Perşembe, Mayıs 20, 2010

TÜRK'ÜN TASFİYESİ BAŞLADI MI?

Bir haber kaynağım'ın; "Amerika, Tayyip'ten vaz geçti. İlk yazan sen ol!" haberi üzerine, "Amerika'nın inadına Tayyip!" diye nâra atmıştım. "Sarhoşken namaza yaklaşmayın." âyetinin sadece "namaza yaklaşmayın." kısmını alanlarla benzeşen bir tavırla sadece "İnadına Tayyip!" sözümü alarak gönül koyanlar olmuştu!
Sarıgül'ün ABD'ye gidip Jinsa'yla görüştükten sonra adaylığını açıklaması üzerine de; "CHP'liler, Baykal'a sahip çıkın." diye seslenmiştim ve yine; "Sana ne?" diye gönül koyanlar olmuştu!
Kuva-y-ı Seyyâreliğim gereği, Türkiye'den yönetilmediği kesinleşen siyâsete şüpheyle bakıyorum! İktidâra hazırlanan partiyi, hazırlanan muhalefetle; cemaatleri STK adlı bürolarla, gerçek Sivil Toplum Kuruluşlarını cemaatlerle kontrol eden güce karşı durabilmek için bütün partilere karşı tedbîrli mesâfedeyim!
Çünkü Türkiye'de Türklerin siyâsetten tasfiyesi sürecini izlediğimizi zannediyorum!
Dîni ve Kur'an'ı Türkçe anlamıyla en sosyete ailelere bile tanıtmakta mesâfe alan Yaşar Nuri Öztürk'ü, önce siyâsete sokup sonra çok basit bir komplo ile yok eden; Türkiye'nin başarılı ve cesur bürokratlarından Sadettin Tantan'ı siyâsete sokup basın ve medyayla önce pohpohlayıp sonra ipini çeken; "Yatan Ecevit'e karşı Ayaktaki İsmail Cem"i hiç yükseltmeden yok ederken solu parçalayan; Besim Tibuk ve benzeri alevî iş adamlarını siyâsete sokarak yok eden; Muhsin Yazıcıoğlu'nu, yakın arkadaş olduklarını kendilerinden duyduklarımızın hükümet olduğu bir dönemde, canlı yayında vahşice katleden; Cem Uzan'ı gözler önünde paramparça eden, son olarak ta Türk kimliği ile CHP'yi Atatürk çizgisine çekmeyi başarmak üzere olan Baykal'ı alçakça-acımasızca yok etmeğe çalışan güce karşı millî duruşumuzu ne zaman ve nasıl sergileyeceğiz diye meraklardayım!
Türkiye Cumhuriyeti'nin bânisi Atatürk'ün ölüm yıldönümü 10 Kasım'da, Gâzi Meclis'te milleti parçalama operasyonu "açılım"ın görüşülmesini; Atatürk'ün doğum günü olarak kabul ettiği, Yunanistan'da Pontus Soykırım Günü olarak îlan edilen, Yunan ve Haçlı işgâlinin başlaması üzerine millî hareketin başlatıldığı 19 Mayıs'ın yıldönümünde, Türkiye Başbakanı'nın Yunanistan'da Fener Patriğine ekümenlik va'detmesini tesâdüf diye yorumlayanlar varsa ve bunlara siyâseten yağdanlık-yalakalık yapan "dolma kalemler" varsa, şüphem iyice artar!
Akademisyenden, bürokrattan, iş adamından siyâsetçi olmayacağını olursa da ancak ekip adamı olabileceklerini bizzat gözlemleyerek öğrenmiş olmamız lâzım! İş adamlarının, mevcût hükümetten intikam almak için paralarına güvenerek soyunduruldukları siyâsette ne hale geldiklerini bir kaç kere yaşadık! Akademisyenden, teorisyenden de siyâsetçi olmayacağını defalarca yaşadık! Bürokrattan siyâsetçi olmayacağını, olursa da verilen görevleri bihakkın yapabileceklerini ama karizma eksikliklerini de defalarca izlemedik mi?
Bir adam, hayatının en verimli, en aktif yaşlarında memuriyete girip şefinin, müdürünün ve amirlerinin önünde ceket iliklemeğe başlamış ve hayatının 30-35 yılını önü ilikli geçirmişse; siyâsete soyunup önünü açtığında elini hangi cebine koyacağını şaşırır!
Kemal Kılıçdaroğlu'nda bu şaşkınlığı daha aday adayı olarak adı zikredildiği andan itibâren görmeğe başladık! Dersim'le ilgili Onur Öymen'e -taban baskısıyla- koyduğu tavrından, Baykal'ın Öymen'le gruba girmesi üzerine bir günde çark eden Kılıçdaroğlu'nun daha ne gibi hallerde, kimlere karşı çark edeceğini de şaşırmadan izleyeceğiz!
Baykal'ın; İnönü ve Ecevitle ekseninden kaydırılan CHP'yi yeniden Atatürk ilkelerine döndürme gayretlerini, Türklüğü hiç tevil götürmeyen bir siyâsetçi olması hasebiyle de dikkatle izliyordum! Yandaş-yaygın medyayı, Baykal Komplosu üzerine çok zaplayarak izlerken farkında olmadan beynimize müdâhele ettirdiğimizi de Ahmet Bican Ercilasun Hocamız'ın; "Dersimiz Türkçe: Dinlediğini/okuduğunu anlayamayanlar" uyarısıyla fark ederek irkildim!
Kimin, kimden vaz geçtiği; kimin kime ihânet ettiğini izleyerek, Türk karakterimizle Türk'ü korumaya başlamazsak, yarın hepimiz tek ve korumasız kalacağız! Haberiniz olsun!
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN. TÜRK TE TÜRK'Ü KORUSUN.
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: