Çarşamba, Mayıs 20, 2009

SEVMEK, NE GÜZEL...

Sevmek ne güzel şey, güzeli daha da güzelleştirerek!...
Boyu kısayı "Selvi boylum"; şehlâyı "Âhu bakışlım."; aksakı, "Keklik sekişlim." ederek sevmek, ne güzel.
Bütün dünya jürilerinin inâdına, dünya güzellik kraliçelerinin inâdına, kâinatın en güzeli edileni sevmek, ne güzel! Sevilene benzemeyen güzellik kraliçesine çirkin demek, ne güzel!...
Ve var mı severken sevilmekten güzeli?
Bizden habersiz, bize sormadan, bize tanıtılmadan güzellik yarışmaları yapılırken yarışan kraliçe adaylarının hepsinden daha güzel bilineni sevmek, ne güzel...
Tamam. Doğrudur. İtirâzım yok! Yasaklar yasak, haramlar haram... Yasakları, haramları güzelleştirebilenle barışarak güzelleştirebilmek ve sevmek, ne güzel...
Sevilensiz sürgün yeri sayılan cennet, sevilenle güzelleşen ödülleşen cehennem, ne güzel!...
Yokluktan, yoksulluktan korkmayacak kadar tok, lokmasını sevdiğine verebilecek kadar zengin, içi kan ağlarken güldürebilecek kadar şen, sevdiğine yürek olabilecek kadar cesûr, celâl ve cemâlde râkipsizleştirilen güzeli sevmek, ne güzel!...
Sevdâlanmak ne güzel, sevdâlanmaya değene...
Senden fazla seni düşünenei, senden fazla sana üzüleni, ömrünü sana hediye edip karşılığında sevgiden başka bir şey istemeyeni sevmek, ne güzel...
İnsanı erkek edeni, erkeği babalaştıranı, sıradan birini bir sülâlenin başlangıcı yapanı, çocukların annesini, torunların babaannesini, hayatın çözülmez ve çökmez tek hediyesini sevmek, ne güzel... Sevmek kadar hatta sevmekten de güzel olan sevilmek, ne güzel...
Küsmeğe cesâret edilemeyeni, incitmekten korkulanı, sevildiği için rüyalara girmeyeni, rüyalarda bile özleneni, yanımızdayken yolu gözleneni, uğrun uğrun gönlümüzde süzüleni sevmek, ne güzel...
Yokluğuyla dünyayı boşaltanı, dağ başında bile varlığıyla dünyayı dolduranı, seviçten göz yaşartanı, yorgun yürekte heyecan yeşerteni, insanda sevginin ölmesine izin vermeyeni sevmek, ne güzel...
Ateşler söndüreni, aşk ateşini körükleyeni, öfkeleri dindireni, kıskançlıkların eliyle öfkeleri besleyeni, bir gülüşle sevindireni sevmek, ne güzel!...
"Canımı veririm bir gülüşüne
Bir gülüşe bir can nedir sevdiğim?" dedirteni;
"Güzelliğin on par'etmez
Bu bendeki aşk olmasa!" dedirteni;
" Kaldırıp başıma tâc ettim amma
Korkarım rüzgârdan üşür Sevdiğim!..."(M.A.) dedirteni sevmek, ne güzel!...
Sevgiyi unutturanları, bizi öfke tünellerinde hapsedenleri, hârisçe millete zûlmedenleri, koltukçuları, yaltakçıları, hortumcuları ve hortumcuları hortumlayanları, mandacıları, işbirlikçileri, dünyayı dâr ve harâm edenleri bağışlatmaya çalışarak bizi koruyanları sevmek, ne güzel!...
Genel temizliğe kapımızın önünden başlamak, çileyi pişmek için yanmak diye yorumlamak, hırsızı, arsızı, uğursuzu hesâba çekmek hayâliyle kavrulan yüreğimizi serinleten güzel tesellî rüzgârlarını sevmek, ne güzel!...
Doğruda buluşmak, birlikte karışmak, bağımsızlığın gerçek anlamında anlaşabilmek için; küstüklerimizle, küstürdüklerimizle barışabilmek için, bir olup diri ve iri olabilmek için, birbirimizi iknâ amacıyla konuşabilmek için dua edeni, bizi de dua etmeye zorlayan güzelliği sevmek, ne güzel...
Türk ne güzel. "Ne mutlu Türk'üm diyene." diyen ne güzel ve onları sevmek, ne güzel...
Sevgiyi sevmek, ne güzel Dostlar, ne güzel...
"TÜRK'ÜN HER ŞEYİ GÜZELDİR VE HER ŞEYDEN GÜZELDİR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: