Cumartesi, Aralık 26, 2009

İT ÜRÜR, KERVÂN YÜRÜR...

Buyurun cenâze namâzına! Zorla hocalaştırılan câhil, yellendi hem de ağzından! Şimdi cemaat neylesin?
Muhatâbı; kesinlikle ama kesinlikle cahili zorla hocalaştıranlar, demokrasiyi amacına ulaşmak için araç olarak kullandığını saklamaktan öte inanarak savunanlardır! Daha fazla demokratik hak istem ve va'diyle zorla demokratlaştırılan teröristin kıravatlısı, yeni öten horoz acemiliği ile çöplüğünde eşelendi!
Ağız dolusu küfretti kuyruğundan bir tüy koparan demokrat yoldaşlarına! Küfrün, hakâretin diplomatçasını da böylece duymuş olduk Vatanımızın bir bölümünü gerçek manada çöplükleştiren, el kapısından yal yiyerek kuduran, daha fazla demokratik hak talebinde bulunan, siyâsallaştırılmış teröristten!
"Devlet aklına bir mesajımız var. Bizi şahin ve güvercin diye ayırmayın. Bunu söyleyenlere hass...tirin diyoruz, hass...tir!" Diyor güvercin demokrat ve bir gün sonra devam ediyor:
"Savunma olsun diye söylemiyorum. Söz bir noktadan sonra uçup gider. Ama kurşunun izi gitmez. Nisa süresinin 148. ayetini okumak istiyorum. 'Allah kötü sözü açıkça söylemeyi sevmez, ancak zulme uğrayan kişi dışında. Allah işiten ve bilendir.' Ben, siz ve bütün insanlarımızın zulme uğradığını düşünüyorum. Bardağı taşıran bir damladır."
"Rehberi karga olanın burnu boktan kurtulmaz." bu değilse nedir Allah aşkına?
Sakın kimse; güvercine ve şahine hakaret edilerek benzetilen bu "yaratık"a kızdığımızı falan zannetmesin! Millet olarak bu sese tavrımız, kervana ürüyen itin sesiyle ve yaptırım gücüyle eş değerdedir! İtin itliği gereği, yoluna devâm eden kervana ürümesi neyse, bu yaratığın ağzından yellenmesi de aynı ton ve seviyededir birliği hazmetmiş Türk'te de, Kürt'te de...
Telefonla Kürt dostlarımı aradım. Yerimde duramadım ve Kürt dostlarımı ziyârete gittim. Aynı ölçü ve şiddetteki öfkeyle ve bıyık altı gülümsemeyle yorumluyorlardı bu ağızdan yellenmeyi!
"Bu küfürlerin muhatabı, bunları bu kadar şımartan açılımcılardır. Birileri bu küfürlere cevap verecekse bu cevap veren küfrün muhatapları olmalıdır." diyorlardı.
Millet tarafından, bir sonraki seçime kadar devleti yönetmek üzere görevlendirilen Hükümetin başı, O'nun Köşk'e taşıdığı; "Güzel şeyler olacak." kehânetinin sahibi ve açılım adındaki ayrıştırmanın organizatörü Bakan ve "Îmanlı demokrat AKP'lilerdir bu ağızdan yellenmenin muhatabı!
Biz, millete fahrî sözcülüğümüzle ağzından yellenen bu karga demokrata da deriz ki:
Köy hayatına yabancı, entel şehir çocukları belki it ürümesinden ürkebilirler ama köylerdeki dev yapılı köpeklerin ürümeleri, köy delikanlılarının dikkatlerini bile çekmez. Sadece itin sahibi, niye ürüdüğünü merakla dışarı çıkar.
Biz de millet olarak işimizle gücümüzle meşgûlken; açlıkla, yoklukla, îman maskeli hortumcularla, özelleştirme adıyla yandaşlara satılan Cumhuriyet kazanımı kuruluşlarımızın emekçileriyle; günlerdir Ankara'nın soğuğu, polisin copu, tazyikli su, millet vekili ayırımı yapılmadan sıkılan göz yaşartıcı biber gazının hesâbını, günü geldiğinde Hükümet edenlerden sandıkta sormaya hazırlanırken; Devleti temsîlen kapıda ürüyen itin neye ve kime ürüdüğünü merak ederek birilerinin dışarı çıkmasını bekliyoruz!
İtin ürümesinin kervâna engel olamayacağını; ürüyen it, itliğinden dolayı bilemez! Kervandaki develer ve başı çeken eşek te itin niye ürüdüğünü develiği ve eşekliği gereği anlamaz ama kervâncı ve itin ürüdüğü bahçenin sahibi, en azından meraktan da olsa ürüyen ite bir göz atarlar!
AB ve ABD zorlamalarıyla demokratlaştırılmaya çalışılan, İmralı'daki bebek katili câni psikopatın tâlimatıyla "Sine-i AKP"ye dönen, Canan Arıtman'ın söylemiyle "PKK'lılar"a karşı da ne yapılacak, ne yaptırım uygulanacak diye meraklı bir bekleyiş var. Bu merakla bekleyenler de milletin kahhar çoğunluğu!
Artık it ürüse de, ürümese de yoluna devam eden kervanın sahibi Türk Milleti biliyor ki yolun sonu göründü! Sandıkta görevlendirdiği bu ehliyetsiz siyâsileri, yine sandığa gömerek kervanının sefere devamını sağlayacaktır! Bu kere görevlendireceği kervancı başı, büyük bir ihtimalle kervana boşu boşuna ürümeyi görev zanneden itleri de kontrol edecektir. Çünkü millet biliyor ki bu seferde emânet ehline verilmezse ortada ne emânet kalır, ne de emânetçi!...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: