Cumartesi, Aralık 12, 2009

BURNUNUZA PİS KOKU GELMEDİ Mİ?

Gecikmeli de olsa beklen oldu.! İki yıldır kapatılması gereken DTP, Anayasa Mahkemesi'nce ve oy birliği ile kapatıldı. İki DTP'linin de millet vekilliği sonlandırıldı. Ve DTP'nin en barışçıl(!)ları yasaklandı! Yasaklı vekillerden zâten İmralı da vaz geçmişti!
Şimdi iş, DTP şahini İmralı vekillerinin "Sîne-i Kandil"e dönüp dönmemesine kaldı! İki gün önce Emine Ayna; "Tabanımız istifa edin dağa gelin diye baskı yapıyor." diyordu! Tabanın istediklerine uyacaklarını zannetmiyorum. DTP'nin kapatılmasının dünyanın sonu olmadığı mesajı da anında geldi İmralı'dan! Devlet olmanın bedelini yedişer yedişer vermeğe devam eden Türk Milleti'nin helâl vergilerinden aldıkları 7-8 milyar maaşı bırakmaları ve dokunulmazlık zırhı ile bilhassa Emine Ayna'nın tahrik görevinden vaz geçmesi hem akıllıca değil, hem de İmralı ta'lîmâtına uymaz!. Yeni partileri gününden önce hazırdı. İmralı mahkûmunun bağımsız kontenjanından seçilerek Meclis'e giren, Türk asıllı Ufuk Uras ta katılırsa Meclis'te grupları da devam eder. Bu, demokrasiyi araç kullanan demokratik açılımcıların da işine gelir!
Hisse için bir fıkra:
Adamın biri, ünlü bir şeyhe gider. Sıkıntıları vardır, dua ve muska ister. Şeyh dua eder, muskalar yazar. Bu arada adamın getirdiği koyun da kesilmiş, haşlama yapılarak yenilmiş, içilmiştir. Adam, gitmeden gelmişken şeyhin kıçını da öpmek ister. Şeyh epey uğraşır ama vaz geçiremez. Çâresiz domalır, şalvarını sıyırır. Adam öpmek için tam yanaşmışken Şeyh, yediği et suyunun etkisiyle yellenir! Adam, kokudan rahatsız olarak çekilir. Şeyh, kıçını tokatlar; "Seni kahrolası! Misafirin yanında beni utandırdın!" diye söylenir. Adam; "Önemli değil Şeyhim. O mübârek yerden çıkan yel de mübârektir." der yeniden öpmeğe eğilir. Aksilik bu ya! Tam öpecekken Şeyh bir daha yellenir! Adam gene geri çekilir. Şeyh yine kıçını tokatlar ve azarlar. Adam kararlıdır. Bu mübarek kıçı öpecektir. Üçüncü kere Şeyh domalır. Adam eğilir ama bu sefer Şeyh, et suyu ile iyice bozulmuş karnını adamın yüzüne-gözüne fışkırtır! Etraf ta berbat olmuştur! Şeyh bu sefer daha hiddetle kıçını tokatlar; "Seni kahrolası! Seni şişlenesi! Etrafı da berbat ettin! Beni de rezil ettin!" diye söylenirken Adam; "Vurma Şeyhim! O iki kere, gelme gelme sı..acam dedi! Ben ısrarla olmaz öpecem dedim. Demek ki senin kıçın, benim başımdan akıllıymış." der.
Fıkra bu... Bütün fıkra ve kıssalarda bir öğüt, bir ders vardır alana!...
Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Görmezden, bilmezden geldiler demek isterdim ama öyle değil! Adamlar kapatılmak için ne lâzımsa yaptılar!
Şimdi sokaklar, daha fazla açılımcılıkla iyice karışacak! Başbakan'ın deyimiyle "açılımı provoke" için Mehmetçiğin şehâdetleri sürecek! Daha fazla demokratik hak için kurtarılmış illerimizdeki PKK sıkı yönetimi devam edecek!
Artık gerçeği görmelisiniz! Güneydoğu'da PKK'nın sıkıyönetimi var! Bir Belediye Başkanı; Başbakan ve muhalefet liderlerine; "On bir sene değil, on birer saat İmralı'da kalın bakalım." diyebiliyor! Bayraklar yakılıyor! Atatürk büstleri kırılıyor! Orduevleri basılıyor ve canlı yayında polislerimiz linç ediliyor! Görmüyor musunuz?
Siyâsetin iktidarına, muhalefetine, -terfi etmiş veya atanmış- etkili, yetkili bürokratlara yakın tarihimizi dikkatle incelemelerini öneririm. Bu milletin içinden her zaman sürükleyici önderler çıkmıştır, çıkacaktır. Bu milletin içinden yeni bir Atatürk çıkmadan önce, yeni bir Enver Paşa'nın çıkmak üzere olduğunu hissetmiyor musunuz? Türk tarihinde tufanlardan önce mutlaka bir öncü deprem olmamış mıdır?
Ülkemizde; devlete sâdık millete ve teröristlere devletin varlığını ispat için olağan veya olağanüstü bir şeyler yapıp tedbîrler alarak vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamayı düşünmüyor musunuz? Daha fazla demokratik hak için yapılacak anarşik demokratik hareketlerden, milletin canı-malı zarar görürse yazık olur, tehlikeli olur! Millet çok tahrîk edildi! Milletin canı çok acıtıldı! Bu yangını söndürmek için bütün güçler seferber edilmeli. Yoksa çok hızlı yayılması muhtemel bu yangından, nasîbini almayan kalmaz!
Şeyh kıçı öpmekte ısrarcılığa benzeyen, "Haçlı dayatması açılım"da ısrar, Aziz Nesin tarifini kabullenmek değil midir?
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: