini "hareketin hafızası" olarak tarif ederken kendilerinden başkalarının da olabileceğini hiç akıllarına getirmeyenlere rağmen geçen süreçte biz de vardık! Bahçeli'nin bizzat söylediği; "Bu hareketten her kes alacaklı, hiç borluyu görmedik!" îzansız tarifiyle, birileri kenarda gezip ortada görünürlerken, onlar genel merkezcilik ve koltuk mücadeleleri verirlerken Anadolu'nun en zor bölgelerinde teşkilâtlar kurarak, bu uğurda ölerek-öldürerek vardık! Bizim kurduğumuz teşkilatların topladığı oylarla sırça bürolarda oturanlar asla borçlu değillerdi ama meselenin dert müdâvimleri bizler, alacaklı bile sayılmadık ki Allah rızasından başka bir ödül de beklememiştik...
Ömürlerin emekleri inkâr edilerek elli yıllık muhteşem bir mâzi reddedilerek merkezleştirilmeğe çalışılan, her fikre veya siyâseti meslek edinmiş lümpen her kese açılan MHP'nin; "Dâvanın Aysbergleri"ne kapatıldığı, "Ülkü Devleri"nin dışlandığı, despot-zâlim bir dönem yaşadık on iki sene!
Canımız, asılırken bu kadar acımadı! Kanımız, kurşunlanırken bu kadar donmadı! Hiç bir Ülküdaşımızın cenâzesinde, göz yaşlarımız içimize bu kadar mızraklaşmadı! Elinden en sevdiği oyuncağı alınmış haşarı çocuklar gibi estirilen sûni fırtınaların önünde kalıverdik! Canımızı acıtanın canını acıtabilmek ama yarım asırlık bir harekete zarar vermeden hesaplaşabilmek için meşrû yolları, meşrû zemin ve zamanlarda denedik. Uyum Yasaları'nda, Tahkim Yasaları'nda, apo alçağının özel bakıma tâbi tutulmasında pay ve vebâl sahibi Bahçeli ve "yol arkadaşları" ile birlikte olmadığımız için yalaka taraftarlarca hâin ilan edildik!
Sözle söyleyenin yakışmaması yüzünden on iki yıldır, zamansız bağıran, önce destek verip sonra grup toplantılarında bağırarak gûya soru soran, komikleşen bir muhâlefete mecbûr kaldık! Bize saldıranlar, ülkücülüğü-Türk Milliyetçiliği'ni 1944'teki gibi suç hâline getirmek isteyenler, "Hepimiz Ermeniyiz." diye sokakları dolduranlar, bölücü alçaklara insan hakları savunması yapanlar, vatanı bir kadın memesine değişenler, Bahçeli ve ekibine methiyeler dizdiler bu arada!...
Veee sonunda Başbuğ Türkeş tedrîsli, Ülkü Ocakları pınarından feyizli bir Ülkücü, gidişattan rahatsızlığını meşrû yollarla ve itirâza mahal bırakmayacak şekilde ortaya koydu. Tüzük ne der? Yasaların gereği nedir? Çok umurumda değil ama; "MHP, yolsuzluk, peşkeşin ve işbirlikçiliğin odağı olmuş AKP iktidarına millet adına soru değil, hesap sormalıdır. Bölünmeye yeşil ışıkların yakıldığı, sınırların peşkeş çekildiği bir Türkiye'de MHP, gök kubbeyi, işbirlikçi AKP iktidarının başına yıkmalıdır." tesbît ve tavrına harfiyyen katılıyor ve heyecanlanıyorum.
Keser dönmüş, sap dönmüştü görüyordum! Yanlış hesâbın dönmesine kalmıştı iş!
Tazının aksaklığı da tilkiyi görünceye kadarmış!
"Biz de sizdeniz! Biz de sizdeniz!" Ya siz?...
"TÜRK'ÜN HER ŞEYİ GÜZELDİR VE HER ŞEYDEN GÜZELDİR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: