Pazar, Kasım 15, 2009

ARIYA KIZIP KOVAN SÖNDÜRÜLMEZ...

Millet, öfke suskunluğunun zirvesinde!
Gâzi Meclis'te tarihî ve millî vicdânı isyân ettiren olağanüstü olaylar seyrettik! Perşembenin gelişi, çarşambadan belliydi! Bütün gücümüzle muhalefete; "10 Kasım'da, mesai bitimine kadar milletle birlikte Anıtkabir'de olun. AKP-DTP-"Şark Meselesi" mûcidi AB-D ittifâkını Meclis'te başbaşa bırakın! Siz gitmeseniz meclise zorla mı götürürler?" diye seslenmiştik. Aksini yaptılar!
Bütün demokratlıklarıyla, sayısal güçlerinin hiç bir şeye yetmediği Meclis'i işletmek için Meclis'te oldular ve "açılım"adlı parçalama plânının, 10 Kasım'da Gâzi Meclis'te görüşülmesini meşrûlaştırdılar!
Canımızı yaktırdılar! Millî onurumuzu incittiler!
Sayılarının engellemeğe yetmeyeceğini bile bile Meclis'te; "... TBMM'deki sandalye sayınız yeterlidir. Açılım ortağınızla el ele verin, bölünme yasalarını çıkartabiliyorsanız çıkartın!" tehdîdiyle yapılmak isteneni anlayabileneyse aşk olsun!
Bir kaç güne nasıl sığdırıldığına hayret ettiğim devâsa meseleleri, bir kaç paragrafta harmanlamaya bakalım ifâde gücüm yetecek mi?
İktidârı ve emniyet güçlerini de tehdîtlerin havada uçtuğu kongre hazırlık günlerinde, adaylık açıklama gösterisinde bulunanların salonlarının bastırıldığı demokratik bir süreç sonrası, tarihî bir demokratik kongre izlemiştik!
Partiyi özelleştirme gayretindeki Bahçeli'nin; yasal hak olan ve bölücüler tarafından insafsızca kullanılan mitinglerden; "Hiç bir kuvvet ülkücüleri sokağa indiremez!" yanıltmasıyla sakındığı Ülkü Ocaklı gençleri, kendisine rakip çıkanlara saldırtma demokratlığına alışmıştık!
"Söz ortanındır. Kim alırsa ona kalır." atalar öğüdünden hareketle ortaya, farklı bir şeyler söylemeliyim.
Kanaat önderlerinin yapabilecekleri en kolay iş, heyecanlı kitleleri bir yöne kanalize etmektir. Türkiye'nin en heyecanlı kitlesi de Türk fıtratları ve Türk Milliyetçiliği fikrinin hareketliliği gereği ülkücülerdir, Türk milliyetçileridir. Heyecanlı, atak, değişmeden tekâmülde ısrarcı, sâdık, vefâlı insanlardır onlar. Bu kişiler, lazım olduklarında dâvet beklemeden inandıkları yerde saf tutarlar. Bu kişilerde; "Gayret bizden, nusret Allah(c.c.)'tan." inancı en belirgin tavırdır.
MHP'nin son 10 yılında; -Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın ki hâriç çünkü o süreç, çok özel incelenmesi, irdelenmesi gereken özel bir süreçtir- genel başkanlık adaylıklarında veya adaylığı şahsî reklam yapmakta kullanımlarda; bu fıtratî heyecanlar, çok hoyratça, insafsızca harcanıldı!
Adaylık açıklayıp kongre salonuna gidemeyen, kendi organize ettikleri salonlara sahip çıkamayan kişiler yüzünden heyecanlı, sâdık, atak ve cesûr Türk milliyetçileri; demokratik hakları olan bu iç yarışlarda, hiç mücâdele edemeden hükmen mağlûp ettirildiler!
Meydana girmeden savaş mı olurmuş? Komutansız ordu mu olurmuş? Komutansız, öndersiz, rehbersiz, sefer mi olurmuş?
Münferîden, tek başına yapılan ataklara en kibar deyimiyle intihar saldırısı denmez mi? Hangi kurnazın, kimin bu cesûr ve îmanlı mücâdele adamlarına; "İntihar saldırısı yaptı!" tarifini yüklemeğe hakkı olabilir? Adama sormazlar mı: Mâdem yüzme bilmiyordun, niye çıktın kavağa?
Partililer içinde, her dediğini yapan ve uygulatan Bahçeli'ye artık kimin itiraz hakkı kalmıştır? Mecliste yaptığı konuşmanın metnine ve tamâmen MHP'li görünümüne kim itiraz edebilir? O konuşma metninin altına kim imza koymaz? Demokrasi tepsisinde, açlıktan baygınlık geçiren millete sunulan üç alternatiften mecbûren MHP'yi seçmekten seçmeni kim men edebilir?
Millî istikbâlle nasıl oynadığınızın veya nasıl bir senaryoya figüranlık ettiğinizin bâri şimdi farkında mısınız? Bu vebâlle, rahat uyuyabiliyor musunuz?
Son sözüm de Devlet Bahçeli'ye olsun.
Sayın Genel Başkan! İç güdüsel ve fıtrâti özelliği ile sizi sokan bir arıya kızarak kovanı söndürmek, arıcılık değildir akıl kârı da değildir! Milletin millî tada ihtiyâcı var! Lütfen oğul verecek kapasitedeki arıları, kovana toplayın. Bu sâyede belki yeniden milletin dimağında ve damağında iz bırakmış millî tadı üretebilirsiniz. Bu saatten sonra kazanan da Vallahi siz olursunuz.
Yoksa millet, mecbûriyetten bir daha kara kovan icâd ederek kendine lâzım balı üretir. Allah'a inanmış bu milleti Allah(c.c.) çâresiz bırakmaz vesselâm...
TÜRK'ÜM. NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: