Salı, Aralık 29, 2009

SUYA HASRET SULAR!...

Sakalar! Gelin suyumuzu yıkayalım!
Damla sudan, su deryâdan, deryâ sudan; su, damladan... Deryâ olmazsa damla mı olmaz, su damlamazsa deryâ mı dolmaz?
Birbirinden oluşan, biri olmazsa diğerinin olması mümkün olmayan parça ile bütün arasındaki kırgınlığın külfetini suya muhtâc nebâtât, hayvânât, mahlûkat ve tabiat çekiyor!...
Ömürlerince su gibi akan, su gibi bakan, su gibi bakılan; su gibi berrak, su gibi saf, su gibi pâklayıcı, su gibi aklayıcı, su gibi hayat verici insanlarımızı birer kapa mecbûr ettiler! Fizik kanunlarına uydurulan su, içindeki kabın şeklini aldı! Da'vâ adamlığından taraftarlığa indirilen su gibi kişiler ya bir içimlik su gibi içilerek boşalan kapları, ya da kaplarında kokutularak geri dönmemek üzere kaplarıyla çöpe atılıyorlar!
Hayatın olmazsa olmazı suyun, bu kadar kolay bendolunabileceğini fark ederek sevinen şeytâni zekâlar, su kaplarını büyüttüler!
Her biri birer hayat kaynağı olan suyu oluşturan damlaları kaplara mahkûm ettiler!
Koyulduğu kap içinde, içine atılan maddeyi eriten, içinde dönüştüren su; tadını kaybettiğinin farkında olamadı! Ya tuzlandı, ya şerbetleşti! Her iki halde de su, sağlığa zararlı bir hâle geldi!
Şerbet şeker hastalarına, tuzlu su tansiyonu olanlara ölüm sebebi oldu! Suyumuzu suluktan çıkardılar! Suyumuzu kokuttular!
Mayaların eritilmesinde bile olmazsa olmaz suyumuzu harâb ederek mayaları bozdular!
Sadece genlerle oynamakla yetinmeyip damlalara deryâ düşürdüler! Yapay deryâlar yapıldı! Suya bentler kurarak barajlar yaptılar! Suyu hapsettiler! Akamayan suyu; "Su bir yerde çok kalırsa kokar." gerçeğine rağmen bir yerde çok kalmağa mahkûm ettiler!
Bilinirdi veta öyle belletilmişti ki ateşin hasmı su, suyun ki ateşti. Ateşi su söndürür, suyu ateş kuruturdu. Bunu da ters yüz ettiler!
Ateşle suyu karıştırıp, ateşle suyu barıştırıp "ateşsuyu" ettiler!
Ateşsuyu içenleri entel, içmeyeni gerici-yobaz-mürteci-câhil bellettiler!
Damlalıktan, suluktan, su gibilikten uzaklaştırılan yerel damlalara inat suya perçin vuranlar, kendi bölgelerinde ateşsuyu tutkunlarını tedâvi için tedâvi merkezleri kurdular! Ateşle suyu barıştırıp, karıştırıp ateşsuyu edenler; ateşsuyu müptelâlarının kanlarını ateşsuyundan temizleyerek yeniden su gibileştirirken suya mecbûr damlayı, damlaya hasret suyu, damlalardan oluşan suyu bekleyen deryâyı, saf suya hasret ettiler!
Kirletilmiş, murdarlaştırılmış su ile müslümana abdest aldırılırken saf suyu saf olmayanlara akıttılar!
Su ile saf, saf ile su hasret edildiler birbirlerine ve bu anarşinin adına demokrasi dediler!
Suyun damlaya, damlanın suya ihtiyâcı kadar birbirine ihtiyâcı olan insânı, birbirine düşmân ettiler!
Birbirine düşman insanlara da habire suya pilastik kaplık görevi yüklediler!
Birbirine düşman edilmiş insanlardan bir kısmı suyu pilastiğe hapsederken, birileri barajlara topladı! Kabına göre şekillenen baraj suyu, tepedeki güneşin ateşiyle buharlaşıp damlalık seferinde rüzgâra teslîm olurken barajda kalan kirletilmiş suyun çoğu; "Su kir tutmaz!" gerçeğini yok etti!
Ve olukların birinden nûr akarken, diğerinden kir akıtıldı!
Nûr akıtan oluklar nûrsuzlar ülkesine, kir akıtan oluklar nûr ülkesine akıtıldı!
Nûrsuzlar nûrla, nûr ülkesi kirle muhatap!
Velhâsıl-ı kelâm; damlamıza deryâ düştü ve ezildi damlamız deryâ altında...
Yeniden ateşle bakışıp buharlaşır, damlalaşıp sulaşabilirsek sulaştıktan sonra yeniden deryâmızla buluşabilirsek içimizdeki kirlerimizi, kirlilerimizi temizleyebilirsek çevremize hayat verebiliriz. Yoksa ateş önündeki kirli su misâli kurumaya, kuruduğumuz yere kirlerimizi bırakmaya mecbûruz, suyumuzu yıkayacak suya muhtâcız vesselam...
"Türk Milleti; ırmaklar gibi akıttığın kanına, dağlar gibi yığdığın kemiklerine bak, nâdim ol, kendine dön."
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: