Çarşamba, Aralık 16, 2009

SİVİLCE ÇIBANLAŞTIRILMAMALI!...

"Yarı hoca dinden, yarı hekim candan eder." demişler. İmam Hâtip Liselerinde, camilere imam olmak için okuyan-okutulan, sonra imamlıkla yetinmeyip her konuda ahkâm kesen allâmelere katılmak isteyenen yarı hocalar yüzünden, neler çektiğimiz gözönünde, neler çekeceğimizi ise Allah bilir!...
Tekkelerden, cemaatlerden referanslı siyâsilerden torpilli imamlar sâyesinde, camilerimiz siyâset yuvalarına dönüştü! Cemaatlerin tayin ettirdiği bakanların olduğu söyleniyor! Kabineyi yâni Bakanlar Kurulunu oluşturan Başbakan'a rağmen, bakan olan, bakanlıkta kalan, bakanlıktan alınamayanların olduğu söyleniyor! Bu söylentilerin olduğu ilde AKP, sandıktan tulum çıkıyor! Tekkelerin, cemaatlerin kontrolündeki siyâsetimizle de işimiz, kelîmenin tam anlamıyla Allah'a kalıyor!
Oysa inancımız; en makbûl duanın çalışmak olduğunu, çoluk-çocuğa helâl rızk te'mîn için çalışmanın, en makbûl ibâdet olduğunu öğretirdi bize! Oysa İslâmi ahlâkımız; "Atını önce sağlam kazığa bağla, sonra Allah'a emânet et." diye öğretirdi.
Yarı imamlar yüzünden yarısını yitirdiğimiz yarı îmanımızla; her şeyimizi, her işimizi Allah'a havâle eder olduk! Ortada; Hizb-ullah adıyla -illegalde olsa- bir siyâsi oluşumu da görünce, çıkabilen çıksın işin içinden!
"Allah var, ne gâm var?" tevekkülü ve ümitsizliğin îmansızlık olduğunu bile bile, Allah ile aldatanlarca düşürüldüğümüz halimizle ne yapacağımızı bilemez olduk! Artık millet olarak sokakta da hatâ yapıyoruz, sandıkta da!...
Yapmayın dedik! Yanlıştasınız, açılım dediğiniz, APS ile okyanus ötesinden kucağınıza gönderilen, içi boş veya size bile meçhûl paketle ve "12 Kötü Adam"ın danışmanlığı, serçelerin kılavuzluğu ile milleti ayrıştırıyorsunuz dedik!
"Gor deşicilik"in-mezâr eşiciliğin, yara kaşıyıcılığın, hiç kimseye olmadığı gibi size de bir hayrı olmaz dedik! Kavlamış, eski yaralarla oynayarak sivilceyi önce döğenek çıbana, sonra şir-i pençeye dönüştürmeyin dedik! Bırakın halklar-kabileler-aşiretler iken; "Ne mutlu Türk'üm diyene." şifre formülüyle milletleşmiş, tekleşmiş toplum, kavlayan yaralarını birlikte iyileştirsinler dedik! Duymadınız veyâ duyup duymazdan geldiniz!
Alt kimlik-üst kimlikle millet yapısını alt-üst ettiniz! 36 etnik kökten bahsederken, kendi millet vekillerinizin bu alt kimliklerden hangisine mensûb olduklarına bakmadınız! Millet nazârında doğru yapmıştınız, siyâseten yanlışa dönüştürdünüz!
Yaraları kaşıya-kaşıya Muş/Bulanık'ta yüzlerce yıllık komşuları, birbirine öldürttünüz! Gözünüz aydın olsun! Rahatladınız mı? Şimdi oralarda her türlü siyâsetin üstüne çıkacak olan kan dâvasına ne yapacaksınız? Oradan, -kan dâvası güdülmesin diye- hangi tarafı yüzlerce yıldır yaşadığı topraklarından, baba ocaklarından göçüreceksiniz? Göçse bile göçeni, kan dâvâsının töresel tâkibinden hangi yaptırımla koruyacaksınız?
Suçlu bile olsa, mahkûm bile olsa vatandaşının can ve mal güvenliğini sağlayamayan devlete devlet mi denir? Koca bir adayı emrine tahsis ettiğiniz kırk bin kişinin katili, sehpa artığı bir câninin hayatını korumayı kendinize görev edinmişken namuslu vatandaşın can ve mal güvenliğini kime havâle edeceksiniz?
Artık bu, yangına körükle gitmek gafletinden vaz geçin! Açılım denilen bu Haçlı ambalajlı ayrıştırmacı paketi, geldiği yere iâde edin artık! Havalar puslandı! Ortalık toz-duman! Vatandaş güvenliğini, ruhsatlı-ruhsatsız silâhıyla sağlamaya mecbûr kaldı!
Başka bir ülkedeymiş gibi Diyarbakır'da etnik/şövenist toplantılar yapılıyor, Anayasa Mahkemesi kararını tanımayan açıklamalar yapılıyor! Hükümet olarak sizden başka herkes bir şeyler söyledi bu konuda, siz susuyorsunuz! Bu aymazlıklar, milleti zorla yeniden "Ergenekon'dan Çıkış"a tahrîk ediyor, farkında mısınız? Yoksa bütün bunları, bilerek mi yapıyorsunuz?
Millet, sivilcelerini, çıbana dönüştürmemeğe kararlı ve çıbanı tedâvi edeceğini söyleyen ara hekimler de var! Milleti yarı hekimlere mecbûr bıraktığınızı görün artık Allah aşkına!...
"VE TEVEKKEL A'LALLAH."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: