Pazar, Mayıs 23, 2010

SEN DE Mİ GANDİ?

Elbette her yiğidin kendine has yoğurt yemesi olur ama topluma saygısızlığın, görgü kurallarını hiçe saymanın adı, her kesimde ayıptır!
Kılıçsız Mücahid Gandi, Sakin Güç Kılıçdaroğlu, soyadıyla uyumlu olarak kürsüdeydi! Zırhını giymişti, kılıcını çekmişti, Atatürk'ün sadağından çektiği ok yayda, savaş meydanındaydı!
"Kral öldü. Yaşasın kral"cı CHP'lilerin deyimiyle volümüyle yükselttiği ses tonuyla bir cephede, kılık kıyafetiyle başka bir cephede, satır aralarına serpiştirdiği göndermelerle başka cephede savaşa hazırdı!
Ben, Sâkin Güç'ün kıyafetiyle de ilgilendim. Çünkü gözüme battı!
Hafızamızı yoklarsak Atatürk İnkîlaplarına direnmenin bazı göstergeleri var mesela özellikle kıravat takmamak!... Kravat takmayanları veya kıravatı başka yerlerine bağlayarak gösteri yapanları da hatırlarız. Son yıllarda, özellikle İkinci Cumhuriyetçilerde, Yeniden Osmanlıcılarda, Eski Millî Görüşçülerde, Yeni Avrupa Birlikçilerde, meselâ Başbakan'da kıravatsızlık biz tavır oldu. Kıyafet İnkîlabına karşı açık bir tavır!...
Elbette hamamda takım elbiseyle olunmaz ama resmî toplantı veya davetlere de mayo ile veya hamam peştemali ile gidilmez! Aczimendilerin asalarını, cübbelerini, sarıklarını empati yaparak anlamaya çalışırım. İkinci Cumhuriyetçilerin, Atatürk ve kazanımlarına karşı yıllardır açıkça tavır koymuşların kirli sakallarını, hakim yaka kıravatsız gömleklerini, kıravat takmamak için balıkçı yaka kazaklarını da empati yaparak anlamaya çalışırım ama görmezden gelemem!...
Sakin Güç'ün, Kılıçsız Mücahid Gandi'nin, bize göre Tunceli'li kendine göre Dersim'li Kemal'in salonda asılı posterinin kazaklı, kendisinin kıravatsızlığını da görmezden gelemedim!
Bu memlekette; "Kürdüm, ayrılmak istiyorum!" diyenlere ne yapıldı ki sana ne yapılsın Gandi?
Bu memlekette; Atatürk devrimlerine karşı çıkanlara, karşı devrimcilere, tekke-zâviye yasalarını ihlâl edenlere ne yapıldı ki sana ne yapılsın Sakin Güç?
Bu memlekette Dersim İsyânı'nı dillendiren Onur Öymen'e sen de dahil kimlerin ne yaptığını, Baykal'ın özel tavrıyla nasıl çark ettiğini de unutmadık çünkü daha dündü!...
Rakip takımların formaları farklı olmalıdır Gandi! Aynı renk formayla maça, hâkem izin vermez çünkü hem seyirci, hem de oyuncuları yanıltır!
Kime ne dersin, kime nasıl izah edersin bilemem ama 1938 Dersim İsyanı'nı unutmadığını, isyânı bastıran İsmet Paşa olmasına rağmen Atatürk'e kin duyulduğunu, şuuraltı tavrını kıravat takmamak olarak göstermediğini anlatamaz, fark edenleri inandıramazsın Sakin Güç?
Salondaki posterinin kazaklı, kürsüde "Recep Bey" diye seslenen "volümü yüksek" Kılıçdaroğlu'nun Recep Bey vâri kıravatsızlığını, izahta zorlanırsın! Bu öküzün altından çok buzağı çıkar!
Yarından itibâren hiç kıravatsız görünmesen de, bu konuda yöneltilen sorulara ikna edici cevaplar versen de, cumhuriyetten de önce gelenekleşmiş, adab-ı muaşeretten sayılan, topluma karşı saygısızlık görülen kıravatsız ve yakası açık gömlekle, kürsüye çıkışını ve orada resmettiğin Atatürk Kıyâfet İnkîlabı'na kafa tutuşunu, zor unutturursun!
Ben hatırlatayım! Başkaları sana ve yakınlarına her ortamda, hem de art niyetli olarak soracaklar bu kıravatsızlığınla ortaya koyduğun patavatsızlığını...
Bir Türk Milliyetçisi olarak; Türk'ün komünistini de, marksistini de seven ben, sinsiliklerden hoşlanmıyorum. Hasmın mertini tercih ediyorum, seviyorum!
Voltaire'in; "Tanrım! Beni dostlarıma karşı koru, düşmanlarımla ben baş ederim." sözü sana bir şey söylüyor mu Sâkin Güç?...
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN. TÜRK TE TÜRK'Ü KORUSUN.
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: