Çarşamba, Mayıs 12, 2010

DEĞMİŞ-DEĞMEMİŞ!...

Şühedâ-Gâzi milletin kurduğu Türkiye'de, siyâset yeniden şekillendiriliyor!
Bütçesi, büyüme-küçülme rakamları dolarla ifâde edilen; bağımsız yargının üstünde bir "ulusalüstü yargı"dan bahsedilen; üç-beş genel başkan ûnvanlı kişinin tesbît ettiklerinin sandıkta onaylattırıldığı; 'Dolma Kalemler'in bir kısmının ABD, bir kısmının AB lejyonerliği yaptığı; mevcût Cumhurbaşkanı'nın eşi de dahil olmak üzere sayısız vayandaşın devletini AİHM'ye şikâyet ettiği; müslümanlara zûlmeden Amerikalı askerlere dua eden müslüman yöneticilerin olduğu, ABD'nin siyâhî Başkanı'nın Gâzi Meclisimizde talimatlar verebildiği bir bağımsız(!) ülkede, siyâset güncelleştiriliyor!
Okumuş-okumamış bütün milletin millî aklı, millî şuuru, onar yıllık uygulamalarla korkutuldu! "Birimiz, hepimiz; hepimiz birimiz için", "Komşusu açken tok yatan bizden değildir." ahlâklı
milleti; "Bana değmeyen yılan, bin yaşasın!" diyen mürâi ettiler!
Korkaklıklarını içerde demokrat, dışarda diplomat maskesiyle saklayanlar sâyesinde; dönmek-terketmek, kahpelik, inkârcılık, nankörlük, ilm-i siyâsetten sayıldı!
Müttefik(!)imiz Haçlı ABD ve AB'nin dikteleri ve "emme-basma tulumba" kolları, genel başkan vekillerinin, meclisteki el sayısıyla çıkarılan yasalarla, Romalı zengin köleler icâd edildi!
Siyâset; bu dayatma yasalarla süflî-hercâi mîrasyedileri kapma yarışına giren sermaye hayat kadınlarının rekâbetine benzer bir yarışla, dünyalık edinme yarışına döndürüldü! Millî düşünen, toplumsal düşünen idealistlere-ülkücülere; sosyal düşünen devrimcilere-ulusalcılara aptal; kendini düşünen, gemisini kurtaran kaptan târifli, köle zihniyetli fırsatçılara, kurnaz talancılara akıllı denilmeğe başlandı!
Hercâî mîrasyedileri kapışan sermâye kadınların, dostlarını mukayeselerine benzer bir mantıkla, mirasyedi siyâsiler de sermâye tavrı takındıkları seçmenlerini, aptallık yarışına soktular!
Artık münevverin, kendi fikrini söyleyen ziyâlıların kalmadığı günümüzde; güzel rol yapabilen aktörleri, papağanları kıskandıracak kadar usta taklitçilerin "aydın"cılıklarına mecbûr kaldık!
Karga rehberler sâyesinde, "kahverengi burunlular" çoğaldı!
Shekespear'in dediği gibi "iktidar, dalkavuklardan hazzetmeğe başladığı için şeref, ayaklar altında" kaldı! Türkiye, Haçlı eğitimiyle Roma'lılaştırıldı, Bizans'laştırıldı!
Arkaya dolanıp puan alan kaçak güreşçiler; teknolojiyi, 20 yy.'ın ajanlığı ile birleştiren tele-kulaklar, gizli kameralı röntgenciler, şerefsiz şantajcılar, yer altında öbekleşen köstebekler, yönetimde etkin oldular!
Millete yabancı, ithâl sistemlerle iş başına getirilen liyâkatsizler sâyesinde; duygu sömürücüler, din-îman pazarlayıcıları, "Allah ile aldatanlar", yemîn eden yalancılar, kurnaz talancılar, insafsız hortumcular, örgütlü dinciler; "Temiz kardeş!" iltifâtına mazhâr oldular!
Mevlâna; edebi edepsizden, hayâyı hayâsızdan, güzeli çirkinden, iyiyi kötüden, tatlıyı acıdan kıyasla bulmayı öğütler! Suçlunun şirret olduğu, bilinir!
Gazetemiz yazarlarından Arslan Bulut'un hatırlattığı, mevcût devlet ricâlinin yerli-yabancı görüşmelerinin de gizli-açık kayıtlarının var olduğu; yine gazetemiz yazarlarından İsrafil Kumbasar'ın dikkat çektiği, sekiz yıllık bir gizli kayıtla, Baykal'a "Tayyip"in siyâsi yasaklarının kaldırılmasında şantaj yapılıp yapılmadığı sorgusu, hele bir de Başbakan olsaydı mevcût gizli kayıtlarla neler yaptırılabilineceğinin hayâli bile korkunç değil mi?
Bağımsız(!) Türkiye'de, siyâset güncelleştiriliyor, Türkiye Haçlı'ya teslîme hazırlanılıyor!
Tatlı borsasıyla ilgilenmediğimize göre; "Bal alana da, pekmez satana da" eşit mesâfede duramazsak "kahverengi burunlular" bizi foseptiğe çekmezler mi? Sırada kim/ler/in olduğunu da bu aymazlıkla sâdece; "değmiş-değmemiş" papatya falıyla mı bekleyeceğiz?
Binlerce yıldır; devlet olmak, devlet kalmak için ölmedik mi biz?
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN. TÜRK TE TÜRK'Ü KORUSUN.
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: