Perşembe, Mayıs 28, 2009

YEŞİL'LİK OLSUN DİYE...

"Bir gün, babam bölgede dolaşırken teröristler yola pusu atıyorlar. Bir kaç aracı durduruyorlar. Milleti araçlardan indiriyorlar. Tek sıra halinde diziyorlar. .... Teröristlerin başındaki adam, yüksekte bir kayaya çıkıp başlıyor örgütün propogandasını yapmaya. Kendi ideolojilerini anlatıyor. Sözde halk mücadelesinden, devletin kürt halkını ezmişliğinden falan bahsediyor. "Biz güçlüyüz!" diyor... "Yolların kontrolü bizde!" diyor... "Devlet bizi buralardan atamaz!" diyor falan... Böyle kendince propogandasını yaparken en son; "Hani devlet nerede? gelsin bizi buradan indirsin bakalım!" dediği anda konuşmayı sabırla dinleyen babam, silahına davranıp adamı alnının ortasından vuruyor. Adam düşüyor kayadan. .... Babam kayaya, o teröristin konuştuğu yere çıkıyor. "İşte devlet burada!" diyor." (Yeşil-131-132)
Günlerce Yaygın Medya'da bir kitaptan bahsedildi. Yeşil lâkabıyla bilinen Mahmut Yıldırım'ın oğlu Murat Yıldırım'ın anlattığı, Cemâlettin Emeç'in yazdığı bir kitaptan... Gûya kitabın tanıtımı yapılırken Yeşil'in sağ olduğu, böyle bir suç makinesinin yakalanamamış olduğu îma edilirken devletin aczi, devletin bazı gizli-derin güçlerin kontrolünde olduğu, hâlâ gladionun çökertilemediği işâretleri verildi! Hem de anlı-şanlı Paşalarımız, kahramanlıkları tescîlli madalyalı komutan ve görev adamlarımızın cezaevine koyulduğu, gûya ihtilalci bir örgütün yargılandığı bir dönemde!...
Hem gerçekten Yeşil'i, ailesini, çocuklarını merak ettiğimden, hem de ailesinin gözünde Yeşil'in nasıl biri olduğunu öğrenmek istediğimden hemen edindim kitabı. Akıcı üslûbu ve anlatılan, işâret edilen galiba ve özellikle bir yerlere mesaj mâhiyeti yakıştırdığım kitabı, bir solukta iki kere okudum.
Yeşil'in Oğlu'nun konuşması elbette haberdi ve bizim Yaygın Medyamız da bu haberi yaptılar! Kitapta yakaladıkları işâretleri, günlerce bangır-bangır bağırdılar! Nedense hiçbirinin dikkatini; -yukarıya alıntıladığım- PeKaKa'nın sorup sorguladığı, Yeşil'in varlığını ispat ettiği Devlet olgusu, Devlet anlayışı çekmemiş!
Devlet olmanın, devlet kalmanın olmazsa olmaz kurumlarından olan istihbârat ve çok gizli özel kuvvetlerinin olduğunu, Yeşil nâmıyla deşifre edilen Mahmut Yıldırım'ın da bu özel kurumun mensuplarından olduğu ve kim ne derse desin, kim nasıl yorumlarsa yorumlasın, Yaygın Medya'nın aleyhte, tanıyan ve sevenlerinin efsâneleştirerek, hâlâ PeKaKa'lıların adını korkarak terennüm ettiği Yeşil'i, Oğlunun ağzından dinlemek beni çok heyecanlandırdı!
Devlete olan güvenimin ve itimadımın sarsılmazlığında çok katkısı olan Bahaeddin Özkişi'nin 1979 baskılı "Köse Kadı" romanını hatırladım. Macaristan'ın etnik propogandalarla Osmanlı'dan koparılmasına çalışıldığı dönemlerde, Macaristan'ın en derinlerine kadar nüfûz etmeyi başarmış Köse Kadı namlı Türk Beğinin olağanüstü irâdesini, mücadelelerini hatırladım. Köse Kadı ile Yeşil arasında belki de romantikleşerek benzerlikler kurdum!
Bütün vatandaşlarına eşit mesâfede ve âdilâne davranamayan; suçlularını âdil ve âcil bir şekilde yargılayıp cezalandıramayan, şâki ve asilere anladığı dil ve üslûpla mukabele edemeyen devletin varlığı sohbet edilmeli değil midir diye de düşündüm!
Düşündüm canım yandı! Düşündüm öfkelendim! Zorla ve kendi eliyle öldürdüğümüz Abdulkerim Kırca Albay'ı bir daha rahmet ve minnetle andıktan sonra; madalyalarla kahramanlıklarını tescîllediğimiz görev adamlarımızın halini ve bütün bu akıl almaz davranışlara rağmen onların vakûr susuşlarını ve hakkını teslîm ederek Yeşil'i de saygı-minnet ve muhabbetle yâdettim!...
Umarım bu kadarla kalmaz. Umarım bu kere acele edilmeden, profesyonelce ve Türkçe duygularla anlatılarak yakın tarihimizin son otuz yılı, bir daha bir daha anlatılır, yeşillerimiz solmasın ve her zaman yeşillik olsun diye...
"YIRTICILAR AZ YAŞAR, UZUN SÜRMEZ DOĞANLIK!"
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: