Perşembe, Eylül 23, 2010

DARBE İZLERİNİ SİLECEKLERMİŞ!...

Darbeler ve darbecilerle hesaplaşmaya başlamışlarmış, darbelerin sahibi Okyanus ötesine rağmen!
Demokrasiyi araç kullandıklarını saklamayan demokratlar, ayrışmacılar, "Hepimiz Ermeniyiz"ciler, özürcüler, vatanı "bir çift kadın memesine" değişebilecek enteller, dolma kalemler, yandaş-candaş-yoldaş 68 kuşağı temsilcileri, birinci 12 Eylül'e kadar emperyalizm ve sistem tarafından kullanıldıklarını fark ederek intikama soyunup mevcût siyâsi gücü kullandıklarını fısıldayan "eski devrimciler" ve "eski bağ/k/ımsız ülkücüler", referandumdan sonra azdılar!
Tarafsızların bertaraf edileceği tehdîdi, Bekir Coşkun'a yapılanla karşıtların bertaraf edilmesi şekline dönüştü! Sivil darbenin ayak sesleri alkış gürültüleriyle bile saklanamıyor artık! Tarihte Hitler'in de Almanlar'ın önüne koyduğu sandıktan ezici bir çoğunlukla çıktığını hatırlamamız lazım! Fazla geçmişe ve uzağa gitmeden "Birinci 12 Eylül"cülerin de millet önüne koyduğu sandıktan % 92 kabûl oyu çıkardıklarını da hatırlattıktan sonra; her sandığın Millî İrâde olmadığını da söyleyerek asıl konuya dönelim.
Hükümetin imkânlarını kullanarak, valilerle-kaymakamlarla, resmî kaynaklarla, bütün emniyet güçleri ve Silahlı Kuvvetlerin özel korumasıyla bir kampanya yürüten Tayyip Erdoğan, ancak % 58 evet dedirtebildi!
Önümüzde de seçim var! Tek cevaplı, yirmi altı sorulu bir referandumdan zor çıktıklarını fark eden Erdoğan, merkez sağ oyları hedefleyerek Menderes'in kabrini de ziyâret ederek; "Mezardaki ölülere de oy kullandırın!" tavsiyesine uydu!
Sekiz yıldır hükümet olmasına rağmen neden şimdi? Menderes'in devamı bir siyâsi hareket ise neden SP'den ayrılır ayrılmaz değil de şimdi bu ziyâret? Siyâset kazanma san'atıdır diyerek buna da itiraz etmeyelim!
Ama Menderes'in mezarı başında söylendiği söylenen; "Darbelerin bütün izlerini silmek" diye fısıldanan ve buradan hareketle Alparslan Türkeş'in Kabri'nin yerinin değiştirileceği fısıltısıyla; Recep Tayyip Erdoğan ve şürekasından ziyâde "Bağ/k/ımsız Ülkücüler"e, onlar adına teşekkürü kabul eden Ramiz Ongun'a sesleneceğim!
Birinci 12 Eylül öncesi, "Türkeş'siz MHP" kumpasının içinde olan, 1980 sonrası 17 yıl MHP ve teşkilatlardan uzak olmakla yetinmeyip Başbuğ Türkeş hakkında sert muhalif sözlerini duyduğumuz Ramiz Ongun; Alparslan Türkeş'in vefâtı ile MHP'ye iki kere Genel Başkan adayı oldu!
Ramiz Ongun'dan ziyâde O'nu bir Ülkücü Ağabey olarak kabul ederek seven Ülkücü yüreklere kıyamadığımız için bir şey söylemedik! Referandum sürecinde de aynı mantıkla bir şey söylemedik.
MHP'den uzak olduğu yıllarda ANAP'a yakınlığından çok daha samimi bir şekilde yakın olduğu AKP'lilere, Erdoğan'a şimdi birşeyler söylemezse artık hiçbir müsbet yanı kalmayacak!
"Türkeşçi" sıfatıyla Devlet Bahçeli'yi tenkîd eden ve iki kere Genel Başkanlığa aday olan Ramiz Ongun'un; hiç vakit geçirmeden Erdoğan'la görüşerek Türkeş'in kabriyle ilgili fısıltıların önüne geçmesi şart, hatta farz!
Bu hafta sonuna kadar; böyle bir teşebbüste bulunur düşünce ve hayalimizle gene bir şey söylemeyelim ama Türkeş'in Kabri ile ilgili fısıltılara müdâhil olmazsa, kendini "Türkeşçi" sıfatıyla sevenleri ikna etmezse biz konuşmaya başlar; hem O'nu "Türkeşçi" bilerek sevenleri, hem "Bağ/k/ımsız Ülkücüler" sıfatıyla teşekkür aldıkları için sevinen Türkeş'çi Ülkücüleri uyarmaya başlarız!
Mesela; "Kardeşim! Anan seni Genel Başkan Adayı olarak mı doğurdu?" diye bizzat soran ama; "Kırk yıllık Dostumu ayaklar altına terk edemez, yalnız bırakamazdım!" diyerek vefâda da devleşen Ülkü Devleri'nin de artık Ramiz Ongun hakkında konuşacaklarını zannediyoruz.
Gittikleri yerin yenisi olmayı başaramamış bu "eskiler"in, bindikleri her gemiyi batırdıklarını da bütün darbe izlerini silmeye soyunduğunu söyleyen Erdoğan'a hatırlatmak ta ayrı bir memleketseverlik görevimiz!...
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN. TÜRK TE TÜRK'Ü KORUSUN.
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: