Cumartesi, Şubat 05, 2011

IS'SIZ DEREDE TİLKİ BEYLİĞİ!...

Yol bilmeyenden kılavuz olmaz! Yol bilmezin rehberliğinde ilk yol ayrımında kaybolmak ta mukadderdir!
Karakterine,heyecanına ve sağduyusuna çok itimat ettiğim bir Ülkücünün internette gördüğüm; "80 öncesine takılmış arkadaşlarla yol yürümemiz, bugünkü yeni saldırganlıklarla mücadele etmemiz mümkün değil! Kendimizi geliştirmek ve heyecanımızı koruyarak, akıllı bir yol izlememiz gerekiyor." yorumu ile elektrik çarpmışa döndüm!
Söz elbette ortanın, kim alınırsa ona kalacak ve ben alındım! Bu sözün Genel Başkan yorumu olduğuna da yemin ederim! İtiraz etmeden önce de İmralı mahkûmu câninin bir milyon kişiyi Diyarbakır'da meydanlara çağırdığını hatırlatacağım!
Türk Milliyetçilerinin demokratik hak olan mitinglerini bile, sokaklara inmek ve sokak kavgaları şeklinde tercüme edersek iki kere yanlış yaparız! Birincisi 80 öncesine takılmamış ülkücülerin, meydan mitingleri talebine hayır denmiş olur! İkincisi Güneydoğu'da sıkıyönetim ilan etmiş olan PKK'nın cesaretini artırır!
Gidemediğimiz yer bizim değilse, koruyamadığımız-savunamadığımız yer, bizim kalır mı?
Diyarbakır'daki bir milyon kişiye direnemeyeceklerini bahane eden BOP Eş Başkanı da Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nü talep ederse kim, ne yapabilir?
Ölümden korkanlar savaşamaz ve savaşmadan da galip ge-lin-meeez!
Kürde; "Hasso! Dışarda canafar var." derler. "Hah hooo! Hasso gapıya çıkmaz, canafar da içeri gelemez!" der... Bu da bir yoldur tabi ama bana Türkçe ve doğru gelmeyen bir tavır!...
Diyarbakır'da beş milyon kişilik bir mitinge kim cesâret ederse Türkiye onundur vesselam! Korkunun ecele bir faydası duyulmuş mudur? Muharebe savaş meydanında, siyaset miting meydanlarında kazanılır. Siyâsi miting ile sokak hareketini benzeştirenlerin sayısını görünce demek ki on yıldan fazladır tekrarlanan bu söylem kavramlaşmış diye üzüldüm!
Farklı duruş sergilemeden faklılık belli edilebilir mi?
Hiç bir şey yapmamalarına, sokağa asla çıkmamalarına rağmen daha geçenlerde PKK hem de Türkiye'nin en batısında bir ülkücüyü şehîd etmedi mi? MHP Genel Başkanı da taziyeye gitmedi mi?
İmralı'dan Mısır benzeri bir milyon kişi meydana insin ve bir kaç gün dağılmasın talimatı verildi!
Biz çok daha önceden -ki onu da Genel Başkan'ın tv de söylemesi üzerine- dedik ki Diyarbakır'da en az beş milyon kişiyle bir miting yapıp Türkiye'nin ve Türk Milleti'nin bütünlüğünü bütün dünyaya haykıralım! Hâlâ aynı düşüncedeyiz.
Tekrâren savaşın da siyâsetin de meydanda, sıcak temasla kazanılacağı inancındayız. BOP Eş Başkanı, Türkiye'yi dolaşıyor, Ağrı'da miting yapıyor, çat kapı bir eve girip bağdaş kuruyor; biz meydana inersek provoke edilir endişesine düşersek; bugün haber konusu edilen suikast ihbarını ne yapacağız? Böyle bir mantığı, hangi millet evlâdı kabul eder?

Siyasette kongreler haricinde elbette Genel Başkan'a muhalif davranılmaz ama en azından raporlarla önemli konular, etkili-yetkili yerlere iletilmeli.
Köpekler memlekette sıkıyönetim mi ilan ettiler ve biz de bu sıkıyönetime uymayı ilm-i siyâset mi belleyeceğiz?
Allah aşkına davranın! Allah aşkına, silkinin! Süratle hatta hemen Diyarbakır'da, olmuyorsa bir komşu ilde miting yapılmalı o mitingde de Diyarbakır mitinginin tarihi duyurulmalı! Diyarbakır ve Güneydoğu Anadolu'dan vazgeçebilir miyiz? Oralardaki ülküdaşlarımızın hali nic'olur?

O uğurda can vermiş şühedânın ruhunu incitmez miyiz?
Dere ıs'sız bırakılırsa, tilki de beyliğe soyunmaz mı?
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN


Hiç yorum yok: