Perşembe, Mayıs 21, 2009

TÜRK BİRLİĞİ'NE KADAR ...

Dostlar; aldığımız tebrîk veya tenkîdler yazı yazmaya devâm nedenlerimizdendir. Tebrîk iletilerine teşekkür ederek arşivimde saklıyor, arada bir de bakarak moralimi düzeltiyorum. Tenkîdlerden ise nefsimin izni kadar istifâde etmeğe çalışıyorum. Bazı tenkîdleri anlamak sıkıntısı çektiğimde de, sizlerle paylaşmaya, sizlerin düşüncelerinize müracaat etmeye ihtiyâç duyuyorum. İşte o tenkîd iletilerinden biri:
"Sayın yazar, sizler gibi düşünen ülkücüler oldukça malesef bizlerinde sesleri kısık çıkar. Siz ki daha Devlet Bahçeliyi anlayamamışsınız. .... Keskin sirke küpüne zarar verir. Ülkücüleri sokaklarda mı görmek hoşunuza gider? Başlığınızı görünce hoşuma gitti ama içeriği okuyunca hüsrana uğradım. Elbetteki sorgulayacaksınız buna kimse engel olamaz ama bence biraz da iktidarı sorgulayın modaya uyupta mhp ye saldırmayın. canan" okurumuzun tenkîdi bu!
Elbette düşüncelerine, MHP'liliğine ve "Ülkücüyüm" deyişine sonsuz saygı... Bir insan, "Ülkücüyüm." diyorsa meselenin %90'nının halledilmiş olduğuna, geri kalan %10'nun ise donanım eksikliği olduğuna ve telâfisinin mümkün olduğuna inanırım.
Başlığı görünce hoşuna gitmiş ama içeriğini okuyunca hüsrâna uğramış bu okur! Bu kıymetli okuru hüsrâna uğratan yazı; "Şimdi değilse ne zaman 'Ülkücüyüm' denilir?" başlıklı yazım.
Daha yazımın mürekkebi kurumadan MHP'nin Diyarbakır'daki tabelâları indirildi! Hüsrân yok!Gidemediğiniz yer ne kadar sizinse, tabelâsının olmadığı yerde de bir parti, o kadar vardır! Ülkenin her yerinde olmayan, olamayan bir parti, ne kadar millî ve ne kadar milliyetçidir? Iğdır gibi Türk Milliyetçiliğinin açıkça yaşandığı ve her zaman milliyetçi oyların diğer düşüncelerden ağırlıklı olarak fazla olduğu bir ilimizi, DTP'ye kaptırıp; "Kürdistân sınırlarını belirledik." beyânatına göz yumulurken veya zemin hazırlanırken de hüsrâna uğradı mı acep bu kardeşimiz?
Terörist-bölücülükten cezaevindeyken, seçim yasalarımızdan faydalanarak Meclis'e giren; "Gâzi Meclis'in renklerini tamamlamak" figürü olarak tasvîr edilen bu art niyetlilerle tokalaşılırken de hüsrân yaşanıldı mı?
Bir de; "... modaya uyup ta MHP' ye saldırmayın!" sözüne itirâzım var! Mevcût siyâsilerden, mevcût "Dolma Kalemler"den MHP'ye, daha doğrusu Devlet Bahçeli'ye saldıran mı var? "Farlılıkların farkındalık"la rahatlatılan farklılardan, Devlet Bahçeli'ye hep methiyeler dizilmez mi? İmralı mahkûmu da dâhil, bölücülerin nerdeyse tamamı, Devlet Bahçeli'ye alkış vurmazlar mı? AKP'yi içine düştüğü veya düşeceği bütün bâdirelerden kurtaran Devlet Bahçeli'ye, 'Yandaş Medya' ve kalemlerden methiyeden başka bir şey mi söylenir?
Bu kadar gayr-ı millînin methiyeler dizdiği bir 'yandaş siyâsi'yi tenkîdin neresi modaya uymaktır? Bu kadar gayr-ı millî alkışçının methiyeler dizdiği bir siyâsiyi tenkîd etmek, hür akıllı dolayısıyla vicdânı hür Ülkücülerin işi değil midir?
Ülkücüleri elbette sokaklarda görmek istiyorum! Bu konuda defalarca yazdım ama tekrarlayayım; demokratik bütün hakları zorlayarak sokaklarımızı târ u mâr eden art niyetlilere inât milyonlarca ülkücüyü meydanlara indirip sesimizi duyurmanın neresi yanlış ve bundan neden korkulur? Hâlâ PeKaKa'lıların korktuğu Ülkücüleri teşkilâtlardan dışlayan Devlet Bahçeli ve yandaşlarını anlamakta sıkıntı çekmemizin, buna baş kaldırmamızın neresi yanlış?
Bu demokrasi denilen şey sadece Ülkücülere oda hapsi vermek için midir? Memleket parçalanıyor, Devlet tahrîp ediliyor, Atatürk'ten ve cumhûriyetten intikam alınıyor! PeKaKa'lılar yasalara kafa tutuyor, ne kadar zararlı ve bölücü hareket varsa tamamının insan hakları ve demokratik hakları var ama Türk Milliyetçileri'ni hem bölücüler, hem de Devlet Bahçeli hasım ilan ederken de hüsrâna uğradı mı bu Kardeşlerimiz?
Son söz olarak; işimiz modaya uymak, modayı tâkip etmek değil millî olmayan her şeye, her düşünceye muhâlif olmak ve Türk Birliği sağlanıncaya kadar Allah rızası için mücâdeleye devâm etmektir vesselâm.
"MUHTAÇ OLDUĞUN KUDRET, DAMARLARINDAKİ ASÎL KANDA MEVCÛTTUR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: