Cuma, Mayıs 14, 2010

KASIMPAŞALILARA ŞİKÂYETİM...

Kasımpaşa'nın nâm-dâr delikanlılarına şikâyetim var!
Külhanlık, serkeşlik, serserilik, mafyalık başka bir şey! Kabadayılık, mahalleye sahiplik gerektirmez mi? Kabadayılığın olmazsa olmazı beyefendilik, sabır, tevâzu, sahâvet yâni verellilik ve gücünün yeteceğine vurmamak, arkadan konuşulanları duymamak ve canı yanmışın söylediklerini affetmek değil midir?
Kasımpaşa'nın nâmlı kabadayılar yetiştirdiğini biliriz. Kabadayı fıtratlı Kasımpaşalılara, Kasımpaşalı lakabıyla dolaşan ama kabadayı fıtratlı herkesi incitecek davranışlar sergileyen Potamyalı Recep Tayyip'i şikâyet edeceğim!
Kasımpaşalılığın üstüne bir de 75 milyonluk bir ülkenin Başbakanı olarak, devletin bütün güç ve imkânını elinde bulunduran biri olarak, Diyarbakır'daki bir belediye başkanının "Has...tirin!" küfrünü duymazdan gelen kişi; Gaziantep'te şehît oğlunun cenâzesinde, can yangısıyla, devlete-millete sadakatini kaybetmeden, "Vatan sağ olsun." dedikten sonra; "Bize bir şey olmaz, Türklüğünden utanan Başbakan utansın. Türk`üm diyemeyen Başbakan utansın!" diye sitem eden babayı duydu, yargılatarak 11 ay 25 gün hapisle cezâlandırılmasına sebep oldu!
Diyarbakır'da; Mehmetçiğimizi kurşunlayanları, canımızı yakanları, köyleri yakıp yıkanları, bebekleri kaleşle tarayanları, şehirlerde hatta Diyarbakır'da bomba patlatan alçakları, diri diri otobüste insanlarımızı yakanları, sokakları cehenneme çeviren bölücü hain emperyalizm taşeronlarını savunarak ülke Başbakanı da dahil bütün devlet ricâline; "Has..tirin!" çekmek incitici değil ama Çukurca'da çapraz ateşle şehit edilen Halil Kömür'ün babası Ahmet Kömür'ün can yangısıyla yaptığı sitem, mahkemeye verilecek kadar incitici!
Biri; devlete, millete ihânet edenleri savunurken Başbakan'a "has..tir" çekiyor, diğeri vatan bölünmesin, Devlet yaşasın, Bayrak inmesin, Ezan dinmesin diye canını fedâ eden oğluna yanarken güvendiği yere sitem ediyor!
Kasımpaşalılar; duymazdan gelinerek affedilene de bakın, affedilmeyip cezalandırılmasına göz yumulana da!...
Son zamanların libidosu yüksek siyâsetçisi Deniz Baykal'ın yasaklarını kaldırtarak başbakan olmasını sağladığı Kasımpaşalı'nın gözlerinin içine baka baka; "Egede coşar, Karadeniz'de taşarız!" diye tehdît eden PeKaKa'nın siyasallaşmış dokunulmazlarına karşı takınılan demokrat tavra bakın, bir de şehit cenâzelerinde "Şehitler ölmez, vatan bölünmez. Ne mutlu Türk'üm diyene. Vatan sana canım fedâ." diye slogan atan millete karşı takınılan öfkeli tavra!...
Kabadayı, sözünden cayar mı? Kabadayı, kameralar önünde; "One minute!" diye, "Bir daha Davos'a gelmem!" diye kükreyip salondan çıkar çıkmaz; "Ben Peres'e değil, program sunucusuna kızdım. Peres yaşça büyüğümdür, ona saygısızlık etmedim!" diyerek sözünü yalanlar mı?
Kabadayı; onlarca yıl kızıp sövdüğü yahudilerin, ABD deliğe süpürmesin diye Filistin'e yaptıklarına seyirci kalır mı?
Kabadayı; dört yüz yıl tebaamız olmuş Irak'ı işgal eden, bir milyondan fazla müslümanı katleden, yüz binlerce müslüman kadına-kıza tecâvüz eden, Haçlı olduğunu açıklamış ABD askerine dua eden birinin Cumhurbaşkanlığı'ndan rahatsız olmaz mı?
Kabadayı; aynı Haçlı ordusuna övgüler dizer mi? Başımıza çuval geçiren haçlı silahşörü ABD'yi; "Büyük devletler özür dilemez." diye över mi?
Kabadayı; dik yaşayıp, dik konuşup, dik durup, dik ölmez mi?
Kasımpaşa'nın gerçek Kasımpaşalıları; bu Kasımpaşalı lakaplı Potamyalı Recep Tayyip'i Allah'tan ve sizden başka şikâyet edecek yer bulamadım!
Kabadayı fıtratınızla, feryâdımı ve şikâyetimi duyarsınız değil mi?
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN. TÜRK TE TÜRK'Ü KORUSUN.
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: