Çarşamba, Mayıs 26, 2010

EY TÜRK GENÇLİĞİ! NEREDESİNİZ?

"Öldün mü ey gençlik? Eğer öldünse haber ver! Onlara hicviye yazan kalemim sana da mersiye yazsın. Yahut ölmediğini ispat et ki, sana olan büyük îmânım sarsılmasın ve sana olan destanım boşa gitmesin." Arif Nihat Asya
Ey Türk Gençliği!
Bir zamanlar problem olanlar ağabeylerdi; öldüler, unutuldular, azaldılar! Kendilerini dünyanın merkezi sayanlar, kendilerini dünyayı boynuzlarında taşıyan "tağut" zannedenler; hayvan pazarlarında siyâset cambazlarınca pazarlandılar, alındılar-satıldılar!
"Ekerken yok, biçerken yok; harmanda kardeş" ler; buğday ithâl edecek kadar değişip gelişen 'Haçlı Müslümanlar'ın ithal buğday silolarında bekçiliğe râzı oldular!
Av köpeği misâli, tüfeklinin yanında durmayı akıllılık sayan "kahverengi burunlular", bir daha ölüm gelince komşuya attılar!
Kanla canla vatanlaştırılmış, "Evimizin evi" vatanı sahneleştirdiler! Shakespeare'den bir oyun oynasalardı; "İktidar dalkavukluktan hazzetmeğe başladığında, şeref ayaklar altında kalır." diyebilirlerdi rol gereği de olsa!...
ABD senaryolarını, AB senaryolarını, Haçlı senaryolarını oynuyorlar ve sahnede Haçlı Müslümanlar, "Sosyalist solcular" var!
Nerdesiniz Ülkücüler? Bu sefer trübünlere sizi mi çıkardılar? Onlarca yıl Karaoğlan'ın seyirciyi sahaya indirmek tehdîdiyle sahnelenen oyunun yeni perdesinde, seyircilik rolü size mi düştü?
ABD'nin 'Bizim çocuklar'ı, yeniden darbe mi yaptılar? Özal'lı dönemleri mi yaşıyoruz yeniden?
Osman Yüksel'lerin, Necip Fazıl'ların, Abdurrahim Karakoç'ların açtıkları nûrlu izden aramıza sızarak; "İslâmi Cihâd'ın, bizler tesbîh tutan, kalem tutan elleriysek ülkücülerde silah tutan elleridir!" dediği söylenen Özalcıların; şimdi hangi sahnelerde, hangi rollerde olduklarının farkında mısınız?
Onar yıllık aralarla, on yıl önceki kahramanların hainleştirildiği, hainlerin kahramanlaştırıldığı; yeni sahneye yeni hain kahramanların hazırlandığı, demokrasi tramvayının farkında mısınız?
"Sabah rüzgârıyla gelen, akşam rüzgârıyla gider." miş! Dervişin fikriyle örtüşen zikrini görüyor musunuz? Yandaş medya'yı kabullenerek "candaş ve yoldaş medya" diye yeni hedefler işâret edildiğinin farkında mısınız?
Bu Haçlı Müslümanlara; "Sabah'ı kime, Akşam'ı kime verdiniz? Sabah-Akşam, kimlere neler söyletiyorsunuz biliyoruz!" diyen çıkmaz mı?
CHP'yi yeniden "Sosyalist sol"la buluşturan, "Kaliteli sosyal demokrat"ın; "... o dönemde de siyasetin içindeydi ve aktifti. Ülkücülerin ağabeyiydi. Ancak farklı fikirlerde olmamıza rağmen herhangi bir tartışmamız hiç olmadı." tarifiyle; bebek katili, İmralı'daki çukurun, CHP'yi sosyalist solla buluşturan Gandi'ye methiyesindeki denk gelmeyi, tesâdüf saymazsınız değil mi?
Neredesiniz Ülkücüler? Trübünde bile olsanız, trübün önderliğini başkalarına bırakmazsınız değil mi?
Nizâmiye Medreseleri'nden Nizâmülmülk ve Hasan Sabbah'ın yetişmiş olduğunu unutmayarak, aynı oyuna bir daha düşmeyiz değil mi? Yeni Alamut Kalelerine, yeni Hasan Sabbahlara karşı tedbîrimiz ve yeni Nizamülmülk'ümüz vardır değil mi?
Yeni Hasan Sabbahların; sınır bekçisi 'assasîn'i, yeniden 'haşhaşin' etmelerini bir daha izlemez, aynı tuzağa ikinci kere düşmeyiz değil mi?
Allahınızı severseniz neredesiniz? Sesime ses verin! Ses verin ki Arif Nihat'lardan aldığımız feyzle, sizin yeni destanlarınızı birlikte yazalım.
Yoğurda çok mu üflüyorum, çok mu evhamlıyım Allah aşkına? Ey Türk geçliği, neredesiniz?
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN. TÜRK TE TÜRK'Ü VE EVİMİZİN EVİ'Nİ KORUSUN.
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: